25 Ekim 2023 Çarşamba

AY IŞIĞI SOKAĞI

 

AY IŞIĞI SOKAĞI

(Die Mondscheingasse)

Stefan Zweig

Almanca Aslından Çeviren: Regaip Minareci

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

18.Basım - Aralık 2020

74 sayfa


Hepsi birbirinden dokunaklı hikayeler.

1- Ay Işığı Sokağı

2- Leporella

3- Nişan

4- Leman Gölü Kıyısında Olay

5- Avare

Hepsinin sonu ölümle bitiyor. Çok yazık.

 

1) AY IŞIĞI SOKAĞI

Adam, treni rötar yapınca kendisine yabancı bir ülke olan Fransa’da bir gece geçirmek zorunda kalıyor.

Bir gün Almanca bir şarkı duyuyor. Şarkının çalındığı meyhaneye gidiyor.

Meyhanede bir kadın, kendisini sevdiği belli olan ama utangaç bir adama adeta eziyet ediyor. Bu  manzarayı gören yabancı, rahatsız olup meyhaneden çıkıyor. Adam da peşinden geliyor ve ona içerideki durumun aslını anlatıyor.

İçerideki kadın onun karısıymış.

Adam eskiden zenginmiş. Ama karısı para istediğinde onu yalvartırmış. Karısının yalvarmasından zevk alırmış. Bir gün kadın, hasta annesi için para istemiş. Adam yine yalvartınca kadın artık dayanamamış ve evi terk etmiş. Kötü yola düşmüş. Adam karısını bulmuş, kendisini affettirmiş. Ancak dışarıda yemekteyken garson eksik para verince adam bu paranın peşine düşmüş ve kadın yine sinirlenmiş. Adamı yine terk etmiş.

Adam, yabancı yolcudan karısıyla konuşmasını ve karısını dönmeye ikna etmesini rica ediyor.  Yoksa kadını öldüreceğini söylüyor.

Yabancı yolcu, trenini kaçırmamak için bu maceraya atılmıyor. Adama son kez baktığında onu elinde metal bir şeyle görüyor. Adamın elindeki para mı bıçak mı anlayamıyor.


2) LEPORELLA

Crescenz, anasız babasız bir kız çocuğu. Hizmetçilik yaparak büyümüş. Hiç kimseden sevgi saygı görmemiş, katılaşmış, alıklaşmış.

Hizmetçilik yaptığı son evde evin sahibi karı-koca iyi geçinemiyor. Adam hovarda, çapkın, kadın düzenli. Kadın, kocasının bu haline dayanamadığı için hep kavga çıkıyor.

Bir gün nüfus sayımı sırasında adam, Crescenz’in doğup büyüdüğü memleketle ilgili anılarını anlatıyor ve Crescenz bundan çok mutlu olup adama karşı birtakım hisler beslemeye başlıyor.

Adamın karısı, doktor tavsiyesiyle senatoryuma gönderiliyor. Adam, karısının yokluğunu fırsat bilip eve başka kızlar alıyor. Crescenz de ona yardım ediyor. Hatta adamın bir şey söylemesine gerek kalmadan Crescenz evin her işini yapıyor, adama büyük bir mutlulukla yardımcı oluyor.

Ama karısı artık dönecek. Adam üzülüyor bu habere. Patronunun üzüldüğünü gören Crescenz gerekeni yapacağını söylüyor. Adam üzerinde durmuyor. Ava gidiyor. Avdayken haber geliyor, karısı intihar etmiş, gazla öldürmüş kendini. Tanık da Crescenz imiş.

Adam, karısını Crescenz’in öldürdüğünü düşünüyor ama ispatı da yok. Hizmetçiden korkmaya başlıyor. Onu kovuyor.

Kovulduğuna çok üzülen Crescenz o güne kadar biriktirdiği tüm para ve adamın ona verdiği küçük hediyelerin olduğu kutuyu adamın masasına bırakıyor, ortadan kayboluyor.

 Köprüden Tuna nehrine atlayıp öldüğü haberi geliyor.

*
Adamın kadın arkadaşlarından biri Crescenz’in bir opera karakteri olan Leporella adını takıyor. Hikayenin adı buradan geliyor.
*

Yalnız bu hikayeden çok iyi gerilim filmi olur.


3) NİŞAN

Fransız albay, savaşta bayılıyor. Düşman topraklarında açıyor gözlerini. Yanından geçen bir İspanyol’u öldürüyor. Kendi üniformasını çıkarıp İspanyol’un giysilerini giyiyor. Ama Napolyon’un verdiği nişanı bırakmaya gönlü el vermiyor, onu da cebine atıyor.

Albay aç, dilencilik yapıyor, sonra yine ormana dönüyor.

Ormanda Fransız askerleri görüyor. Kurtulduğunu zannederken askerler onu düşman sanıp ateş ederek öldürüyor.

Cesedin yanına giden askerler, onun cebinde Napolyon nişanını görünce iyice öfkeleniyorlar. İspanyol, Fransız bir askerden bu nişanı çalmış diye düşündüklerinden dipçikleriyle delik deşik ediyorlar cesedi.



4) LEMAN GÖLÜ KIYISINDA OLAY

İsviçre’de bir balıkçı, gölde çıplak bir adam buluyor. Adam yabancı. Dilini bilen biri çıkıyor, Rusmuş. Askere alınmış, kaçmış, şimdi evine, karısına ve çocuklarına dönmek istiyor. Ama savaş devam ettiği için dönemeyeceğini söylüyorlar. Anlamıyor. Sınırı neden geçemeyeceğini, hatta sınırın ne demek olduğunu, neden eve dönemeyeceğini anlayamıyor. Köyünde kendi halinde bir köylüymüş. Savaş için askere çağırmışlar. Ailesinden ve yurdundan uzak düşmüş. Evine dönebilmek istiyor.

Bir gün aynı balıkçı gölde yine bir adam buluyor. Aynı adam. Ancak cesedini. Gitmeye çalışmış yine.



5) AVARE

21 yaşında lise öğrencisi. Sınıfta kalmış hep. Aslında çalışkan ama ilk kez sınıfta kalmasının ardından çalışma şevki azalmış. Her kalışında daha da azalmış. Sınıfta bırakılmasını haksız bulmaya başlamış.

Bir gün öğretmeni ile atışıyor. Öğretmen, onun dinleyip dinlemediğini sınamak için “En son ne dedim?” diye soruyor. “Gevezelik ettiniz” diyor çocuk. Küstahsın, sen küstahsın, hayır sen derken öğretmeni itekliyor. Sonra da sınıftan çıkıyor. Köprüye gidiyor. Atlıyor.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder