29 Mart 2015 Pazar

ANAYURT OTELİ



ANAYURT OTELİ

Yusuf Atılgan

1973

Yapı Kredi Yayınları - 24. Baskı - Kasım 2012

108 sayfa



Güzel kitap ama bir "Aylak Adam" değil.

*

"İstasyona yakın Anayurt otelinin katibi Zebercet üç gün önce perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının o gece kaldığı odaya girdi, kapıyı kilitledi, anahtarı cebine koydu."

*

Zebercet, hayatını bu otelde geçirmiş. Dışarı çıktığı zamanlar çok az.

Hayatında biri de yok.

Muazzam bir tekdüzelik hali söz konusu.

Delirtecek kadar hem de.

*

Bir gün otele bir kadın geliyor. "Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın."

Bu kadın, otelden ayrıldıktan sonra Zebercet, onun kaldığı odaya hiç dokunmuyor. Her şey kadının bıraktığı gibi aynen kalıyor. Kadının çay içtiği bardağı kokluyor, kadının unuttuğu havluyla fantezi yaşıyor. Bir gün tekrar gelir umudunu uzun süre koruyor. 

*

Otelin temizlik işleriyle ilgilenen bir kadın var. 

Bu kadın da normal değil.

Köyde evlendirmişler. Evlendiği adam, kızı geri göndermiş "bozuk" diye. Kıza sormuşlar, kimin yaptığını, ama kız bilmediğini söylemiş.

Kadının en büyük özelliği ölümcül uykusu.

Top patlasa uyanmayacak şekilde uyuyor ve bir uyandıran olmasa sanki sonsuza kadar uyurmuş gibi uyuyor.

Anlaşılan o ki, evlenmeden önce de böyle bir uyku anında olan olmuş.

Tıpkı Zebercet'in de yaptığı gibi.

Zebercet de bir gece kadının yatağına giriyor. Kadın uyanmıyor. 

*

Zebercet sık sık hayallere dalıyor.

Yalnızlıktan, insansızlıktan delirmesi an meselesi.

Nitekim yavaş yavaş da deliriyor. Son derece soğukkanlı bir delirme.

*

Zebercet, artık gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının bir daha gelmeyeceğine ikna oluyor. 

Oda soranlara "yok" diyor. 

Otelin kapısına da "kapalı" tabelasını asıyor.  

Dışarılara çıkıyor.

*

Bir akşam yine temizlikçi kadının odasına gidiyor. Sevişmek istiyor, kadın öyle uykulu, ölü gibi olmasın, karşılık versin istiyor. Fakat mümkün olmuyor bu. Kadında bir tepki yok.

Sonra Zebercet, bir sıkımlık canı olan kadının gırtlağını sıkıyor ve,

Evet, kadını öldürüyor.

Kadının kimi kimsesi yok zaten. 

Ancak yine de bir insan öldürdü ve yakalanıp hapse atılması işten değil.

*

Bundan sonra Zebercet, dışarıda daha çok vakit geçirmeye başlıyor.

Adliyeye gidiyor, bir ağır ceza duruşması izliyor.

Hakimin sanığa sorduğu soruları, sanki kendisine soruluyormuş gibi içinden cevaplandırıyor.

Duruşma ertelenince, sanki kendi duruşması ertelenmiş gibi düşünüp duruşma salonundan çıkıyor.

Otele vardığında hayatının muhasebesini yapıyor.

Annesi, babası, yaşadığı konak, konağın sahipleri, onların oğulları... Yaklaşık son on sayfa bu şecere ile geçiyor ki en sıkıldığım kısım bu oldu. Merak etmiyorum kimsenin anasını, atasını.

En sonunda...

İntihar ediyor.

Kendisini asıyor.

*

Kitabın filmi de var.

İzlemeye çalıştım ama beş dakika zor dayanıp kapattım. Fena halde darlandım. Belki başka zaman.

*

Ot dergisinin Ekim 2014 sayısında Yusuf Atılgan var. Eşi Serpil Atılgan ile tanışıklığı ve evliliği ağırlıklı bir yazı. 

Anayurt Oteli ile ilgili şunlar yazılmış orada:

"Anayurt Oteli'ni yazarken kimseyle görüşmez, evine kimseyi kabul etmez. Odasına kapanır. Her hafta postacının getirdiği 'Yusuf Atılgan, Hacırahmanlı Köyü, Saruhanlı, Manisa' yazılı onlarca mektuptan sadece Ankara mühürlü olan ikisini açar ve okur. BU mektuplardan biri Enis Batur'dan, diğer Serpil Gence'dendir. İlk eşi, yemeğini kapıdan verir. Sonra boşları geri alır. Altı ay devam eder bu durum. Giderilmemiş bir susuzluk gibi sarılır kaleme., kağıda ve geceye. Düşlerinde, harflerin akışını alkışlayan güvercin sürüsüne su taşıyan güzel bir kız vardır. Sanki romanını sadece o güzel kız okusun diye yazar. Roman bitince, ilk evliliğini de bitirir."

*

Yusuf Atılgan'ın bu romanı yazarken, odasına kapanıp kimseyle görüşmemesi çok makul. Zebercet'in ruhuna girebilmek için lüzumlu bir yaratım süreci olsa gerek. 

*

Zebercet benim gözümde yalnızlığın, pür-saf-ari bir yalnızlığın resmi.

Aynı zamanda kötülüğün de.

Duru, yalın bir kötülük.

Unutmayalım ki karşımızdaki tecavüzcü, katil ve çok doğal bir şekilde yalan söyleyebilen biri.

*

İnsanın içini daraltan, fenalık getiren bir roman bu. Ancak bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bilakis, o denli harika bir kitap ki Zebercet'in tüm karanlığını okuyucuya geçiriyor. 

**

Kitabı ilk olarak 2 sene evvel okumuştum. O zaman şunları yazmıştım:
 http://birazkitap.blogspot.com.tr/2013/03/anayurt-oteli.html

**

Yusuf Atılgan'ın Halil Şahan'a yazdığı mektuplardan oluşan "Sevgili Halil Kardeş" kitabında Halil Şahan, Anayurt Oteli romanıyla ilgili şunları yazmış:

"1968'den beri Ula Ortaokulu'nda öğretmendim. İlçemizin savcısı Manisalıydı ve yazına meraklı biriydi. Benim çağdaş yazınla ilgilendiğimi de biliyordu. Önceleri karşılaştığımızda, 'Ben Yuusf Atılgan'ı tanıyorum. Ahbabımdır.' diyordu, sonraları, 'Yusuf Abi'nin son romanı yayımlanmak üzere. Ula'da geçen bir olayı anlatacak. Mahkeme tutanaklarını ben verdim.' demeye başladı.

Savcı Cevat Abi'nin sözünü ettiği olay, Ula'da işlenen bir cinayetti. Birisi gerdek gecesinde gelini öldürmüştü. Cevat Abi, çocukluğundan beri tanıdığı Yusuf Abi'ye bu olaydan söz etmiş, o da ondan mahkeme tutanaklarını istemiş. 

Söz konusu cinayetin duruşması, Anayurt Oteli'ndedir. Zebercet, temizlikçi kadını öldürdükten sonraki günlerden birinde adliyeye gidip bir duruşma izler. Bu duruşma romanda Manisa Adliyesi'nde geçer, ama gerçek olay, Ula'daki cinayettir. 

O bölümdeki anlatım, tutanak biçemindedir." sf.9

*

"...Yakınlarına 'Zebercet' benim der, 'Onu ölümle yaşam arasındaki sınırı aştığım bir dönemde yazdım.' diye de eklerdi. (...) 'O kitapta ben sevgiyi anlattım, ama sevgi sözcüğünü hiç kullanmadım.' sf. 16

*

"Romanlarını yazarken birtakım araştırmalar yapıyordu. Amacı gerçeğe uygunluğu yakalamaktı. (...) Kapağı koparılmış bir kitap getirip uzattı...Söz konusu kitap Ankara'daki sağlık kuruluşlarınsan birinde hazırlanmış intihar raporlarını içeriyordu. İntiharlardan biri, Zebercet'in intiharının tıpkısıydı." sf. 24

*

"Kendi anlattığı bir de espri var: 'Anayurt Oteli'ni yazarken tavanda bir fare tıkırtı yapıp duruyordu, ben de romana bir kedi soktum' derdi." sf. 26

2 yorum:

  1. bu kitap bence en iyi türk romanlarından biridir.Tabii oldukça az eser vermiş olan yusuf atılgan da çok müstesna bir romancdır.,Çok yıllar önce üniversitede iken okumuştum bu sene tekrar okudum,gerçekten çok farklı ruhu olan bir roman. bu yazarın "aylak adam" adlı eseri de bu eserinde ki gibi bireyin "yanlızlaşması"nı eksenıne alır.Filim biraz bunaltıcı olsa da macit koper harikadır bu filmde..seyretmeyi tekrar deneyiniz!
    P.S.:web sitenizi bugün setenay kardeşin sitesinde gördüm.iyi okumalar dilerim
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de ikinci okuyuşum. Ama bir kere daha okumayı düşünürüm birkaç sene sonra.

      Filme de bir şans daha vereceğim bir gün. İzlemek istiyorum.

      Ben de iyi okumalar dilerim. Görüşmek üzere.



      Sil