18 Ağustos 2015 Salı

SUSKUNLAR



SUSKUNLAR

İhsan Oktay Anar

2007

İletişim Yayınları - 9. Baskı- 2011

268 sayfa




Bir Çeşme seyahatim esnasında bu kitabı yanıma almıştım. Gidip gelene kadar anca biter diye düşündüm ama daha yolculuğun ortasında bitti, kaldım mı kitapsız. Bu nedenle bundan sonra yanıma her ihtimale karşı bir de yedek kitap alarak yolculuğa çıkacağım. Bir bakıyorsun, kitap su gibi akmış, çabucak bitmiş. Bunlar öngörülemeyebiliyor bazen.

Suskunlar, İhsan Oktay Anar'ın beşinci kitabı.

Bu kitapta ele aldığı konu "musiki" 

"boruzenler, çevgâniler, davulzenler, zurnazenler, nakkarezenler, zilzenler ve kûsîler.." sf. 15

Bu kadar teknik terimi, deyimi, deyişi nereden biliyor / buluyor hayret ediyorum. Ya da ben bilmiyorum diye mi bana hayret edici geliyor acaba? 

Bundan önceki kitabı Amat'ta da delicesine denizcilik terimleri vardı mesela.

Bir de yazarın şu tekerlememsi, masalsı dili:

"...çevgâniler ise çın çın çıngırakları çınçılan misali çıngır çıngır çıngırdata çıngırdata sallarlarken, davulzenler tokmaklarını güm güm indire indire davulları gümgüme ile gümbür gümbür gümbürdetiyorlardı." sf. 16

*

Olaylar yine Kostantinye'de geçmekte efenim. 

Şehrin en iyi musiki ustaları bir bir öldürülmekte. En son olarak hedefte Eflatun isimli  kendi halinde bir neyzen var. Fakat bu güzel insanın diğerlerinden farklı olarak pek çok seveni ve koruyanı mevcut. Bakalım, gerçekten Eflatun'u koruyabilecekler mi? Yoksa o da diğer usta müzisyenler gibi öldürülecek mi?

*

"Yegâh" adlı bölümle başlıyor kitap.

Giriş cümlesi:

"Muhteşem Neyzen Bâtın Hazretleri'nin (saadetleri daim olsun) Kostantiniye'de bulunduğu zamanlarda, yani Sultan Ahmed-i Sâni Han Efendi'mizin devri saltanatından sonraki senelerden birinde, Şaban ayının ondördüncü gecesi, Yenikapı'nın dar ve ıssız sokaklarında kol gezen o ihtiyar bekçi, gökyüzünde ansızın kapkara bulutlar peyda olur olmaz hiç şaşırmamıştı."

*

Bekçi, Galata Mevlevihanesinden gelen sesler üzerine Mevlevihane'ye gidiyor. İçeride sema eden bir hayalet görüyor.

Bunu anlattığı kimse, sarhoşlar hariç, ona inanmıyor.  


***

KALIN MUSA, mehteranda kös çalan fevkalade cimri, küfürbaz ama küfre tövbe etmiş, kaba, sert, acımasız bir adam.

Oğlu VEYSEL EFENDİ ise onun tam tersi, yumuşak mizaçlı biri.

Bir gün paşa, Veysel Efendi'yi huzuruna çağırır. Çünkü paşanın yeğeni aşk acısı çekmektedir. O kadar aşıktır ki  "alevden gömlek giyip aşıklar ordusunun mecnun, meftun ve meclup neferlerinden biridir." 

Paşa da Veysel Efendi'nin çok güzel kemençe çaldığını duymuştur ve ondan yeğenine kemençe çalıp onu neşelendirmesini ister.

Ama Veysel Efendi esasen hüzünlü eserler çalmakta ustadır ve çaldığı nağmeler yüzünden aşk acısı çeken yeğen daha çok üzülür. O kadar üzülür ki "üzüntü guddelerinin aşırı ifrâzâtı nedeniyle ölür."

Veysel Efendi de hapse girer bu yüzden. Hapisten çıkabilmesi için para lazım.

Kalın Musa kendisinden beklenmeyecek şekilde oğlu Veysel'i hapisten çıkarma gayretine girer.

Veysel Efendi'nin iki de oğlu vardır. İkizler DAVUT ve EFLATUN.

Aslında onun çocukları olup olmadığı şüpheli. Şüpheli de değil aslında ya neyse. Goncagül adlı bir kadın, kucağında ikiz bebeklerle evinden neredeyse  hiç çıkmayan kendi halindeki Veysel Efendi'nin, kendisinin iffetiyle oynayıp bu bebekleri peyda etiğini ileri sürerek onları Veysel Efendi'nin evinin önüne bırakıvermiş zamanında. 

Davut müzisyen. Ud çalıyor. Cesur ve atak bir çocuk.

Eflatun ise onun zıttı.

Davut, kimsenin girmeye cesaret edemediği hayaletli sokak diye anılan sokağa girip bir kıza aşık olur. NEVA kızın adı. Ancak kızın bir belalısı var. Üstelik bu belalı, bir hayalet. Adı ASIM. 

Asım'ın hayaleti, Neva ve annesinin yaşadığı eve bir kağıt bırakmış. Bunun bir büyü olduğunu düşünen anne, Davut'dan yardım ister. Çünkü bu büyüyü ancak musiki ilmine vakıf biri bozabilir. Bunun yolu da kağıttaki saz semaisindeki kusurun düzeltilmesinde yatar. 

Davut notalardaki kusuru aramaya başlar. Evde bunun için çalışırken bir arkasına bakar ki kimi görsün? Asım'ın hayaleti. 

Yazar, Davut'u burada bırakıyor ve diğer bölüme geçiyor.

"Dügâh"

Eflatun gaipten bir ses duyuyor. Biri sanki kendisini çağırıyor. Bu sesin peşinden gidiyor.

Önce sevimsiz bir bakkala kendisini çağıranın o olup olmadığını soruyor. Bakkal onu deli zannedip defediyor. Sonra azametli, zengin bir adamın; bir dilencinin; aşırı obur bir adamın; yumurtaları kırdı diye kölesini döven bir yaşlı adamın; altınları etrafa saçıldığı için sinirlenen bir tüccarın; genelevden çıkan bir yeniçerinin kendisini çağırdığını zannediyor. Ama hepsinden de olumsuz yanıt aldığı gibi bir de üstüne kovuluyor, tersleniyor.

Ses hala onu çağırıyor. Ve bu sesin peşinde mevlevihaneye geliyor.

Mevlevihanenin şeyhi İBRAHİM DEDE'ye "Beni siz mi çağırdınız?" diye soruyor.

"Biz insanlara 'Gel' diyenleriz. Doğru yere geldin."

"Bazıları var ki buraya gelir ve huzur bulur, yine bazıları var ki buraya gelir ve bizler onda huzuru buluruz." 

"Senin buraya gelmenin sebebi sadece bizim 'Gel' dememiz değil, ayrıca onların sana 'Git' demeleri. Hiç kimseye 'kötüdür' deme. Aslında onlar, bilmeden iyilik eden insanlardır." sf. 123

Böylece Eflatun kulaklarından eksilmeyen sesin buradan geldiğini ve bunun ney sesi olduğunu anlıyor. Ney çalmayı (üflemeyi)  öğrenmek istiyor. 

Eflatun ney çalmayı kolaylıkla öğreniyor. Kulaklarında çınlayan sesi neyle çalıyor. Bu sesi duyan İbrahim Dede mestoluyor, Eflatun'sa sağır ve dilsiz.

*

Şimdi bir Mevlevi dervişinden bahsediyor yazar. Kalbinde derin bir nefret taşıyan bu derviş, RAFAEL'İN EVİ diye bilinen eve geliyor. Rafael'in cinlere karışmış bir adam olduğu düşünülüyor.

Evin oradayken bu derviş, Galata Mevlevihanesi şeyhi NUVARİF BURSEVİ EFENDİ'nin cenaze alayıyla karşılaşıyor.

Burada NEYZEN İBRAHİM DEDE ile karşılaşıyor. İbrahim Dede, onu yemeğe davet ediyor ve bu nefretinin sebebini soruyor.

Derviş öfkesinin sebebini anlatıyor: 

Yıllar önce Rafael'in evinin önünde o ve neyzen bir arkadaşı saldırıya uğramış. Kendisine Firavun diyen bir adam, onlara işkenceler yapmış. Sonra onları salıp esir tüccarlarına satmış. Adam yıllar sonra evlenmiş, çocuğu olmuş, fakat kendisine bu zulmü yapandan intikam almak için geri gelmiş. 

Dervişin hikayesini dinleyen Neyzen İbrahim Dede, dervişle beraber işkence gören o neyzen arkadaşın kendisini olduğunu söylüyor.

Neyzen İbrahim Dede intikam almak yerine, Firavun'a hayır dua etmiş. "Kötü ve ölü bir düşmanım olacağına, iyi ve diri bir dostum olsun istedim." sf. 136

Böylece Firavun hak yolu bulmuş ve Firavun yerine NUVARİF ismiyle dergahın şeyhi olmuş. Az evvel cenaze alayına rastgeldiği şeyh yani.


"Segah"

Davut'u en son Asım'ın hayaletiyle bırakmıştık. 

Davut ne zaman, Neva'nın annesinin verdiği notalar üzerine çalışmaya kalksa bu hayalet yanında peyda oluveriyor.  

Kendisine bulaşan hayaletten kurtulmak için Davut, bir hayalet avcısına gidiyor. (Evet, hayalet avcısı) Ama hayalet avcısı, Asım'ın hayaletini yakalamayı başaramıyor.

Notaların içinden çıkamayan Davut, sonunda neyzen İbrahim Dede Efendi'ye danışmaya karar veriyor. 

Elindeki notaları İbrahim Dede Efendi'ye gösteriyor. İbrahim Dede, bunun çok güzel bir eser olduğunu ama eserde bir ağırlık olduğunu söylüyor. Belki de hayaletin rahatsız olup düzeltilmesini istediği kusur, bu ağırlıktır, diyor.

*

Buradan YEDİKULE KAHİNİ'ne geçiyoruz.

Yedikule kahinini bir gün yedi meslektaşı ziyaret ediyor. Bu kahinler, gördükleri kehanet yüzünden kör olmuşlar. Kehanet de şu: Muhteşem Neyzen Batın Hazretleri'nin oğlu ZAHİR Efendi'nin şehre gelecek olması. 

Yedikule kahini de bu kehaneti görüyor. Buna göre;

1- Batın Efendi Kostantiniye'de meçhul bir yerde.

2- Batın'ın oğlu Zahir bu şehirde zuhur edecek.

3- Kostantiniye'deki musikide en usta yedi kişiden altısı elenecek ve içlerinden sadece biri seçilecek.

4- Bu kişiye Batın Efendi, kendi neyinden üflediği hayat veren nefesi dinletecek.

*

Zahir, gerçekten de şehre geliyor ve onun peygamberliğini ilan ettiği dedikodusu yayılıyor.

*

Şimdi bir başkasını tanıyoruz.

Kendisine CÜCE EFENDİ de denilen PEREVELİ İSKENDER EFENDİ adında bir vaiz, müziğin sarhoşluk etkisi yarattığını söyleyip müziğe, müzisyenlere ve müzik eşliğinde sema ettikleri için mevlevilere düşman kesiliyor. 

*
Bir de Rafael'den bahsedeceğiz.

RAFAEL, mide bulandırıcı şekilde pis bir adam. Doktor fakat kendisine gelen hastaları yanlış tedaviler sonucu öldürmesiyle meşhur.

Bir gün TAĞUT isimli bir hasta geliyor yüksek ateş şikayetiyle.

Ona yardımcı olan LAZAR isimli biriyle birlikte.

Lazar'ın aslında bir rahatsızlığı yok ama hazır doktora gelmişken ufak tefek sancısını gösteriyor. Fakat buna bin pişman oluyor. Çünkü Rafael, gerekli gereksiz işlemler yapıyor Lazar'ın vücudunda. İç organlarını açıyor, kesiyor, biçiyor, adamı yatalak hale getiriyor. Lazar'ın üstünde doktorluğunu geliştirip yıllar sonra onu iyileştiriyor.

Tağut'un hastalığı, ney seslerini duyunca nükseden bir rahatsızlık. 

Bu nedenle musikide usta kişileri öldürmek istiyor.Şehirdeki en usta yedi müzisyeni için talimatı veriyor.

*

Bu müziyenleri öldürmek için anlaşılan çetenin  reisi ÇAPRAZ BAYRAM, bir gün çok hastalanıyor. Hastalığına hiçbir doktor çare bulamayınca bir otacı kadına danışıyor. Kadına göre hastalığı tıbbi bir acı değil, vicdan azabı. Bunun çaresi de kendisini din ve Allah'a vermesi, bunları öğrenmesi.

Böylece Bayram, Pereveli İskender Efendi'den (Cüce Efendi) yardım istiyor.

Cüce Efendi, müziğin haram olduğunu Bayram'ın kafasına sokuyor. Bununla birlikte daha başka bilgiler de veriyor. Bayram'ın acısı diniyor ve artık Cüce Efendi'ye biat ediyor.

*

Musiki ustaları Gülabi, Meymenet, Amin, Kirkor, Bağdasar... bir bir öldürülüyor.


*

Çapraz Bayram ve çetesi Muhteşem Neyzen Batın'ın peşine düşüyor. 

*

İbrahim Dede, bir gün herkesi saz semaisine çağırıyor. Kusur benim imzamdır, diyen İbrahim Dede, bu defa kusursuz çalıyor ve büyükleniyor, böbürleniyor. O yüzden onu aşağılayıp kınıyorlar. Bu arada İbrahim Dede'nin muhteşem bir musiki üstadı olduğu da dilden dile yayılıyor.

Dervişler, İbrahim Dede'nin ne zaman böyle değişmeye başladığını, ayrıca İbrahim Dede'nin esrarengiz bir evi selamlamasını, dergahtakilerden de bunu rica etmesini ve geceleri bu evden gelen musiki sesinin anlamını tartışıyorlar.

Zahir, evdeki sırrı açıklayacağını söylüyor ve İDRİS DEDE ile YUSUF DEDE'yi alıp o eve gidiyor.

Evde Lazar'ı çağırıyor. 

Lazar, elindeki nota kağıtlarını Zahir'e veriyor. 

Kağıtta ALESSANDRO PEREVELLİ imzası var. 

İdris ve Yusuf Dedeler, bu ismi araştırmaya başlıyorlar.

Öğrendiklerine göre Alessandro Perevelli, Venedik kalyonundan esir alınmış bir cüceymiş. Bir çalgıcıya satılmış. İsmi de ASIM'mış.(Nırı nırı nım)

*

Geliyoruz yıllar evveline.

Asım, müzik yeteneği olduğunu farkettiği cüceyi, işlerine yardımcı olması için satın almış.

Asım yetenekli bir müzisyenmiş. Cüce de öyle. Cüce besteler yapıyor, Asım da kanunu ile bu besteleri çalıp iyi paralar kazanıyormuş.

Asım bir gün Neva'yı görmüş ve ona aşık olmuş. Ona olan aşkını notalara dökmüş ve ortaya muhteşem bir eser çıkmış.

Cüce de aynı kadına aşık olmuş.

Cüce, aşkına kavuşamayacağını biliyormuş ama en azından bir başkasının da ona yakınlaşmasını istemiyormuş. Bu yüzden Asım'ı öldürmüş.

Asım'ın  Neva'yı etkilemek için yaptığı mükemmel besteyi de bozmuş ve bestenin yazılı olduğu nota kağıtlarını Neva ile annesinin oturduğu eve bırakmış. 

Bundan sonra cüce, kendisine yeni bir hayat kurmuş. 

"Bu şehirde saygın olmak için ya paraya, ya nüfuza ya da ilme sahip olmak gerektiğini anlamıştı. Ama ilim, bu dünya hakkında değil de, asıl ahiret hakkında olduğu zaman geçer akçeydi." sf. 251

Tağut, Cüce'ye ölümsüz olmayı vaadedince cüce de artık varlığını Tağut'a adamış.

Böylece Kostantiniye'deki musiki üstadlarının öldürülmesi işinde Tağut'a yardım etmiş. 

"Kostantineye'deki yedi musiki üstadının ilk beşini, yani Gülabi, Meymenet, Amin, Kirkor ve Bağdasar'ı katleden çetenin dağılmasıyla, son kişi olan İbrahim Dede'yi öldürme işi, yedinci üstat olan kendisine kalmıştı."

*

İbrahim Dede de öldürülünce geride Davut'a bıraktığı mektup kalıyor.

Mektupta yazdığına göre öldürülecek olan sıradaki kişi Davut'un kardeşi Eflatun ve katil de Tağut olacak.

İbrahim Dede, Davut'tan Eflatun'u korumasını istiyor.

(İbrahim Dede, meğer Eflatun biraz daha yaşasın diye kendisinin en iyi müzisyen olduğunun yayılmasını sağlamış. Hatırlarsanız, son saz semaisinde kusursuz çalıp kendisinin en iyi olduğunu iddia etmişti. Böylece katillere hedef şaşırtmak istemiş meğer, sırf Eflatun hayatta kalsın diye.)


*

Ruhunu Tağut'a adayan Cüce, Eflatun'u kaçırıyor. Davut geliyor ama kardeşini kurtaramıyor. Eflatun ölüyor. Davut da Cüce'yi öldürüyor. 

Eflatun'un ölümüne çok üzülen Davut, elinde neyi ile Batın'ın, en büyük müzik üstadı olan Eflatun'a, hayat nefesini üflediğine inanmak istiyor.

Sonra da Eflatun'u yanı başında görüyor. Meğer ölmemiş.

*

Romanın sonunda yedi kahin arkadaşı Yedikule Kahini'ne bir ayna hediye ediyor. Aynada hikayedeki herkesin sonu gözüküyor bir bir. 

Önemli olan Davut'un sonu. Davut, Asım'ın bestesinde yapılan hatayı buluyor. "Cücenin eserde yaptığı tek şey, dinleyenin aşkını kanatlandıran saz semaisini, pes ve davudi seslere göçürtmüş olmasıydı. Oysa aşk, insanı göklere yükseltirdi." sf. 267

Davut, düzelttiği eseri Neva'ya çalıyor. Bu esnada Asım'ın ruhu da artık huzur buluyor ve göklere yükseliyor. 

Eflatun, Mevlevi dedesi olabilecekken olmuyor ve ölene kadar mevlevihanenin mutfağında çalışıyor. Kalbi durup öldüğünde dergahtaki Suskunlar Haziresi'ne gömülüyor.

***

Üzülerek söylüyorum ama sanırım İhsan Oktay Anar'dan artık biraz sıkılıyorum.

İlk üç kitapta ben de destekledim ama ondan sonra artık biraz sıkılmaya, yorulmaya ve hatta bunalmaya başladım. 

Başlarda ilgi çekici ve enteresan gelen üslubu, kullandığı kelimeleri artık ilgi çekici gelmiyor. 

Tabi sorun onda değil bende. Benim genel sıkılgan tavrımdan kaynaklanıyordur. Hadsizlik etmek istemiyorum ama bunun için de çok sevmediğim bir şeyi sevdim diyemeyeceğim. 

*

Altını Çizdiklerim:

"Kin şeytanın kahkahasıdır." sf. 132

"Her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı." sf. 139

"Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı." sf. 140

"Rüzgar nasıl ki uğuldar, su şırıldar, gök gürler ve yapraklar hışırdarsa, arslan nasıl ki kükrer, güvercin guruldar, bülbül çiler ve serçe cıvıldarsa, insan da şarkı söyler." sf. 170

"Belki de, ancak anlatılacak hiçbir şey kalmayınca şarkı söylenebilirdi." sf. 230

"Her musiki, sesin değil de, aslında sessizliğin bir taklidi." 

"Musiki sessizliğe ne kadar yakınsa, o kadar da mükemmel olur."

"Kulakları hassas olduğu halde hiçbir şey işitmeyen kişi, O'nu dinliyordur."

"Sessizlik de bir perdedir. Sessizliği işitebilirsin." sf. 231

"Sevilmemek, ölüm kadar korkunç gibiydi." sf. 232

"Hayatta şatafatlı, görkemli ve debdebeli olan ne varsa, bedellerinin hiç de hafif olmayacağını biliyordu." sf. 264





1 yorum:

  1. MARTI SAHAF - KİTABEVİ -İSTANBUL
    0545 975 99 10
    0535 014 28 02
    ARAYIN KİTAPLARINIZI ESKİ plak kasetlerinizi EŞYALARINIZI EVİNİZDEN TESLİM ALALIM
    Eski Kitap Alanlar 2.El Kitap Alan Yerler Roman Hikaye Şiir Kitabı Ansiklopedi Dergi Alanlar Gazete Alım Eski Eşyalarınız Kitaplarınız , Plaklarınız , Avizeleriniz , Halılarınız , Antika Eşyalarınız , Gümüşleriniz , Bakırlarınız , Klasik Mobilyalarınız , Komple Eski Ev Eşyalarınız Adresinizden Değerinde Alınır
    2.el kitap alanlar | Eski Kitap alanlar | hikaye roman | kitap alınır | kitapcılar sahaf
    roman kitapları, siir kitapları, belgesel kitaplar, hikaye kitapları, öykü kitapları, dini kitaplar, foto kitaplar, araştırma kitapları, sahaf, kitap , ikinci el kitap, eski kitap, antika kitap, osmanlıca kitap, ucuz kitap, kitapçı, toptan kitap, kütüphane, kitap alınır
    2.el kitap alanlar | Eski Kitap alanlar
    4.Levent İkinci El Kitap Alanlar
    Acıbadem İkinci El Kitap Alanlar
    Akatlar İkinci El Kitap Alanlar
    Balmumcu İkinci El Kitap Alanlar
    Barbaros Bulvarı İkinci El Kitap Alanlar
    Başakşehir İkinci El Kitap Alanlar
    Bayrampaşa İkinci El Kitap Alanlar
    Bebek İkinci El Kitap Alanlar
    Beşiktaş İkinci El Kitap Alanlar
    Beşyüzevler İkinci El Kitap Alanlar
    Beyazıt İkinci El Kitap Alanlar
    Beykoz İkinci El Kitap Alanlar
    Beylerbeyi İkinci El Kitap Alanlar
    Beylikdüzü İkinci El Kitap Alanlar
    Beyoğlu İkinci El Kitap Alanlar
    Bostancı İkinci El Kitap Alanlar
    Büyükada İkinci El Kitap Alanlar
    Büyükçekmece İkinci El Kitap Alanlar
    Büyükdere İkinci El Kitap Alanlar
    Caddebostan İkinci El Kitap Alanlar
    Cağaloğlu İkinci El Kitap Alanlar
    Cennet Mahallesi İkinci El Kitap Alanlar
    Cevizli İkinci El Kitap Alanlar
    Cihangir İkinci El Kitap Alanlar
    Çağlayan İkinci El Kitap Alanlar
    Çamlıca İkinci El Kitap Alanlar
    Çatalca İkinci El Kitap Alanlar
    Çekmeköy İkinci El Kitap Alanlar
    Çengelköy İkinci El Kitap Alanlar
    Çukurpazar İkinci El Kitap Alanlar
    Dikilitaş İkinci El Kitap Alanlar
    Dolapdere İkinci El Kitap Alanlar
    Dudullu İkinci El Kitap Alanlar
    Emirgan İkinci El Kitap Alanlar
    Erenköy İkinci El Kitap Alanlar
    Esenler İkinci El Kitap Alanlar
    Etiler İkinci El Kitap Alanlar
    Eyüp İkinci El Kitap Alanlar
    Fatih İkinci El Kitap Alanlar
    Feriköy İkinci El Kitap Alanlar
    Fındıkzade İkinci El Kitap Alanlar
    Fikirtepe İkinci El Kitap Alanlar
    Firuzköy İkinci El Kitap Alanlar
    Florya İkinci El Kitap Alanlar
    Fulya İkinci El Kitap Alanlar
    Galata İkinci El Kitap Alanlar
    Galatasaray İkinci El Kitap Alanlar
    Gayrettepe İkinci El Kitap Alanlar
    Gaziosmanpaşa İkinci El Kitap Alanlar
    Göktürk İkinci El Kitap Alanlar
    Göztepe İkinci El Kitap Alanlar
    Gültepe İkinci El Kitap Alanlar
    Güneşli İkinci El Kitap Alanlar
    Güngören İkinci El Kitap Alanlar
    Hadımköy İkinci El Kitap Alanlar
    Harbiye İkinci El Kitap Alanlar
    Hasanpaşa İkinci El Kitap Alanlar
    Hasköy İkinci El Kitap Alanlar
    Heybeliada İkinci El Kitap Alanlar
    Ihlamur İkinci El Kitap Alanlar
    Ihlamurkuyu İkinci El Kitap Alanlar
    İçerenköy İkinci El Kitap Alanlar
    İkitelli İkinci El Kitap Alanlar
    İstinye İkinci El Kitap Alanlar
    İstoç İkinci El Kitap Alanlar
    Kabataş İkinci El Kitap Alanlar
    Kadıköy İkinci El Kitap Alanlar
    Kağıthane İkinci El Kitap Alanlar
    Kalamış İkinci El Kitap Alanlar
    Kanarya İkinci El Kitap Alanlar
    Kanyon İkinci El Kitap Alanlar
    Karagümrük İkinci El Kitap Alanlar
    Kartal İkinci El Kitap Alanlar
    Kasımpaşa İkinci El Kitap Alanlar
    Kavacık İkinci El Kitap Alanlar
    Kaynarca İkinci El Kitap Alanlar
    Kazlıçeşme İkinci El Kitap Alanlar
    Kemerburgaz İkinci El Kitap Alanlar
    Kızıltoprak İkinci El Kitap Alanlar
    Kocamustafapaşa İkinci El Kitap Alanlar
    0545 975 99 10

    0535 014 28 02
    Koşuyolu İkinci El Kitap Alanlar
    Kozyatağı İkinci El Kitap Alanlar
    Kuledibi İkinci El Kitap Alanlar
    Kumkapı-Beyazıt İkinci El Kitap Alanlar
    Kurtköy İkinci El Kitap Alanlar
    Kurtuluş İkinci El Kitap Alanlar
    Küçükbakkalköy İkinci El Kitap Alanlar
    Küçükköy İkinci El Kitap Alanlar
    Küçükyalı İkinci El Kitap Alanlar
    0545 975 99 10

    0535 014 28 02
    Laleli İkinci El Kitap Alanlar

    YanıtlaSil