BURASI MAHKEME
Yeni Türkiye’de Yargı Rejimi
Canan Coşkun
2019
İletişim Yayınları
1.Baskı – 2019
165 sayfa
Kitabın yazarı Canan Coşkun adliye muhabiri. Başta Cumhuriyet
gazetesinde çalıştığı dönemde gazetenin geçirdiği yargılamalar olmak üzere dönemin
önemli davalarını izlemiş, haber yapmış, kitabında da o dönemi anlatmış.
*
Yazarı olduğu Cumhuriyet gazetesine karşı AKP’nin açtığı davaları 3 döneme
ayırmış yazar:
1. Akp ve Gülen işbirliği sürerken yaşanan Ergenekon dönemi: Bu dönemde
gazetenin baş yazarı İlhan Sekçuk, Mustafa Balbay, Erol Manisalı tutuklanmıştı
yazıları nedeniyle.
2. 17-25 Aralık soruşturmaları: Süreci haberleştirme faaliyeti nedeniyle açılan
basın davaları olmuştu.
3. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası: FETÖ’ye üye olmak suçlamasından açılan
davalar
O dönemler öyle ki mahkeme bazen bütün gün Cumhuriyet gazetesi yazarlarına açılan
davalara bakıyordu.
*
Dönemin anlayışına ışık tutması açısından şu cümle önemli:
“O günlerde mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararına hâlâ uyduğu için” Sf.51
Can Dündar ile ilgili davadan bahsediyor. Gerçekten o dönem,
olması gerektiği üzere, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyuluyor ve aksi
düşünülemiyordu.
Hatırlayalım.
29 Mayıs 2015. Cumhuriyet gazetesi manşeti “İşte Erdoğan’ın
Yok Dediği Silahlar” Genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın haberi. Cumhurbaşkanı
Erdoğan bu haber üzerine Can Dündar için “Bedelini ödeyecek” dedi, ardından Can
Dündar tutuklandı. Kamuoyunda Mit Tırları Davası diye bilinen dava süreci
başladı. Can Dündar’ın tutukluluğu ile ilgili Anayasa Mahkemesine yapılan
başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi. Bu karar ile Can
Dündar tahliye edildi. İşte o günlerde Anayasa Mahkemesi kararlarına hala
uyuluyordu. Ardından Recep Tayyip Erdoğan “Karara uymuyorum, saygı da
duymuyorum” dedi ve artık mahkemeler Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamaya
cesaret buldu kendilerinde. Can Dündar’a da bu arada devletin gizli kalması
gereken belgelerini açıkladığı gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi.
*
Sonra Altanlar (Ahmet Altan – Mehmet Altan) davasında AYM yine hak ihlali
kararı verdi. Ama İstanbul 13 ve 26. Ağır Ceza mahkemeleri bu karara uymadı ve
tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkemeler artık AYM’yi görev gaspı
yapmakla suçlamaya başladı.
*
Altanlar ve Nazlı Ilıcak’ın yargılandığı davalarla ilgili yazar, duruşmada hakimin dinlemez, umursamaz
tavırlarından, söz hakkı isteyen avukatları kovmasından bahsediyor. Nazlı
Ilıcak’ın duruşmalarda ağlaması, tahliye istemesi, oğlunun ve kızının
duruşmalara katılmaması, annelerinin yanında olmaması… vb
*
Atilla Taş da FETÖ kapsamında yargılanan bir isim. Attığı Fetö adına suç
işlediği iddiasıyla 3 Eylül 2016’da tutuklandı.
Eskiden şarkıcıydım, şimdi gazetecilikten tutukluyum. Ham çökelekten
tutuklansam daha mantıklıydı… gibi ifadeleriyle de olayın absürtlüğünü dile
getirmişti.
Atilla Taş tahliye edildiğinde kendisi ile beraber tahliye olanlarla ilgili
tepkiler üzerine yeniden tutuklama kararı verilmişti. Taş’a da örgüt adına suç
işlediği gerekçesiyle 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmişti.
*
Hukuk adına garabetlerin işlendiği üstelik de hukukçular
tarafından işlendiği bir acayip dönem yani.
Bu dönemlerin kitaplaştırılmasını önemli buluyorum.
Yaşanırken harala gürele geçiyor, yeni olaylarla zaten hemen dağılıyoruz. Derli
toplu anlatılması önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder