ÜÇ BAŞLI EJDERHA
Leyla Erbil
Dokunaklı bir hikaye. 27 Aralık 1978 Maraş Katliamında tüm
ailesi öldürülmüş bir kadının hikayesi. Kadının gözünden okuyoruz. Anlam veremiyor olanlara.
Üzülüyor. Öfkeleniyor. Oğlunun intikamını almak istiyor. Ama kimden ve nasıl
alacak bilemiyor. Daha da üzülüyor, daha da öfkeleniyor.
“Katilleri o kadar çok ki adalet isteyenlerin”
Kitapta bu haleti ruhiye çok naif anlatılmış.
Kitabın sonunda ailesinden altı kişi öldürülen tanık Leyla
Ünver’in ifadesi de yer alıyor. Yazarın naif ele anlattığı olayın buz gibi
gerçeğini, insanların nasıl öldürüldüğünü, o fiziksel dehşeti bu ifadede
okuyoruz.
Bu açıdan bana Pınar Kür’ün “Asılacak Kadın” kitabını
anımsattı. Orada da gerçek bir olayın edebiyatçı perspektifiyle kaleme alınıp
daha çok kişiye ulaşması söz konusu. Bu tarz anlatıları kıymetli buluyorum.
*
Kitaba adını veren üç başlı ejderha İstanbul’daki Yunan
sütunu. Kitapta yer yer Bizans’a ve bu heykelin İstanbul için anlamına
göndermeler yapılıyor. İstanbul’u yılanlardan, çıyanlardan, cümle kaza beladan
koruma amacıyla yapıldığı söylenegelen heykelin zamanla parçalanması ve yok
olmasını metafor olarak kullanmış sanırım yazar.
Kitapta bir hikaye daha var. “Bir Kötülük Denemesi”
Hasta bir şair, ölüm döşeğinde. Bugüne kadar herkes onu pohpohlamış. O da kibirlendikçe kibirlenmiş. Nihayet biri yüzüne gerçekleri söylüyor, kral çıplak diyor. Aslında o kadar iyi eserleri olmadığını, zannettiği kadar sevilmediğini vb. anlatıyor. Ama neticede artık güçten düşmüş birine bunları söylemek ne kadar anlamlı? Ya da o vaziyette birine bunları söylemek ne kadar cesurca?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder