11 Aralık 2024 Çarşamba

HARP DÖNÜŞÜ

 

HARP DÖNÜŞÜ

Burhan Cahit Morkaya

1928

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

1.Basım - Haziran 2024

221 sayfa


Bir subayın anı defterinden yararlanarak kurgulanmış bir roman. Birinci Dünya Savaşı zamanında geçiyor hikaye.

*

Macit ve Osman Niyazi iki yakın arkadaş. Mülkiye mektebinden mezun olup iş arıyorlar. Ama bulamıyorlar.

Osman Niyazi’yi ailesi evlendiriyor. Evlendiği karısı boşanmış, üç yaşında bir kızı var. Osman Niyazi kayınpederinin teklifi üzerine kürk işine giriyor.

Macit de aşık oluyor Humret’e. Beraber kırda bayırda dolaşıyorlar. Macit evlenmek istiyor ama Humret istemiyor. Çünkü Macit çapkınlığıyla meşhur ve Humret ona güvenemiyor.

Macit savaşa çağrılıyor ve askere gidiyor Çanakkale’ye. Kalçasını bomba sıyırıyor, yaralanıyor. Taburcu edilip İstanbul’a geri gönderiliyor.

Humret’i görmeye gidiyor. Ama o sırada kalçasını incitiyor, yürüyemiyor. Hürmet onu gizli saklı köşke, odasına alıyor. İyileştiriyor.

Macit’i yeniden askere çağırıyorlar. Şam’a gidecek. Trende Osman Niyazi ile karşılaşıyor.

Konya’da aktarma yapmak için duruyorlar. Orada Mediha Hanım ile tanışıyorlar, Şam’da açılacak okullarda görevli bir kadın. Mediha Hanım, Macit’e yürüyor. Macit pas vermiyor. (Mediha Hanım’ın Halide Edip Adıvar olabileceği yazıyor kitabın dipnotunda.)

Şam’da cephede bir düşman askerini kalbinden vuruyor Macit. Askerin yanına gidiyor. Askerin göğsünden bir genç kız fotoğrafı çıkıyor. Macit üzülüyor. Silahı kendi göğsüne çevirip ateş ediyor.

*

Humret Macit’ten uzun süre haber alamıyor. En sonunda onun kayıp olduğu bilgisini alıyor.

*

Macit gözünü hastanede açıyor. Düşman askerinin hastanesinde.

Kendisine ateş etmek isterken kurşun kolunu sıyırıp geçmiş.

Hastabakıcı İngiliz genç kadın Macit’le ilgileniyor. Macit iyileşiyor ama neticede bir esir. Hastabakıcı kız Macit’e kendisiyle Londra’ya gelmeyi teklif ediyor. Evet, bu kız da Macit’e yürüyor.

Macit oradan kaçıyor. Mısır taraflarında bir çiftliğin çalışanı onu koruyor. Çiftlik sahibi Prens de onu kurtarıyor. Etrafa bir dost diye tanıtarak onu evinde himaye ediyor. Ama ülkesiyle haberleşemiyor Macit, mektupları bir şekilde ulaşmıyor. Macit, Prens’in kızı Fatma’ya Türkçe öğretiyor, birlikte tenis oynuyorlar, günler böyle geçiyor. Bu kız da Macit’e yürüyor. Macit onu da kibarca reddediyor.

Esir teslimine izin verilmediği, tam anlamıyla barış sağlanmadığı için Macit’in İstanbul’a dönmesi doğru bulunmuyor. Prens ve kızı Avrupa seyahatine çıkacak. Macit’i de götürüyorlar. İtalya, Fransa geziyorlar.

Gazetede Mustafa Kemal Paşa’nın yaptıklarını okuyor Macit. Milli mücadelenin başladığını görüp bu mücadelenin içinde olmak için ülkesine geliyor. Bu alanda da hizmet verdikten sonra artık evine dönüyor. Öğreniyor ki Humret evlenmiş.

Kendi halinde yaşamaya başlıyor İstanbul’da Macit. Bir gün Beyoğlu’nda Osman Niyazi ile karşılaşıyor. Karısından ayrılmış. Osman Niyazi savaştayken karısı onun hoşuna gitmeyecek şeyler yapmış. Kızı annede kalmış. Bir de oğulları olmuş. Onu Osman Niyazi almış yanına. Bu arada Osman Niyazi’nin huyu suyu değişmiş. Alemci bir adam olmuş. Macit’i de çok güzel piliçler, keklikler var diye kadınlardan bahsederek geneleve götürüyor. Osman Niyazi bir bakıyor ki üvey kızı da orada. Çok öfkeleniyor. Ulan hıyar, oradaki bütün kızlar birilerinin kızı zaten. Bir daha Osman Niyazi’yi görmüyor Macit.

Bu arada Humret ne oldu diye merak ediyordum, illa karşılaşmaları lazım Macit’le, karşılaşıyorlar da nitekim. Bir baloda Macit, Humret ile karşılaşıyorlar. Macit ona sitem ediyor niye evlendin diye. Sinirleniyor. Orada başka bir kadın Macit’e yürüyor. Macit de ona yakın davranıyor. Bu yüzden pişmanlık hissedince Humret’i suçluyor. “Bu günah benim iradesizliğinden ziyade, beni o sona sevk eden ve tahrik eden kadına ait değil midir?” Sf.220

Artık buraları terk etmek istiyor Macit. Prens’in kızı Fatma’ya mektup yazıyor. Fransa’ya geliyorum, görüşelim diye.

*

Bütün kadınların Macit’e yürümesi dışında güzel bir hikaye.

Yazarı o dönemler eserlerinin edebi olmaması ile eleştirmişler. Bugün bakınca yuoo gayet edebi gözüktü bana. Hem savaş atmosferini hem de aşk hikayesini gayet zarif dile getirmiş. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder