BENİ SUSTURABİLECEK TEK ŞEY…
Yazarı: Emine Ülker Tarhan
Yayınevi: ka Kitap
Basım Yılı: 1. Basım – Mart 2014-03-19
Sayfa Sayısı: 167
"Beni susturabilecek tek şey bilgidir, o da sizde yok."
Emine Ülker Tarhan, meclis kürsüsünde konuşmasını yaparken kendisine laf atılması üzerine bu cevabı veriyor.
İlgili video şurada: https://www.youtube.com/watch?v=y-VrYwhc1ng
Kitap da ismini buradan alıyor.
Meclis kürsüsünde ne zaman bir vekil konuşmaya kalksa, konuşan vekil AKP'li değilse, AKP sıralarında hep bir homur homur homurdanma, hep bir sataşma. Homurdananlardan kürsüye çıkanlar da, aleyhlerinde söylenen her sözü provokasyon, kışkırtma... vb olarak değerlendiriyor zaten.
Aklıma kazınmış bir sahne var hatta. İsimleri
hatırlamıyorum. CHP'li vekil kürsüde yoksulluktan, gençlerin
işsizliğinden, hükümetin bu meselelerle ilgilenmediğinden bahsediyordu.
Sonra
AKP'li bir vekil çıkıp, az önce konuşan vekil için "Meydanlara,
mitinglere gitmiyorsunuz, canınız sıkılıyor, burada konuşuyorsunuz.
Provoke ediyorsunuz. Boş boş konuşuyorsunuz" demişti.
İmam osurursa cemaat sıçar hesabı. Başbakan da kendisine sorulan sorulara, soruyla alakasız cevaplar vermekte pek bir mahir malumunuz. Berkin Elvan'ı sorarsınız, "Borsa etkilenmedi" der, hırsızlık suçlamasını sorarsınız, "Sen de genel müdürsün" der.
Böyle düşününce Bilal Erdoğan'ı anlıyorum. Başbakan'ı televizyonda seyretmek bile beni manyağa çevirirken, Bilal oğlanın bu halde olması normal.
İşte Emine Ülker Tarhan, böyle boş ve çamur bir dilin hakim olduğu siyasi arenamızda bilgisi, kültürü ve üslubu ile çöldeki vaha.
Kitap, bir söyleşi.
Emrah Akkurt sormuş, Emine Ülker Tarhan yanıtlamış.
Kısa bir hayat hikayesi ile başlıyor kitap.
4 çocuklu bir aile. Baba ayakkabıcı. Tarsus'ta geçen çocukluk, Ankara Hukuk, YARSAV...
Çok kitap okuyan biri Emine Ülker Tarhan. “Kitapları koyacak
yer bulamayınca kutulara koyardık, manidardır, ayakkabı kutuları gibi kutular.”
Kitap daha yeni. Sıcak sıcak. Dolayısıyla mevcut gündeme
dair pek çok yorum, analiz, değerlendirme, gönderme var.
Başbakanın “Çok okuyanlar şimdi Sefiller’i oynuyor.” diyerek
okumayı önemsizleştirip cahilliğe övgü düzmesinden sonra Emine Ülker Tarhan, nefes alacak alan açıyor.
Şu kadının Türkiye Cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olduğunu
düşünsenize. Ki bunu tek düşünen ben değilim. Kitapta bununla ilgili de konuşuluyor.
Ülkedeki kaliteyi düşünün öyle bir durumda.
Kadının olduğu yer kalitelidir zaten. Bir mekanda kadın
varsa orası daha güvenilirdir. Hatta mekanların kalitesi bile “kızla gidilir”
standartına sahip olup olmadığına göre değerlendirilir.
Küfür kıyamet bir ortama kadın girdiğinde “oğlum bayan var
lan” diye ortamdaki öküzler bir anda evrilir, küfretmemeye dikkat eder.
Bunlar, kadın hiçbir şey yapmasa bile sadece ortamdaki varlığının
dahi yeterli olduğu örnekler.
Bir de bu kadın, örnekteki gibi güzel bir insansa.
Eğitimli, kültürlü, bilgili, alçakgönüllü, edepli…
Ülkemizin siyasi arenasına ne kadar uzak gözüküyor değil mi?
Zaten Emine Hanım’ın öyle ön plana çıkmak gibi bir hırsı
yok. Maksat ülkeye bir şey olmasın.
Gezi, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmaları, tapeler… vb
konularda çok ayrıntılı değil ama hiç yoktan da iyidir diyebileceğim bir
söyleşi olmuş. Yer yer Emine Hanımın çeşitli konuşmalarını da içeriyor.
Demin de yazdım ama yine yazacağım, çöldeki vaha bu kadın.
Boyun damarları patlarcasına höykürerek, insanları birbirine
düşürmeye ant içmiş bir siyasi dilin ardından Emine Ülker Tarhan resmen huzur,
resmen mutluluk gözyaşı.
Dusunce tarzini zaten cok bgenirim, kisiligide bir o kadar guclu. anneme aldim kitabini o bitirsin arkasindan bende okuyacagim.
YanıtlaSilAyrica o sahneyi cok iyi hatirliyorum. gercekten emine ulku tarhan o cevabi verince ''ooooh'' demistim ( aslinda birazda kufur etmistim ama onlardan bahsetmeyeyim burada:)
Cok guzel anlatmissiniz kitabi..
Sevgilerimle
Teşekkürler,
YanıtlaSilBen de son derece saygı duyuyorum Emine Ülker Tarhan'a. Ülkemizdeki siyasette kendisi gibi insanlar görmeyi diliyorum.