GÜN OLUR ASRA BEDEL
Cengiz Aytmatov
1980
Çeviren: Refik Özdek
Ötüken Neşriyat
15. Basım - 2007
419 sayfa
Muh te şem.
*
Yedigey Cangeldi, otuz yılı aşkın süredir
Sarı-Özek denen tenha, küçük yerde demir yolu işçiliği yapmaktadır.
Çok sevdiği iş arkadaşı Kazangap ölünce
onun cenazesini, kutsal saydıkları Ana-Beyit mezarına götürürler.
O yolu giderken Yedigey geçmişe dalar.
*
Yedigey ve eşi Ukubala, Sarı-Özek’te zor
şartlar altında da olsa yaşamlarını sürdürmüşler.
Bir gün köye Abutalip ve Zarife adında karı
koca öğretmen bir çift gelmiş.
Buraya gelenler zor şartlara dayanamayıp
kısa sürede giderlermiş ama Abutalip ile Zarife kalmışlar.
İki aile çok iyi komşu olmuşlar.
*
Abutalip savaşta esir düşmüş. Esir düştüğü
için zaman zaman hor görülmüş. Her ne kadar daha sonra partizanlarla çalışmış
olsa da esir düşmüş olmanın getirdiği şüpheler peşini bırakmamış.
Bir gün demir yolunu denetime gelen bir
müfettişin dikkatini çekmiş. Hakkında soruşturma açılmış. Çocuklarına hatıra
olsun diye bıraktığı defterlerde yazdıklarının suç olduğu iddia edilmiş ve
tutuklanmış.
Kendisinden uzun süre haber alınamamış.
Nihayet alınan haberde ise öldüğü öğrenilmiş.
Abutalip’in karısı Zarife, Daul ile Ermek
adlı iki çocuğuyla kalakalmış.
Yedigey ve Ukubala ona can yoldaşı olmuşlar
bu süreçte. Zarife’nin çocuklarını kendi çocuklarından ayırt etmemişler.
Yalnız zamanla Yedigey, Zarife’ye aşık
olmuş. Bunu ona itiraf bile etmiş.
Ancak Zarife, Yedigey’in köyde olmadığı bir
gün köyü terk etmiş. Orada yaşamaya devam ederse sonu olmayacak bir ilişki
olacağını anlamış çünkü.
*
Yedigey Zarife’nin yokluğuna çok üzülmüş
ama yapacak bir şey de yok.
(Daha sonra Zarife’nin başkasıyla evlendiği
haberini alıyor.)
*
Bu arada aynı topraklarda bir de uzaya füze
gönderme heyecanı var.
Rus-Amerikan ortak projesi ile uzaya
gönderilen araçtaki kozmonotlar Orman-Göğsü denen bir gezegenden bahsediyorlar ve bu
gezegendeki canlılarla iletişim kurdukları mesajını iletiyorlar dünyalı
yetkililere.
Dünyalı yetkililer bu haber karşısında şok.
Orman-Göğsü gezegeni dünyadan daha
güzel, daha adil, daha refah seviyesi yüksek bir gezegenmiş.
Kozmonotlar dünyalı yetkililerden haber
bekliyorlar bu olağanüstü bilgiyi tüm dünyayla paylaşmak için.
Fakat dünyalı yetkililer kozmonotları
istenmeyen adam ilan ediyor, dünyayı bir çember içine alacaklarını, asla dünyaya
gelmemelerini, dünya dışı varlıkların da dünyaya yaklaşmaları halinde savaş
açılacağını söylüyorlar.
*
Uzun bir yolculuğun ardından Ana-Beyit
mezarına geliyor cenaze alayı.
Fakat mezarlığın etrafı tellerle çevrilmiş.
Uzay üssü tam o noktadaymış. Bu nedenle mezarlığa giremiyorlar.
Uzay üssü yetkilileri kesinlikle izin
vermiyorlar geçmelerine.
Onlar da Kazangap’ı, oğlunun tüm
itirazlarına rağmen oracığa gömüveriyorlar. Kazangap’ın oğlu Sabitcan, içeride
aslan kesilip dışarıdaki insanlara kedicik olan, kendini beğenmiş, sünepe bir
adam. Babası okusun diye çok uğraşmış onun için, okumuş ama ailesini ve
yetiştiği yeri küçümseyen, fakat kendisi de çok büyümemiş bir adam olmuş.
*
Yedigey, cenaze merasimi bitince kendi
topraklarına girememiş olmanın hesabını sormak üzere yeniden uzay üssüne
gitmeye karar veriyor. Fakat o esnada oradan korkunç bir alev bulutu geldiği
için geri dönmek zorunda kalıyor.
Fakat işin peşini bırakmıyor. Bürokratik
yollarla bu işin peşine düşüyor.
*
Kitapta yer yer Kazak efsaneleri de var.
Çocuğu Juan Juan adlı kabile tarafından
kaçırılıp mankurtlaştırılan bir annenin (Nayman Ana) oğlunun peşinden gidişi, mankurt
olduğu için geçmişini hatırlamayan oğluna “Senin baban Dönenbay’dır” diyerek
ona geçmişini hatırlatmaya çalışması mesela.
Ya da Raymalı Aga ile Begimay efsanesi.
Raymalı Aga yaşlı bir adam. Hayatını sazla sözle sefahat ile geçirmiş. Genç bir
kız olan Begimay’a aşık olmuş. Begimay da ona. Fakat Raymalı’nın ailesi bu
aşkın kendilerini küçük düşürdüğünü söyleyerek Raymalı’yı ağaca bağlamışlar, ama
fayda etmemiş tabii, daha da küçük düşürücü olmuş.
“Raymalı Aga ve Begimay gibi insanlar hayat
yolunda karşılaştıkları zaman, birbirlerine mutluluk kadar üzüntü de
veriyorlar. Çünkü birbirlerini çıkışı olmayan, kurtuluşu olmayan bir drama
sürüklüyorlardı. Bu dramın kaynağı da başka insanların onlar hakkında hüküm
vermesidir, bundan kurtulamamalarıdır.”sf.373
*
Çok iyi, çok başarılı, çok enfes, çok her şey bir kitaptı.
157 dile mi ne çevrilmiş zaten. Mupmuhteşem.
Kitabın sonunda çevirenin notu var, diyor ki, yazarın "Cengiz Han'a Küsen Bulut" adlı romanı da okuyun ki Gün Olur Asra Bedel romanının tamamını okumuş sayılabilin. O romanda Abutalip'in nasıl öldüğü ve Rus gizli servisi KGB'nin çalışma yöntemleri anlatılıyormuş.
Ben de okuyayım bir gün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder