26 Kasım 2011 Cumartesi

GUGUKLU SAAT


GUGUKLU SAAT

Yazarı: Refik Halit Karay

Yayınevi: İnkılap Kitabevi

Basım Yılı: İnkılap Kitabevi'nde 1.Baskı 2005

Sayfa Sayısı: 188


Refik Halit Karay 1888-1965 yılları arasında yaşamış. Bu kitabı da muhtemelen 1950'lerde yazmış olmalı. Artı eksi 10. O dönemde de insanlar ''Nerede O Eski Ramazanlar'' diyorsa, ben daha artık birşey demiyorum.

Bir öykü ve/veya deneme kitabı bu.

Kitaba adını veren Guguklu Saat öyküsünde ,bir arkadaş meclisinde guguklu saatin sanki saat başı değil de münasebetsiz her lafta ötmesi metaforu yaratılmış.

Yukarıda bahsettiğim Nerede O Ramazanlar da ''Eski Ramazanları Yad'' başlıklı kitaptaki bir deneme. Günümüzde (dikkat yazar burada 1950'lerden bahsediyor) ramazanların eski heyecanı kalmadığından dem vuruyor. Eskiden ramazanlarda türbelere, mezarlara, Hırka-i Şerif'e giderler, coşkulu teravih namazları ve kadir geceleri geçirirlemiş. Din ve ibadet ile geçirdiği huzurlu ramazalanları artık yaşayamaz olmuş. Buradan bakınca gayet de yaşanıyor tam olarak bu söyledikleri. Ama 1950'lerde bunları yaşamak konusunda sıkıntılar olmuş demek ki.

''Bir İstanbullunun Yirmi Dört Saati'' öyküsü de fena değil. Bir memurun, bir ev hanımının, eski bir zenginin ve bunun gibi çeşitli telden İstanbullunun bir gününü anlattığı öyküde ortak nokta '' ayranı yok içmeye, tahteravanla gider s.çmaya''

''Yeni Şairlere Dair'' adlı denemede ise yeni şairlere vermiş veriştirmiş. Gayet komik ama acımasız bir dille yermiş onları: ''...İşte yine şairlerden biri vapura nasıl bindiğini ve limandan nasıl çıktığını tasvir ediyor ve Anadolu'ya fedakarlığını ispat için

Fakat anamın gönlü ne heyecanlı,ne dolu!
Senin için ah, ondan ayrıldım Anadolu!

Zavallı süt kuzusu, anacığından ayrılmış,bu fedakarlığı göstermiş de Anadolu'ya öyle gitmiş.Anadolu'da ana kıtlığı mı var,adı üstünde Ana-dolu.''

Üşenmesem komple hepsini yazacağım bu denemenin ama çok üşeniyorum. Koca öykü kitabından - kütüphaneden ödünç almamış olsaydım da benim olsaydı- döne döne bunu okumak isterdim.

Aslında öykü türünü pek sevmiyorum. Bu kitap da bu kanaatimi değiştirmedi. 300 sayfalık bir roman okumayı, toplam 300 sayfalık 30 ayrı öyküye tercih ederim. Ama bulmuşken okudum işte. Öykü sevenler bunu da severler herhalde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder