14 Ağustos 2011 Pazar

İSKENDER


İSKENDER

Yazarı: Elif Şafak


Yayınevi: Doğan Kitap


Basım Yılı: 1. Baskı - Ağustos 2011


Sayfa Sayısı: 443




Nasıl da bir solukta bittiğini anlamadım bu kitabın. Sakin sakin, yavaş yavaş okuyordum halbuki. Özellikle hızlı okumaya gayret etsem bu kadar çabuk bitmezdi.

Kitabın sürükleyici kurgusunda kayboldum. Her karakter ilmek ilmek işlenmiş, yolda görsem tanırım her birini, o derece.

Kitabın başında bir soyağacının yer alması iyi olmuş. Böyle kalabalık kitaplarda ''Bu kimdi?'' sorusu sık sık takılır insanın aklına. Birkaç sayfa geriye gidip onun kim olduğunu hatırlamaya çalışırsın sonra. Fakat bu soyağacına bakınca daha rahat hatırlıyorsun. Zaten kısa bir süre sonra da oraya bakmana gerek kalmadan tanımış oluyorsun herkesi.

Yarısına kadar durgun denilebilecek bir olağanlıkta ilerlerken kitap, sonra birden şaşırtmacalar başlıyor. O kadar da düz bir aile dramı olmadığını farkediyorsun okuduğunun. Daha karmaşık.

Naze ve Berzo var soyağacının en üstünde. Fırat yakınlarında bir köyde, erkek evlat sahibi olmak isteyen fakat 8 kız çocuğuna sahip Naze ve Berzo. Onların ikiz kızları Cemile Yeter ve Pembe Kader.

Beri yanda İstanbul'da yaşayan Ayşe ve sarhoş kocası. Onların çocukları Adem, Tarık, Halil.

Köye yolu düşen Adem, Cemile'ye aşık olur. Fakat Cemile ile değil Pembe ile evlenmek durumunda kalır. Çünkü Cemile, bir süre önce hısım akrabaları tarafından kaçırılmıştır ve kimse emin olmasa da namusuna leke sürülmüş olabilir. Bunu bilmeden ağabeyi Tarık'a, köyde tanıştığı bir kızla evlenmek istediğini haber veren Adem, ağabeyine karşı utanç duymamak için Pembe ile evlenir. Bu evlilikten İskender, Esma ve Yunus doğar.

Daha en baştan yanlış olduğu belli bu evlilik çifte mutluluk getirmez. Adem kumarla ve Roksana ile tanışıp ailesinden uzaklaşır.

Pembe, yaşadıkları İngiltere'de ırkçı bir pastanecinin çirkin sataşmalarından kendini kurtaran Elias ile yakınlaşmaya başlar. Fakat töreler onun mutlu olmasına izin vermeyecektir.

Ailenin her bir parçası ayrı bir yana dağılır.

Yunus, punkçılardan oluşan bir grubun içindedir. Kendinden yaşça epey büyük Tobiko ile vakit geçirmekten hoşlanır. Onların yanında bulunmaktan keyif alır.Baktığınız zaman da en mutlu ekip onlardır.

Esma, kitap yazmak, dünyayı dolaşmak gibi hayaller kurar.

İskender, güçlü, yapılı, cesur ve kavgacı bir çocuktur. Bir de söylemeden edemeyeceğim, aptaldır. Yaptıklarını yapabilmek için aptal olmak gerek çünkü. Çok garip birşey bu zaten. Gücünün kuvvetinin maaşallahı var ama aklen biraz zayıf.Allah bir yerden verip, bir yerden alıyor galiba.

Annesinin başka bir adamla birlikte olduğunu öğrenen İskender, pavyon köşelerinde sürten ve evine hiç uğramayan babasına durumu anlatır. Babanın çok da umrundaydı. Babasının umursamazlığı nedeniyle İskender, kendisinin birşeyler yapması gerektiğini düşünür. Aslında bunu da kendisi düşünmez. Hatip midir nedir. Pis dinci yobaz. Hep onun aklından çıkıyor bunlar.

Sonra İskender namusunu temizlemeye karar verir.Kitabın ilk sürprizi de burada başlıyor. Minik minik şaşırtmacalarla da sürükleyiciliğini arttırıyor. Öyle ki ne kadar çabuk bitirdiğinize şaşırıyorsunuz.


4 yorum:

  1. Şimdi elimde bu kitap var. Yazınızı okumaya başlamıştım ki içerikle ilgili bilgiler vermeye başlayınca bıraktım :)) Hoş bir blogunuz var. Başarılar

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Kitabı okuduktan sonra tekrar gel o zaman kitapkolik. Nasıl bulduğunu bilmek isterim.

    YanıtlaSil
  4. Ben de henüz kitabı bitirdim ve yorumları okurken blogunuza rastladım. Gerçekten kurgusu çok başarılı bir kitap Elif Şafak'ın diğer kitaplarında olduğu gibi. Beni tek yoran İskender'in mektuplarının olduğu bölümlerdeki yazı karakteriydi. O kısımları bir an önce geçmek için hızlı hızlı okudum. Genel olarak çok sürükleyici ve etkileyici bir roman.

    YanıtlaSil