ASPİDİSTRA
(Keep the Aspidistra Flying)
George Orwell
1936
İngilizce aslından çeviren: Şemsa Yeğin
Can Sanat Yayınları
24.Basım – Haziran 2021
296 Sayfa
Parasızlığa dair tüm eziklikleri içeren bir kitap. İyi bir işte çalışmayı
şiddetle reddeden, rezil kepaze bir hayat yaşamayı çılgınca savunan ama beri
yandan bu hayattan da nefret eden bir karakter var, evlerden ırak.
*
Fakirlik içinde Gordon. Anası ve ablası yememiş yedirmiş,
bunu okutmuş. Ama bu nankör. İş beğenmiyor. Başarısızlığı ve fakirliği
benimsemiş. Artık para kazanmak hevesinde değil, aksine paraya savaş açmış.
Yazarak geçinmeyi umuyor ama nerede öyle geçinmek?
“Yoksulluğun ilk etkisi, düşünceyi öldürmesidir.” Sf.66
Reklam şirketinde metin yazarlığı yapıyor. Burada seviliyor
ve iyi para kazanmaya başlıyor. Ama paraya ve iyi işe düşman olduğu için
buradan çıkıyor. Bir sahafta çalışmaya başlıyor.
Zengin bir arkadaşı var, Ravelston. O da ayrı garip. Zenginliğinden utanıyor,
fakirlerle arkadaşlık ediyor. Dergi çıkarıyor, fakir ozanlar bundan para
koparmaya çalışıyor. Ama Gordon asla öyle biri değil. Borç bile kabul etmiyor.
Hatta adamın kendisine yemek ısmarlamasına bile asla müsaade etmiyor.
Bir kızcağız var, Rosemary, seviyor bu adamı ilginç bir
şekilde. Ama adamımız rahatsız. Tam bir redpillci gibi:
“Parasız, kadınlarla ilişkilerinde dürüst olamazsın. Çünkü parasız, istediğini
seçemezsin, boyunun yettiğini alırsın; sonra zorunlu olarak onlardan
kurtulursun. Tüm diğer erdemler gibi sadakat da parayla alınır. Para yasasına
isyan ettiğinden, -bir kadının asla anlayamayacağı bir kararlılıkla- iyi bir iş
hapishanesine razı olamadığından kadınlarla olan bütün ilişkilerine süreksizlik
ve aldatma egemendi. Paradan feragat etmek, kadından da feragat etmeyi
getiriyordu. Ya para tanrısına hizmet et, ya da kadınsız kal. Seçenekler
bunlardı. İkisi de aynı ölçüde olanaksızdı.” Sf.130 diyor.
Gordon, ablasından borç alıp Rosemary’i kırlara götürüyor. Ki ablasına dünya
kadar borcu var ve ablası da fakir fukara bir kızcağız.
Kırlarda uygun fiyatlı açık yer bulamıyorlar. Pahalı bir yere oturuyorlar.
Gordon orada garsondan çekiniyor, garson da ayrı puşt bu arada, aşağılıyor bu
ikisini, bu ikisi de zavallım kalkamıyorlar, çekiniyorlar, pahalı pahalı
şeyleri söylüyor Gordon garsondan çekinip, bütün parasını bitiriyor.
İlk sevişmelerini bu kırda yaşamayı düşünüyorlardı aslında. Çünkü evleri yok. Gordon
bir pansiyonda kalıyor ve misafir alması yasak. Kız ailesinin evinde. Tam kuytu
bir köşede halvet olacaklar, Gordon prezervatif almamış yanına. Kız korkuyor bebeği
olmasından, o yüzden bu koşulda sevişemiyorlar. Gordon bunu da parasızlığa
bağlıyor. Prezervatif alamaması da parasızlıktan.
Bir gün beklemediği bir şey oluyor, yayımlanan bir şiirinden güzel para
veriyorlar. Ablama borcumu ödeyeceğim diye bir miktarını ayırıyor paranın. Ama inanmıyorsunuz
bunun olacağına. Ödemeyeceğine siz de adınız gibi emin oluyorsunuz okurken.
Gordon, kız arkadaşı Rosemary’i ve zengin arkadaşı Ravelston’u yemeğe çıkarmaya
karar veriyor. Hem de lüks bir yere. Kız da arkadaşı da onu engellemeye
çalışıyor, ama yok kafayı yedi Gordon. Bir sürü para harcıyor restoranda. Rosemary’e
sarkıntılık ediyor sarhoş sarhoş. Kız kaçıp gidiyor. Gordon iki fahişe buluyor.
Ravelston engel olmaya çalışıyor, olamıyor, Gordon malı aklını yitirdi çünkü.
Sarhoş haliyle sokakta bir çavuşa şiddet uyguluyor. Tutuklanıyor. Ravelston para
cezasını ödüyor, kendi evinde misafir ediyor Gordon’u. Gordon’un çavuş tokatlayıp
hapse girdiği yerel gazetede haber olunca kitapçıdaki işinden kovuluyor. Daha
az parayla başka bir kitapçıda güç bela iş buluyor. Eskisinden daha sefil bir
yerde yaşıyor. Yalvarıyorlar eskiden çalıştığı reklamcıya gitsin, orada iş
verecekler diye. Yok asla kabul etmiyor. Dibe çökmek istiyormuş. Parayla
savaşıyormuş.
Rosemary hala bırakmıyor onu. Sevişiyorlar. Kız hamile
kalıyor. Gordon ne yapacağını düşünüyor. Kız nasıl nahif. İster evlen ister
evlenme benimle diyor. Özgürsün diyor. Aldırmayı da düşünüyor. Gordon, ondan
hiç beklemezdim, şerefli davranıyor. Reklam işine giriyor. Kızla evleniyor.
Bütçelerine uygun bir ev tutuyorlar, yavaş yavaş döşüyorlar.
Gordon eve bir aspidistra istiyor, bir zambak türü. Yaşadığı her evde vardı.
Ama kız istemiyor. Alacağız almayacağız derken kız karnındaki bebeğin hareket
ettiğini hissediyor. Gordon da heyecanlanıyor. İyi olacak galiba.
Böyle bitmesine sevindim.
Gordon bir noktada intihar eder sanıyordum.
Rosemary’e, Ravelston’a ve ablası Julia’ya helal olsun. Umutlarını kesmediler
Gordon’dan. Gordon sen de yat kalk bu insanlara dua et. Ablana olan borcunu da
öde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder