ERKEK BEYNİ
(The Male Brain)
Dr. Louann Brizendine
2018
Çeviren: Gül Tonak
Say Yayınları
4. Baskı – 2014
334 sayfa
Aynı yazar önce “Kadın Beyni” adlı bir
kitap yazmış. Onu okumadım, çünkü kadın beyni zaten bende var, ne okuyacağım? Sonra da bu kitabı yazmış.
*
İnternette dönen bir geyik var:
“İki oğlum var. Kız
çocuğum olunca evde daha önce hayvan beslediğimi anladım.”
Ağır bir laf tabii ama erkek çocuğun biraz haşarı olmasına
dem vuruyor.
Kitapta da erkekleri bebeklikten alıyor, çocukluk-
ergenlik-babalık-yaşlılık olarak dönem dönem değerlendiriyor.
Erkek çocuklar için diyor ki:
”Erkek çocuklar hareket etmeye,
başka şeyleri hareket ettirmeye ve hareket eden şeyleri izlemeye
programlanmışlardır.(…) Hareket etmek için büyük bir heves duymak erkek
beyninin biyolojik yapısıyla ilgilidir.” Sf.32
Kitapta gerçek insan hikayeleri de anlatılıyor. Yazar aynı
zamanda kendisine danışanların hikayesini de anlatıyor. Orada bir kız çocuğu
olan anne, sonra erkek çocuk sahibi olunca erkek çocuğunun kız çocuğundan
farklı olan yanları nedeniyle biraz bocalıyor. Annenin dediğine göre erkek
çocuk çok göz teması kurmuyormuş, çok hareketliymiş, biraz öfkeliymiş…vb. Yazar
da diyor ki:
”Harvard’daki araştırmacılar erkek bebeklerin kız bebeklere göre
daha hızlı öfkelendiklerini ve bir kere kızdılar mı daha zor
yatıştırılabildiklerini ortaya koydular. Bu yüzden ebeveynler ilk etapta
oğullarının hislerini çözümlemekte kızlarına göre daha fazla uğraşıyorlar.” Sf.33
Yine kız çocuk ve erkek çocuk arasındaki bir başka fark
olarak:
“Araştırmacılar, bir erkek bebeğin yedi aylık olduktan sonra
annesinin kızgın ya da korkmuş olduğunu anlayabileceğini ortaya çıkardılar.
Ancak bu aynı bebek on ikinci aydan itibaren annesinin ifadelerine karşı
bağışıklık geliştirip bunları kolaylıkla görmezden gelebilir. Kızlar için ise
tersi söz konusudur.” Sf.36
Erkek çocukların oyuncak tercihinde silaha yönelmesi de yine
beyinleriyle alakalı deniyor. Erkek beyni saldırganca koruma içgüdüsüne
sahipmiş ve bu yüzden oyuncak silahlar erkek çocukların ilgisini çekiyormuş.
Erkek maymunlar üzerinde yapılan deneyde de benzer şey görülmüş.
Öfkeyi ifade etmek erkekler için daha sıradan görülüyormuş.
Çünkü:
“Bir erkeğin beynindeki öfkeyi baskılama merkezi olan septum
kadın beynindekine göre daha küçüktür, bu yüzden de öfkeyi ifade etmek erkekler
için kadınlara göre olduğundan daha sıradan bir tepkidir.”
Erkek beynindeki doğumdan önce oluşmaya başlayan
öfke-saldırganlık devreleri, ergenlik döneminde güçleniyor, yetişkinlik
döneminde de sosyal riskler almak ve saldırganlık erkeğin hayatının alışıldık
bir parçası oluyormuş.
Burada yazar uyarıyor tabii, erkek beyni böyle diye
saldırganlığı hoş görecek değiliz. Beynimizi ve hormonlarımızı birlikte
huzur içinde yaşamaya göre kontrol edebilmeliyiz.
“Bu beyin biyolojisi
erkeklere barbar olma izni vermez ama erkeklerin niçin mertliklerini koruma
konusunda bu kadar inatçı olduğu hakkında bize bir öngörü sağlayabilir.” Sf.130
*
Kadınlar tarafından bazen erkekler duygusuzlukla itham edilir. Aslında olansa erkeklerin duygularını saklamayı -farkında olmadan- öğrenmesiymiş.
“Erkekler çocukluklarından itibaren soğukkanlı davranmanın ve
korkularını saklamanın erkekliğin yazılı olmayan kanunları olduğunu bilirler.”
*
Eş bulma ve cinsellik konularına da elbette değinen yazar ileri yaşlarda erkeklerin testosteron hormonlarının
salgılanmasının azalıp östrojen hormonlarının arttığını belirtiyor ve bu noktada erkeklere “Aramıza
hoşgeldiniz” diyor. Çünkü artık saldırganlığın azalması, karşı tarafla daha çok
empati kurabilme, merhamet ve şefkat duygularının artması söz konusu oluyormuş.
Torunlarına karşı sevgi dolu dede olmayı buna bağlıyor yazar.
Kadın ve erkek beyin devreleri belli
ki yüz binlerce yıl farklı hormonlarla çalışmak üzere ayarlanmış. Bu anlamda farklıyız.
Ama tabii ki bu durum toplumsal eşitlikle karıştırılmamalı.
Yazar kitabının son sözü olarak erkekler ve kadınlar arasındaki
anlaşmazlıkların çoğunun doğuştan gelen farklılıklarımızı kavrayamadığımız ve
gerçekçi olmayan beklentilere girdiğimiz için olduğunu söylüyor.
bkz: Erkeklik:İmkansız İktidar
*
Bu arada kitap 334 sayfa gözüküyor ama aslında 163 sayfa. Gerisi notlar ve kaynakça. Daha çok var diye okurken birden bitince fark ettim. :)
Bu arada kitap 334 sayfa gözüküyor ama aslında 163 sayfa. Gerisi notlar ve kaynakça. Daha çok var diye okurken birden bitince fark ettim. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder