10 Ağustos 2021 Salı

BÜTÜN ÇOCUKLAR İYİDİR

 



BÜTÜN ÇOCUKLAR İYİDİR

Nihan Kaya

2019

İthaki Yayınları

72 sayfa


Yazarın “İyi Aile Yoktur” kitabından sonra okurlar ondan çocukların da anlayabileceği bir dille kitap yazmasını talep etmiş. O da bu kitabı yazmış. 

Gerçekten de okurların talebini karşılar nitelikte olmuş  bu kitap. Çocuklara hitaben çocuklar anlasın diye yazılmış. 

Yetişkinler de okuyarak kendi çocukları ve çocuklukları ile ilgili yeni bilgiler edinebilir belki. 

*

"Bütün çocuklar iyidir" diye başlayan yazar "kötü çocuk, kusurlu çocuk, problemli çocuk, hasta çocuk yoktur" diyor. 

*

Yazar, kitabı okuyan çocuğun kendisini daha rahat hissetmesini sağlamak için "Ben çocuğum" başlığı altında, dünyaya gelirken kimseye borçlu olmadığını çocuğa anlatmaya çalışıyor. 

"Annemle babam beni bu dünyaya davet ettiler ve geldim. Bir çocuğu dünyaya davet eden herkes, onu beslemekle, giydirmekle, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılaşmakla yükümlüdür. Ben hiç kimseye borçlu doğmadım.”

Kesinlikle. İki yetişkin insan küçücük bir bebeği dünyaya getirmeye karar veriyor. Yetişkinler bu kararın sonucunun farkında. Daha doğrusu farkında olduklarını varsayıyoruz. Bu varsayıma göre çocuk dünyaya getirmeye karar veren anne ve baba çocuğa karşı bir takım taahhütler altına giriyor. Bakmak, büyütmek, ilgi göstermek, şefkat ve sevgi beslemek, destek olmak... vb.Ama çocuk bu kararın sonuçlarının farkında değil. Kimse ona fikrini sormadı. Dolayısıyla bir taahhüt altında değil. Yani çocuğa "Sana saçımı süpürge ettim","Yemedim yedirdim" denmesi anlamsız. Teknik olarak anlamsız. Ama çocuk bu anlamsızlığı göremiyor ve suçluluk hissi yaşıyor. Zaten bunu söyleyen anne babaların amacı da bu. Çocuğu suçlu hissettirmek. Yazar da usulünce "kimse sizinle bu şekilde konuşamaz" diyor çocuklara. Kimseye borçlu değil çocuklar. 

*

Çocukları başka çocuklarla kıyaslama rahatsızlığı da vardır ebeveynlerde. Yazar, çocuklara bu kıyasın doğru olmadığını anlatıyor yine usulünce. "Zekâm ve yeteneklerim bana özeldir. Ölçülemez ve bir başkasıyla kıyaslanamaz."

*

Çocuğun anne babadan ayrı bir insan olduğunu aktarıyor yazar. Çocuklar anne babadan farklı düşünebilir, onların sevdiği bir şeyi çocuk sevmeyebilir ya da tam tersi anne babanın sevmediği bir şeyi çocuk sevebilir. Hatta anne babanın inancını da sorgulayabilir. "Çocuğun kendisine anlatılanları sorgulama, ikna olma ya da olmama hakkı vardır."

Bu tür durumlarda çocuğa saygı duymanın önemini anlatıyor yazar. Saygı ile itaatin sıklıkla karıştırıldığını ve çocuklardan saygı adı altında aslında itaat beklendiğini anlatıyor.

*

Çocuklarla büyükler arasındaki meselelerde çocuklara "O senin annen", "O senin büyüğün" diyerek büyüğü haklı gösterme gayretinin yersizliğinden bahsediyor. "Yetişkinin durumunu anlamaya çalışmamızın aslında konuyla ilgisi yoktur ve 'Bir de yetişkinin gözünden bakalım,' demek, çocuğun durumunu görmemizi engeller. Nitekim olayları hep yetişkinlerin gözüyle değerlendirmeye alışkınızdır ve zaten çocuklar da hem kendilerine hem olaylara yetişkinlerin gözüyle bakarlar. Çocukları ve çocukluğu gereğince anlayamamamızın önemli bir nedeni budur."

Ne kadar doğru. 

*

Çocuklara düşünceleri konusunda rahat olmalarını öğütlüyor kitap. "Öğrenebilirim, değişebilirim, gelişebilirim. İşte bu, en güçlü tarafım benim. Bugün en sevdiğim renk mavi. Yarın yeşil olabilir. Bugün bazı konularda bazı düşüncelerim var. Yarın bunlar değişebilir ve daha farklı düşünebilirim."

Farklı düşünmenin yanlış olmadığını, gün be gün değiştiğini çocuğun anlamasını istiyor. 

*

Temelde çocuklar okusun diye yazılmış ama biraz "çocuğum sana söylüyorum, ana babası sen anla" olmuş. İyi de olmuş. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder