21 Ocak 2012 Cumartesi

GİZLİ ANLARIN YOLCUSU


GİZLİ ANLARIN YOLCUSU


Yazarı: Ayşe Kulin

Yayınevi: Everest Yayınları

Basım Yılı: 1. Basım- Kasım 2011

Sayfa Sayısı: 427


Gizli Anların Yolcusu.Başharfleri biraraya getirince ne çıkıyor GAY. Kitabın konusu adında gizli. Bu ad için çok düşünmüş mü Ayşe Kulin, merak ediyorum.

Kitabın başkarakteri İlhami, yayınevi sahibi, evli, çocuklu, zengin, kaliteli, güzel bir yaşamı olan Beyaz Türk diye tanımlanabilecek bir insan.

Bu İlhami'nin gayet heteroseksüel bir hayatı varken, bir anda homoseksüel bir ilişki içine giriyor. Bu noktaya kadar kitap gayet akıcı ve inandırıcı bir şekilde giderken, bu noktada akıcılığı devam etmekle birlikte inandırıcılığını kaybediyor.

Kitabı henüz okumamış ve okumak isteyenler varsa bundan sonra yazacaklarım heveslerini kaçıracağı için okumasınlar derim.

Karısını seven ama bazı bazı iş arkadaşı Handan ile karısını aldatan İlhami'nin hayatı Bora ile birlikte değişiyor. Bora bir eşcinsel. Zaten onun bu süreci de yine inandırıcılıktan uzak ve hatta gülünç. Bora, küçükken dini bilgiler almak için gittiği kurs mu tarikat mı artık adı neyse, orada tecavüze uğruyor. Bu tür erkek erkeğe ortamlardaki cinsel bastırılmışlığa bol bol vurgu yapılıyor burada. Bunu kimseye anlatamayan Bora, tecavüze uğraya uğraya artık bu yolun yolcusu olduğunu kabulleniyor. ''Ben bu yolun yolcusu olmuşum'' tabiri de Bora'nın bizzat kendisine ait zaten. İşte bu şekilde eçcinsel oluyor Bora.

Adını, kimliğini değiştirip kendisini kimsenin tanımadığı İstanbul'a geliyor ve burada bambaşka bir hayat kuruyor kendisine. Eşcinsel bir yaşam sürmeye de devam ediyor kimseye çaktırmadan.

Bora, çalıştığı yayınevindeki patronu olan İlhami'ye aşık oluyor ve aşkını belli edip yapışıyor birgün dudaklarına. O noktaya kadar, yukarıda da söylediğim gibi son derece heteroseksüel bir yaşamı olan İlhami, ne bir iğrenme, ne bir tiksinme, hiçbiri olmadan, hayatının aşkının Bora olduğunu farkediyor. Bir sayfada. Bir sayfa önce karısıydı, Handan'dı derken sadece bir sayfa sonra Bora biricik aşkı oluyor İlhami'nin. Daha önce böyle bir heyecan, böyle bir zevk duymadığını anlıyor. Bizim de anlamamızı bekliyor. Ama olmuyor ey yazar. Hiç inandırıcı ve sağlam bir geçiş olmuyor bu.

Çok hızlı, çok keskin bir viraj İlhami'nin girdiği. O nedenle inandırıcılıktan yoksun. Fakat sonuna kadar akıcı. Konunun nasıl sonlanacağını okurken bir an bile sıkılmıyor insan. Mutlu son olmayacağı çok açık. Böyle bir hikayenin mutlu sonu olamaz ki.

Edebi bir kaygı taşımadığını düşündüğüm bu romanda Ayşe Kulin'e yayınevi ''Hadi bitir artık kitabı da yayınlayalım'' mı demiş acaba? Oluyordur herhalde yayınevlerinin yazarlara bu tür baskıları? Bu baskı nedeniyle kitabın seyrinin şaşırtıcı bir hızda değiştiğini düşünüyorum. O yüzden İlhami, cinsel tercihinin değişimi noktasında bizi ikna etmeye çabalarken büyük gayret sarfediyor. Defalarca kez bunun daha önce yaşamadığı kadar büyük mutluluk, büyük bir huzur verdiğini söylüyor. Kendini yırtıyor bunun çok güzel bir duygu olduğu hakkında. Halbuki bu çabayı o geçiş sürecinde gösterseydi, o duygu dönüşümü noktasında bizi ikna edebilseydi sonraki duygularını anlatırken bu kadar kıvranmazdı.

3 yorum:

  1. Kitabı aldım elimde dolandı durdu offladım pufladım nasıl 100 bın satmış acaba ben mi bişeyleri kaçırıyorum diye hayıflandım. Okudukça algım bir erkeğin bir kadına olan aşkına bu cümleleri yakıştırabildi sadece beklediğim gibi bir kitap olamadı benimde

    YanıtlaSil
  2. Kitap 100.000 satmamış, 100.000 adet basılmış. "Güzel bir reklam çalışmasıyla herkese satarız nasıl olsa" diyerek.

    YanıtlaSil
  3. Ben okudum gayette güzeldi 2 gündede bitti

    YanıtlaSil