26 Mayıs 2017 Cuma

TANRI ALLAH'IN NERESİNDE?




TANRI ALLAH’IN NERESİNDE?

Murat Tulga Buyruk

2017

Nemesis Kitap

1. Baskı - Ocak 2017

 199 sayfa


Allah’ın yukarıda, göklerde, sevaplarımızın ve günahlarımızın çetelesini tutan, tek bir yaratıcı varlık olmadığını anlatıyor yazar.

Peki Allah ne o zaman?

Bu soruya sanki “içimizde” gibi bir cevap veriyor ama tam anlayamadım o kısmı.

*

Bir sürü başka kısmını da anlayamadım zaten.

Hahut alemi, lahut alemi, ceberut alemi, melekut alemi… Ne diyorsun?

Çok rica edeceğim şu konuları mesela bir kızılderiliye anlatır gibi anlatabilir misiniz? Türkçe bilen bir kızılderiliye. Hiç Allah, peygamber falan duymamış, bilmiyor, öyle birine anlatırmış gibi.

Çünkü bu kitap, temelde Allah, peygamber ve Kuran inancının üstüne bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Diyelim ki bu inançlar yok, nasıl anlayabileceğiz anlattıklarını?

*

Bir miktar hak verdiğim kısım şu:

Hayatı bizim düşündüklerimizin şekillendirdiğini söylüyor. Buna biraz aklım yatıyor. İyi düşün, iyi olsun. “Kendi hayatını yaratıyorsun.” Tamam. Olabilir.

Ama bununla beraber diyor ki; “Allah evrende meydana gelecek en küçük olayları bile bildiği için, onun bilgisi ve iradesi dışında hiçbir şey olmaz.” Sf.110

E hani biz yaratıyorduk hayatımızı? Allah’ın bilgisi ve izni ile oluyorsa biz ne bok yiyoruz çok affedersiniz?

Sinirleniyorum.

Bu konu uzun süredir kafamı kurcalıyor, bir türlü oturtamadım, o yüzden de kafamı duvarlara vuracak kadar sinirleniyorum anlayamadığım için.

*

Ay bir de bazıları diyor ki külli irade, cüzi irade ayrımı vardır da, Allah aslında sana da karar verme alanı bırakmıştır da.

Çok rica edeceğim SAÇMALAMAYIN!

Bir yandan her şeyi bilen Allah’tan bahsederken, öte yandan kendi özgür iradeniz olduğunu söyleyemezsiniz. Kendi özgür iradeniz, vereceğiniz kararı Allah’ın bilmemesi, onun için de sürpriz olması anlamına gelir ki o zaman Allah’ınız o kadar da her şeyi bilmiyordur. Ha ama yok, Allah her şeyi biliyor diyorsanız, özgür iradeniz falan yoktur, Allah’ın kuklasısınızdır.

*

Çıkamıyorum işte içinden.

O yüzden inanmamaya karar verdim. Allah yok, varsa da başka türlü bir şey.

Bu kitap da başka bir türlü bir şey olduğunu söylüyor. Tam mantıklı gibi gelecek, kader konusuna giriyor ve saçmalıyor herkesin bu konuda yaptığı gibi.

Sf.108:

“İnsanın hayatının kendi elinde olması bir yandan rahatlatıcı ama bir yandan da fazla sorumluluk yüklüyor üzerine. Normalde kader böyleymiş deyip, dışımızda bir gücün bize bunu yaşattığını düşünmek, olayları kabullenmek açısından daha kolay geliyor.”

Sf.110:

“Kadere iman Allah’ın evreni ve içindeki varlıkları belirli bir plan, ölçü ve düzene göre yarattığına imandır. Allah’ın ilim, irade ve tekvin (yaratma) sıfatları vardır. O her şeyi bilir ve dilediğini dilediği zaman yaratabilir. İşte kaza ve kadere inanmak, Allah’ın ilim, irade ve yaratma sıfatlarına inanmak demektir.”

Bu ikisi birbiriyle çelişen şeyler değil mi?

Ama Allah, bildiğimiz anlamda Allah değil de yani hiyerarşik olarak yukarıda bir güç değil de bu kitapta anlatılmaya çalışıldığını zannettiğim hepimizin içindeki enerjisel bir şeyse o zaman açık konuş, ALLAH YOK de geç.

Bin yıllık Allah ezberini değiştirmeye çalışıyor yazar. Öyle sanıyorum. Ama aynı isimle onu değiştiremezsin. Başka bir isim vermek gerek o zaman diye düşünüyorum. Çünkü aksi takdirde anlaşılmaz hale geliyor.

*

Bir de yazar her şey akılla anlaşılmaz, bir noktadan sonra iman lazım diyor. YA BİR GİT LÜTFEN. Asıl iman temelinin üstüne akıl yürütmek olmuyor. Ezberler giriyor işin içine çünkü.

*
Allah ezberini değiştirmeye çalıştığı gibi meleklerin de aslında başka türlü olduğunu anlatıyor.

Örneğin Cebrail, akıldır diyor. Sf.189

Yani Kuran’da Allah, melek, cennet, cehennem… gibi kavramların bildiğimiz anlamda olmadığını söylüyor.

Bildiğimiz anlamda;

Sevabımızı, günahımızı yazan, otoriter bir güç olan ALLAH YOK.

Göremediğimiz, hayaletimsi gibi zihnimizde canlandırdığımız anlamda MELEK YOK.

Öldükten sonra gideceğimiz ateşler içinde bir CEHENNEM YOK, huriler içinde bir CENNET YOK.

Hepsi aslında bizde olan şeyler. Allah biziz demiyor gerçi. Onu en son diyen Hallac-ı Mansur öldürülmüştü, bilirsiniz. Ama kitaptan aslında o sonuç çıkıyor.

Melekler de aslında bizim aklımız, ruhumuz, bilmemnemiz.

Cennet ve cehennem de yine bu dünyada, bu bedende yaşadığımız hayatın kendisi.

Ben kitaptan bu sonucu çıkardım.  

*
                 
Off, şu kader konusunu çözemedikçe rahat huzur yok bana.

Bir de niçin yaratıldığımız.

Yazar diyor ki ölüm ötesi aleme hazırlık için buradayız bıdı bıdı. İyi de bu bir neden değil ki! Neden? En başta neden? Neden varız, neden geldik?  Yaratılmak diyor yazar zaman zaman. NİÇİN YARATILDIK? 

Tasavvuf diyor ki Allah “İstedim ki bilineyim.” demiş. Böyle bir Allah olabilir mi? Şan, şöhret peşinde mi Allah?

İhsan Eliaçık diyor ki, nasıl ki iki insan birbirini çok sever (sevişir) ve bu sevgiden yeni bir canlı doğar, Allah’ın bizi yaratması da sevgidendir.

Bu da çok açıklayıcı gerçekten. Şimdi çok mantıklı oldu işte.


LÜTFEN

LÜTFEN

LÜTFEN

AKLA UYGUN BİR CEVABI OLAN SÖYLESİN. “AKLA UYGUN” LÜTFEN. İNANCINIZA GÖRE DEĞİL, AKLINIZA GÖRE BİR CEVAP VERİRSENİZ MÜTEŞEKKİR OLURUM.

Bir de cevabınız her neyse, lütfen aptala anlatıyormuş gibi anlatır mısınız? Analmıyorum ben zart alemi, zurt alemi.

“Ceberrut Alemi’nde sen bir enerji kütlesisin. (…) Her insan Nefsi-Safiye’de dünyaya gelir, sonunda insan Nefsi-Emmare’ye kadar geriler.”

AN LA MI YO RUM.

Kızılderiliye anlatıyormuş gibi, Afrikalı çıplak yerliye anlatıyormuş gibi, Aborjine anlatıyormuş gibi anlatın n’olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder