6 Mart 2018 Salı

YÜRÜMENİN FELSEFESİ



YÜRÜMENİN FELSEFESİ

(Marcher, une philosophie)

Frederic Gros

2009

Türkçesi: Albina Ulutaşlı

Kolektif Kitap

7. Baskı – Ocak 2018

191 sayfa


Çok da sevdalısı değilim ama yürümeyi severim.

Esasen trafiği sevmediğim için yürümeyi tercih ederim mümkünse.

Kitapta örnekleri verildiği gibi 1700-1800’lü yılların kırlarında olsam belki mecburiyetten değil, içimden gelerek severdim.

*

“Yürümek spor değildir.” diyerek başlıyor kitap. Bir ayağı diğerinin önüne atmak, hepsi bu.

Yürümenin faydalarından bahsediyor.

“Erteleme özgürlüğü sunar. Şöyle bir dolaşmaya çıkmak bile endişelerin ağırlığını hafifletmeyi, işleri bir süreliğine unutmayı sağlar.” Sf.11

Yalnız mı yürümek lazım, birlikte mi? İkisinin de yeri ayrı diyor.

Yürümek her zaman amaçsızca takılmak anlamına gelmez. Bir amacı ve belirli kuralları olan Hac yolculuğu örneğin.

Tarihi yürüyüşler ya da, örneğin Gandi’nin 1930 tuz yürüyüşü.

Kırda yürümek başka, kentte başka. “Kentte yürümek, kesintili ve düzensiz bir ritim gerektirdiğinden, doğada uzun yürüyüşler yapmaya aşık olanlar için işkencedir.” Sf.153

Nietzche, Rimbaud, Rousseau, Henry David Thoreau, Kant...gibi yürüyüş yaparak çalışan ve yaşayan isimlerin hayatından ve yürüyüşün hayatlarında kapladığı yerden bahsediyor.

“Yürümek kafayı boşaltır.” deniyor. “Akşam olduğunda düşünmeye hemen hiç ihtiyaç duymazsınız.” Sf.91

Yoooo.

Benim yürüyüş yaparken kafam boşalmadığı gibi dünya kadar dertle tasayla doluyor. Akşam da düşünmeye devam ediyorum. Ben de mi bir bozukluk var acaba?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder