11 Haziran 2014 Çarşamba

İSA'YA GÖRE İNCİL




İSA’YA GÖRE İNCİL

(O Evangelho segundo Jesus Cristo)


Yazarı: Jose Saramago

Çeviren: E. Efe Çakmak

Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi

Basım Yılı: Kırmızı Kedi’de 1. Basım:Nisan 2012

Sayfa Sayısı: 388


Hz. İsa’nın hayatından yola çıkmış yazar. Epey farklı bir şekilde tabi. O denli farklı ki ülkesinde ve kitabın yayınlandığı ülkelerde epey tepkiler almış. Bir bizde tepki almamış. Güzel.

Önce Meryem ve Yusuf’u tanıyoruz. İslamiyette her ne kadar Hz. İsa’yı, Hz. Meryem’in tek başına (hayatında bir erkek olmadan) doğurduğu belirtilse de bu kitabın bir “roman” olduğunu ve yazarın hayalgücünü yansıttığını unutmayalım.

Karakterleri de, kutsal kişilikler olarak değil, sıradan roman karakterleri olarak ele alacağım o yüzden.

Yusuf ve Meryem genç yaşta evlenirler. Meryem sessiz, kocasına bağlı, genç bir kadın.

Meryem ilk çocuğuna hamile kaldığında evlerine esrarengiz bir ziyaretçi gelir. Dilenci kılığındaki bu adam, Meryem’in hamile olduğunu daha kimse bilmezken bilir. Birkaç kez daha Meryem’in karşısına çıkar. Bu adam aslında bir melek/şeytandır. Sadece Meryem’e görünür. Yusuf da onu gördüğünü sanır ama emin olamaz.

Meryem, İsa’ya hamileyken nüfus sayımı kararı çıkar. Karar gereği herkes doğduğu şehre gidecek, orada sayılacaktır.

Yusuf da hamile karısı Meryem’i yanına alarak doğduğu toprağa gider.

O sırada kral, rüyasında yeni doğmuş bir çocuğun ileride kendisini tahtından edeceğini görür. Bu rüyasının tabiri icabı memleketteki tüm bebeleri öldürtür.

Meryem de o sırada gözlerden uzak bir mağarada yeni doğum yapmıştır.

Yusuf, kralın bebekleri öldürtme kararını, yanında konuşan askerlerden tesadüfen duyar.

Hemen Meryem’i ve bebek İsa’yı alarak gizlice şehri terk eder.

Yusuf neden sadece kendi bebeğini kurtarmış da kralın aldığı bu kararı bebek sahibi diğer insanlara söylememiştir?

Bu Yusuf için son derece büyük bir günah olur. Hatta İsa da bu günahla lekelenir.


Yıllar geçer. İsa büyür, kardeşleri olur.

Yusuf, savaşta yaralandığını öğrendiği komşusunu aramaya gider. Komşusunu bulur ama düşmanların elinden kurtulamaz. Bir yanlış anlama sonucu da çarmıha gerilerek öldürülür.

İsa, babasının günahını (bebek katlini bildiği halde kimseye söylemeyişini) öğrenince terk eder evini.

Aç, sefil, yoksul bir şekilde, çobanlık, balıkçılık ne iş olsa yaparak hayatta kalmaya çalışır.

Bu arada bir fahişe ile tanışır. Adı Meryem. (Mecdelli Meryem) İsa ile tanıştıktan sonra fahişeliği bırakan Meryem, İsa’nın da ilk inananlarındandır.

Sonra İsa’ya peygamberlik ve mucizeler gelir. İnananlar olur, inanmayanlar olur.
Tanrı’nın oğlu mu, bizim gibi normal insan mı, tartışılır.

***

Her ne kadar “roman” olsa da karakterlerin kutsiyeti nedeniyle bildiğim dini anlatıdan uzak okuyamadım kitabı.

Saramago’nun bundan evvel okuduğum “Kabil” kitabında da yer alan “yetersiz Tanrı” burada da var. Tanrı mefhumuna ve özellikle kader konusuna çokça kafa yorduğunu sanıyorum kendisinin. “Madem her şey Tanrı’nın elinde, kardeşi Habil’i öldürmek Kabil’in suçu değil. Bunu Tanrı istedi ve yaptırdı.” Kabil romanında bunu söylüyordu yazar. Burada da benzer şeyleri söylüyor. Yine bazı şeyleri bilmeyebilen, ortada bir suç/kötülük varsa bunda parmağı olan bir Tanrı figürü var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder