16 Kasım 2011 Çarşamba

SERENAD


SERENAD

Yazarı: Zülfü Livaneli

Yayınevi: Doğan Kitap

Basım Yılı: 1. Baskı Mart 2011

Sayfa Sayısı: 481



Geçenlerde, kitap okumayı pek sevmeyen ama kitap okumanın bir gereklilik olduğunu düşünen bir arkadaşım benden roman tavsiyesi istemişti. Bir yandan da roman okumanın zaman kaybı olduğunu, öğretici bir roman olmasını istediğini eklemişti. Ona bu kitabı önerdim, diyeceğimi sanıyorsunuz değil mi? Hayır. Henüz bu kitabı okumamıştım o zaman. Şimdi aynı soruyu sorsa bu kitabı öneririm ama.


Yahudi soykırımı, Mavi Alay, Struma gemisi, Cumhuriyetin ilk yıllarında gelen yabancı hocalar ve bunun gibi konularda geniş kapsamlı olmasa da konuya yabancı kalmayı önleyecek miktarda bilgi sahibi olmamızı sağlıyor bu kitap. Bunu da içinde dünya tarihinin önemli ama gün yüzüne pek çıkmamış olaylarıyla bezeli acı bir aşk hikayesi içinde veriyor.

İstanbul Üniversitesi'nin halka ilişkilerinden sorumlu memuru Maya Duran ile üniversiteye konuşma yapmak üzere gelen Prof. Maximilian Wagner çerçevesinde gelişiyor olaylar. Profesör'ün geçmişindeki acının içinde buluyor kendini Maya. Bu acıyla birlikte bilmediği ne kadar çok şey olduğunu öğreniyor. Ben de aynen öyle.

Hiç kimse anlatmıyor ki bunları. Okullarda kurbağanın sindirim sistemi yerine, izohipsler, limit integraller yerine ya da hiç değilse onların yanısıra az buçuk yakın tarihten de bahsedilse ya. Anca bir yerden duyacağız, bir yerden okuyacağız ya da bir filmde izleyeceğiz, öyle.


Okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabı bu. Kitabı çok önyargıyla aldım. ''Zülfü Livaneli mi? Peh. Hiç de güzel yazamamıştır bence'' diye düşünmüştüm nedense. Bak bak. Ulan adamın daha önce hiçbir kitabını okumamış olduğun halde nereden bu fikre kapılıyorsun ki? Kitabın edebi bir övgüye layık olduğu söylenemez, hatta gereksiz ayrıntılarla uzatıldığı kanaatindeyim ama bunu da kitabı başkarakter Maya'nın ağzından yazarak ve Maya'nın yer yer '' Sadece başımdan geçenleri anlatıyorum. Roman olsun diye değil, bilinsin bunlar diye yazıyorum. Sonuçta ben bir yazar değilim'' gibi laflarıyla kurtarıyor. Sonuç olarak önyargım parçalandı. Bendekini parçalamak atomu parçalamaktan daha zor değil şükür ki.

5 yorum:

  1. ben de okuyalı 2 gün olmuş olan bu müthiş kitabı güzel şekilde özetleyen arkadaşa sevgi ve saygılarımı sunuyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür etmek için geç kaldım. (4 yıl)
      :)
      Teşekkür ederim.

      Sil
  2. Sık sık olayı bilgi verici kesintiler yapması can sıkıcıydı. Ayrıca sırf kardeşlik vurgusu amaçlı bir kültürden örnek verirken diğer bir milletin kültüründen örnek vermek zorunda kaldığını hisettirişi yapmacıklık örneğiydi.Edebi açıdan kötü. Konu müthiş.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil