5 Ocak 2025 Pazar

NEKSUS

 


NEKSUS

Taş Devri’nden Yapay Zekaya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi

(Nexus: A Brief History of Information Networks from the Stone Age to AI)

Yuval Noah Harari

2024

Türkçesi: Çiğdem Şentuğ

Kolektif Kitap

1.Baskı – Ekim 2024

440 sayfa

 

Bilgi çağındayız. Bilgiye ulaşım kolay. Ama neden bilge değiliz? Bu soruyu soruyor yazar. Cevabı da veriyor bizi zahmette bırakmadan.

Bilge değiliz çünkü zaten doğru bilgi ne ki? Doğru değiştirilebiliyor, doğruya müdahale edilebiliyor.

Burada akla eğitim kurumları gelebilir. Neticede eğitim kurullarının doğru bilgi verdiği varsayılır. Ancak işin aslı eğitim kurumları doğruyu/gerçeği araştırıp bulmak değil neyin doğru/gerçek sayılacağını belirlemek için var, diyor yazar. Katılmadan edemiyorum.

Yazar tarihin de bu şekilde değerlendirildiğini anlatıyor. Örneğin tarihi bir karakter ele alalım. Bu kişi kimisi için kahraman kimisi için düşmandır. Hangisi gerçeği yansıtıyor?

“Hiçbir gerçeklik anlatısı yüzde yüz doğru değildir ama yine de bazıları diğerlerinden daha doğrudur.” Sf.39

Yani genel olarak biri bir şey söylediğinde ne diyor, doğru mı diyor, değil; bunu kim söylüyor, kimin imtiyazlarına hizmet ediyor sorusunu yöneltiyoruz.

Hikaye

Sözde bilgi çağındayız ama bilginin bir önemi yok. Önemli olan hikaye. İnsanlar bilgiye değil hikayeye inanıyor ve hikayenin etrafında toplanıyor. Bunu dini yapılarda daha net görürüz. Aynı dine mensup milyarlarca insan bir dini hikaye ile birbirine az çok bağlıdır.

“İki Yahudi ilk kez bir araya geldiğinde bile hemen aynı aileye ait olduklarını, Mısır’da köleliği birlikte yaşadıklarını ve Sina Dağına beraber çıktıklarını hisseder.” Sf.51

Yazı

İşin geçmişine girerek anlatmaya devam ediyor yazar. Yazıyla bilgi tarihimizi başlatıyor. Yazılı belgeler, insanın aklında tutamayacağı bilgileri kaydetmek gereğiyle doğdu. Zamanla yazılı belgeleri saklama, sınıflandırma yani arşivleme meselesi oldu. Bu da bürokrasiyi doğurdu. Bürokrasi halkın sorunlarını çözdüğü zaman olumlu ama sorun yarattığı zaman olumsuz karşılandı.

Bu kısımda kutsal kitapların yazılma hikayesine değiniyor ve Yahudilerinkini örnek veriyor. Yahudiler bir araya gelip dini bilgilerini bir kitapta topluyorlar, adı Tanah. Ancak zamanla bu kitabın yorumlanması konusunda farklı görüşler ortaya çıkıyor. Bu farklılıkları toplamak ve derlemek için yine bir araya geliyorlar ve yeni bir kitap yazıyorlar, adı Mişna. Sonra yine aynı süreç yaşanıyor. Gelişen ve değişen dünyanın meseleleri karşısında bu kitap da yetersiz kalıyor, farklı görüşler ortaya atılıyor ve yine bir derleme ihtiyacı doğuyor. Bu defa da Talmud adlı kitabı oluşturuyorlar.

Yalnızca hahamların yorumlayabildiği bu kitap bazı Yahudileri düşündürmüş olacak ki hahamların bu gücünü reddeden Yahudiler, Hristiyanlığı ortaya çıkardılar ve onlar da konseylerde bir araya gelip kendi dini inanışlarını kitaplaştırdılar. Kitabın adı Yeni Ahit oldu.

Yani Eski Ahit Hahamların eliyle, Yeni Ahit konseylerde derlendi. Ancak bu kitaplara Tanrı’nın mutlak sözleri gibi bakılıyor.

Kuran’dan bahsetmiyor yazar. Ya da bahsedemiyor. Çünkü bundan bahsederse bazı radikallerce ölümle tehdit edilmesi çok mümkün.

Demokrasi

Yazarın en uzun uzun yer ayırdığı konu demokrasiler, diktatörler, siyasal rejimler. Zurnanın zırt dediği yer burası. Tüm girizgahı yapay zekaya getirmek için yapmıştı yazar. Uzun girizgahtan sonra konuya giriş yapıyor.

Demokrasiden bahsediyor önce. Bunun da aslında tam bir güvenli seçim sağlamadığını anlatıyor. Örnek isimler olarak Vladimir Putin, Benjamin Netanyahu ve Recep Tayyip Erdoğan’ı sayıyor. Ve hatta demokrasinin araç olarak kullanılmasıyla ilgili ondan bir alıntı yapıyor:

“Erdoğan’ın dediği gibi ‘Demokrasi bir tramvaydır. Gideceğiniz yere kadar gider, sonra inersiniz.” Sf.131

Yapay zekaların zaten kör topal olan demokrasileri tehdit edebileceğini anlatıyor yazar. Zaten son yıllarda sosyal medyadaki bot hesaplarla insanların seçimleri manipüle ediliyor.  Facebook’un ABD seçimlerinde bazı hesaplara seçime özel reklamlar göndermesi konuşulmuştu. Bu gibi olayların artma ihtimalinin tehlikelerine dikkat çekiyor yazar.


Algoritmalar

Gelişen algoritmalar ile neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda kendi irademizin kalmamasının yanı sıra kimi seçip kimi seçmeyeceğimiz konusunda da kuklaya dönebiliriz. Hatta seçtiğimiz kişi bile kuklaya dönebilir. Yönetici konumundaki insanlar, geliştirilen algoritmalar ile algoritmaların tespitlerine göre -üstelik algoritmaların bu tespitleri nasıl yaptığını bile anlamadan- kararlar verebilir.

Buna dair ABD’deki bir yargı kararından bahsediyor yazar. Nispeten küçük suçlar işlemiş bir kişiyi hakim, algoritma bu kişi hakkında suç işleme ihtimali yüksek diye değerlendirdiği için altı yıla mahkum ediyor. Hakim, algoritmanın bu tespiti nasıl yaptığını bilmiyor, anlamıyor. Sanık bu konuda kendisine açıklama yapılmasını, açıklama istemeye hakkı olduğunu dile getiriyor. Hakim, bu konuda bir açıklama yapılmasına gerek görmüyor. Algoritma dediyse doğrudur diyor. İşin uzmanları konu hakkında hakimlere verdikleri eğitimlere rağmen hakimlerin büyük çoğunluğunun bu algoritmaları anlayamadığını belirtiyor. (Bizde Anayasada hakimin Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vereceği yazar. -Anayasa m.138. Algoritma konusu bizim hakimlere uğramaz sanıyorum.)

Kitapta algoritmanın insan aklının alamayacağı kadar çok veriye sahip olduğu, bu verilerden yola çıkarak tespitte bulunduğu belirtiliyor. Ama bunu yaparken insanın değişebileceği ihtimalini göz ardı ediyor. Ve daha bir sürü şey. Üstelik salt bu verileri değerlendirmekle kalmayıp kendi kendine öğrenmesi de söz konusu. Makine öğrenmesi denilen bu yolla yapay zeka artık salt kendisine verilen verileri işlemekle kalmayacak, kendisi de yeni fikirler üretebilecek.

Yani teknolojik bir alet olarak bilgisayar, başlangıçta hantal bir alet iken şimdi kendi başına karar alması ve yeni fikir yaratması söz konusu.

“İnsanlar bilgisayarlarını bir danışman, hızlıca uğrayıp merak ettikleri soruların yanıtlarını aldıkları bir kahin gibi kullanmaya başlayabilirler.” Sf.204

*

Yazar daha önce Homo Deus kitabında bu konuya bir giriş yapmıştı. Bu kitapla o girişi geliştirmiş.

Yazarın diğer kitapları için bakınız:

 - Hayvanlardan Tanrılara Sapiens

- 21.Yüzyıl İçin 21 Ders 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder