29 Haziran 2020 Pazartesi

ADAM



ADAM

Yılmaz Özdil

2016

Kırmızı Kedi Yayınevi

506 sayfa


Ne kadar yavan ve çiğ bir kitap.

*

Çeşitli erkek figürlerin hayat hikayelerinden minicik kupleler yer alıyor kitapta. O kadar minicik ki kimisine mikroskopla bakmak lazım.

Her biri iyi, başarılı, değerli isimler.

Ama Yılmaz Özdil kapı ziline basıp kaçan çocuklar gibi birazcık bahsedip geçiyor bu isimleri.

*

Kitabın tamamını okumadım. Sıkıldım ve faydasız buldum çünkü.

İsmini verdiği insanları Google’da aratıp araştırmak daha faydalı ve bilgilendirici olur.

*

Mesela bahsettiği isimler:

Ahmet Necdet Sezer, Rauf Denktaş, Mustafa Koç, Fazıl Say, Bahadır adlı fil, Mehmet Haberal, Zeki Müren, Cüneyt Arcayürek, Metin Serezli, Mehmet Ali Birand, Kerim Tekin, Barış Akarsu, Uzay Heparı, Grup Vitamin’in Gökhan, Cüneyt Çakır, Müslüm Gürses

Bir bağlantı da yok anlattığı isimler arasında.

Rıfat Börekçi (ilk diyanet işleri başkanı)
Murat Öztürk (pilot gazeteci)
Mahir Çayan (Balık Ayhan’dan girmiş Mahir Çayan anlatmaya. Balık Ayhan eskiden "Bana ilk darbukamı Mahir Çayan verdi." derken sonra bu dediğini yalanlamış.)
Durducan Nevruz (Özel Olimpiyat Oyunları yüzme olimpiyat şampiyonu)
Osman Çakmak (Ampute Milli Futbol takımı oyuncusu, gazi)
Kedi Şero (Chp genel merkez şantiyesinde doğan kedi)
Emrah Kartal (Afyon cephanelik patlamasında şehit er)
Aziz Kocaoğlu (Eski İzmir belediye başkanı)

*

Bir de azarlıyor okuyucuyu.“Tanımıyorsunuz değil mi? Tanımazsınız.” diye.

*

Kitabın kapağında Atatürk olduğuna göre muhtemelen Atatürk'ten de bahsediyor kitapta ama dayanamadım oraya kadar. Kitabın esprisi de şu herhalde, işte bütün bu adamlar, en büyük adam Atatürk'ün yolundan gidiyor.

Bir övgü ve yüceltme tabiri olarak "adam" kelimesinin çiğliği de ayrı konu.

*

Yılmaz Özdil’in cömertçe enter tuşuna basarak yazdığı yazıları meşhur (bkz: yılmaz özdil tadında entry girmek

Gazeteciliği gönülsüz okumuş zaten. “Mecburiyetler üzerine gazeteci oldum.” diyor. Sf.54

Yılmaz Özdil öğrenciyken Mehmet Ali Birand gelmiş okullarına. Öğrencilerin soru sormasına sıra geldiğinde Yılmaz Özdil soru sormak için parmağını kaldırmış ve sorusu şu olmuş: “Çıkabilir miyim?” 

Bu gönülsüzlüğü halen devam etmekte olacak ki eski yazılarından kopyala-yapıştır yapmakta bir beis görmüyor. 


Memleketin meseleleri de yıllardır aynı belki, ama okuyucuya ayıp olur diye bir kaygısı da yok anlaşılan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder