17 Ağustos 2021 Salı

YETİŞİN ÇOCUKLAR


 

YETİŞİN ÇOCUKLAR

Bebeklikten Ergenliğe Çocuk Yetiştirme Kılavuzu

Prof. Dr. Selçuk Şirin

2019

Doğan Kitap

23. Baskı - Nisan 2019

217 sayfa


Yakında teyze olacağım. Kardeşim bebek bekliyor çünkü. O anne olacak ben teyze. O yüzden çocuk bakımı ile ilgili kitaplar okumaya başladım ben de. Yeğenime en iyi seviyede teyzelik etmek isterim.

Çocuklu arkadaşlarıma sordum, bu süreçte neler okudunuz diye. Bu kitaptan bahsettiler. Aldım, okudum, kardeşime de verdim. Çok beğendim. 

Yazarın Türk olması daha etkileyici, daha yakın, daha sıcak geliyor. Dil ve örnekler daha tanıdık çünkü. Yazar her ne kadar profesör olsa da (New York Üniversitesi'nde çocuk gelişim ve istatistik dersleri veriyormuş.) bilimsel makale gibi yazmamış, gayet basit bir dili var. Belli ki her ebeveyn sıkılmadan okusun, anlasın istemiş. Gerçekten de hiç sıkmadan bir çırpıda bitiyor. Ben ebeveyn olmamama rağmen ilgiyle bir çırpıda okudum. Zaten okurken insan kendi çocukluğuna dair de izdüşümleri de görüyor. 

*

“Hayatta çocuk yetiştirmekten daha mühim başka bir uğraş varsa ben bilmiyorum. Orhun Yazıtlarından Eflatun’un söylevlerine kadar her devirde yeni kuşakların yetiştirilmesi konu olmuş." diyen yazar kendi bilgi ve tecrübelerine dayanarak bu kitabı yazmış. New York Üniversitesi gelişim psikolojisi alanında çalışan yazar kendisi de baba olduktan sonra daha isabetli bulmuş bu kitabı yazmayı. Böylece teori ile pratiği örtüştürebilmiş.

0-18 yaş arası çocuk yetiştiren anne baba ve eğitimciler için yazılmış kitap. Peki ya teyzeler için?

Çocuk yetiştirmekle ilgili tek bir kural/reçete olmadığını belirten yazar anne babalara bu konularla ilgili tavsiyelerde hep şunu sormalarını öneriyor: Hangi çocuk için? Hangi koşullar için? Çünkü her çocuk farklı. 

*

Çocuk yetiştirmek derken kastedilen:

1) Fiziksel gelişim: Çocuğun fiziksel olarak sağlığı demek. Örneğin; çocuğun düzenli doktor ziyareti, aşı takviminin takip edilmesi, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılması, düzenli fiziksel aktivite fırsatı verilmesi... gibi. Genetik ve çevresel faktörler de etkili. Çevre önce anneden başlıyor, annenin sağlığı ve huzuru önemli. 

2) Zihinsel (bilişsel) gelişim: Beyin gelişimi, algı bilgi işlem becerisi demek. Beyin gelişiminin yüzde 90’ı ilk üç yılda tamamlanıyormuş. Yüzde 90'ı, ohannes!

3) Sosyal ve duygusal gelişim: Çocuğun sağlıklı şekilde önce anne babaya güvene dayalı bir bağ kurması, sonra çevreyle etkin iletişim kurma becerisi demek. 

Tüm bu gelişim süreçleri birbirini etkiliyor. Örneğin duygusal problem yaşayan çocuklar zihinsel becerilerini de aktif kullanamıyor. Örneğin, öfkesini kontrol edemeyen çocuk hem arkadaşları ve yetişkinlerle ilişkilerinde sorun yaşıyor, hem de kendi zihinsel becerisine odaklanamıyor.

*

Çocuk yetiştirirken dikkate alınması gereken 5 nokta olarak şunları öneriyor yazar:

1. Çocuğunuzun mizacını iyi tanıyın: Kimi çocuk yeni kişilere, ortamlara çabuk uyum sağlar, kimisi çekinir. Önce çocuğun mizacını tanıyın, sonra ona uygun bir ebeveynlik tarzı geliştirin.

2. Çocuğunuzla güvene dayalı derin bir bağ kurun: Ebeveyne güvenmek çocuğun özgüvenli olmasını sağlıyor. Bunun için çocuklara tercih yapmak öğretilmeli, elbise seçimi, ayakkabı bağlamak, saç stili, yemek yemek gibi kararları çocukla birlikte vermek önemli.

3. Mükemmel değil, olduğu kadar iyi olun yeter: Mükemmelliyetçi ebeveyn çocuğa kendi hayatını belirleme yetkisi vermez. Hem çocuğu hem kendini yorar.

4. Evde belli bir rutin oluşturun: Rutin uyku ve yemek düzeni gibi bir düzen olsun. Bu düzen içindeki çocuklar daha sağlıklı büyüyor. Rutin aynı zamanda tutarlılık demek olduğundan çocuk disiplin kazanır, sorumluluk bilinci oluşur.

5. Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçin: Her çocuk kendine özgü bir şekilde gelişir. Yani bizim çocuk niye akranlarından geri kaldı, niye yürümeye başlamadı diye kaygılanmayın. Gelişimsel bir sorun görüyorsanız uzmana gidin. Uzmanın tespit ettiği bir sorun yoksa kaygılanmayın, kaygınızı kontrol edin. Çocuğun akran, kardeş vb ile kıyaslanması çocukta eksik olduğu hissi uyandırıyor. Bu da çocuğun özgüven ve özsaygısını yaralıyor.

*

Babalar çocuklarıyla ilgilenmiyormuş. İlgilenecek. Türkiye’de yapılan bir araştırmada babaların yarısı çocuğunu hiç tuvalete götürmemiş, üçte biri çocuğun altını hiç değiştirmemiş.

(Burada aklıma bir arkadaşımın dediği şey geldi. Müge Anlı'nın programının daimi izleyicisi olan bu arkadaşım çocuğu olsa kocasının çocuğu tuvalete götürmesine, altını değiştirmesine izin vermeyeceğini söylemişti. Çünkü programda izlediği babalar ve de erkek akrabalar çocuğu istismar ediyormuş. O da çocuğun özellikle bu konulardaki bakımını babaya bırakamayacağını söylemişti.)

*

Çocuklarla kaliteli vakit geçirmek çok önemli. Ülkemizdeki araştırmalarda anne babaların çocuklarıyla birlikte vakit geçirdiği aktivite birlikte televizyon izlemekmiş. Kepazelik.

Yazar çocuğa oyuncak almanın bile birlikte kaliteli vakit geçirmenin yanında geri planda kaldığını söylüyor. “Çocuklar büyüyünce kendilerine alınan pahalı oyuncakları değil onlarla geçirdiğiniz kıymetli zamanları hatırlıyorlar.”

*

Okulöncesi dönemi çok önemli buluyor yazar. Okulöncesi eğitim günde bir saat, haftada bir gün bile olsa olur. Yeter ki kaliteli olsun.  Her ile bir üniversite yerine her mahalleye kaliteli bir okulöncesi eğitim kurumu açılmasını daha faydalı buluyor yazar. 

Okulöncesi dönemde zekayı artırmanın üç yolu olarak şunları gösteriyor:

1. Balıkyağı diyeti: Omega-3 zeka artıyor.

2. Diyaloğa dayalı okuma pratiği: Ebeveynlerin çocuklarıyla karşılıklı konuşarak , soru cevapla kitap okumaları. Özellikle doğumdan 4 yaşına kadar. Çocuğun okuma öğrenmesini beklemeye gerek yok.  Evde bir kitaplık olması bu açıdan önemli. Çocuk doğduğunda evde kitaplığı hazır olsun.

3. Okulöncesi eğitime katılım: Çocukları evde tek başına yetiştirmek yetmiyor. Yaşı önemli değil, erken veya geç, önemli olan okulöncesi eğitimin süresi ve kalitesi.

*

Çocuğun geleceği ile ilgili olarak çocuğun kelime hazinesine yatırım yapmayı tavsiye ediyor.

Bkz: 30 Milyon Kelime 

Okulöncesi dönemde zeka denilen şey aslında kelime hazinesi demekmiş. Çocuk böylece hem kendisini daha iyi ifade edecek, hem ifade edileni daha iyi anlayacak, hem de daha yaratıcı şekilde akıl yürütecek.

*

Okulöncesi kitaplarda bakılması gereken üç kriter olarak şunları sıralıyor:

1. Gelişim seviyesine uygun kitap: 0-36 ay arası dönem için kitaplarda görsellik ön planda, yazı arka plandadır. 36-66 ay arası dönemde tersi.

İlk 6 ay için kitaplar kalın kartondan olmalı, ağzına atacak çünkü.

2. Yanıt veren değil, soru soran kitap: Kitap çocukla ebeveyn arasında sorular üzerinden muhabbet sağlamalı. 

Yazarın tavsiyesi Yaşar Kemal’in Üç Anadolu Efsanesi, Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik.

Ders veren mesaj içerikli kitaplar değil bu dönemin ihtiyacı. Bu dönemde okumamın amacı öğrenmek değil, keyifli vakit geçirerek kelime hazinesini genişletmek.

3. Çocuğun ayağını yerden kesen kitap: 3 yaşından sonra çocuğun hayal dünyasını geliştiren kitaplar okunmalı. 

Yazarın tavsiyesi: Buket Uzuner, Ahmet Ümit, Ahmet Büke’nin yazdığı çocuk kitapları. 

Benim tavsiyem: Jules Verne

*

İlk 3 yılda çocuk sizin okuduğunuz kitabı tabii ki anlamıyor. Anlaması da gerekmiyor. Önemli olan kitap okuyarak çocukla kurulan duygusal bağ. Kitabın içindeki resimleri, kelimeleri kullanarak çocukla sözle, sesle, işaretle, müzikle, dansla iletişim kurmak.

*

Araştırmalara göre en çok mutsuz gencin olduğu ülke Türkiye imiş.

Yazar, çocukların hayata daha pozitif bağlanması için anne babalara şu üç adımı öneriyor:

1. Ergenlikte diyaloğu kesmeyin: Çocuğuyla zaman geçirip sohbet eden bir ailede yetişen çocuklar daha mutlu.

2. Akşam yemeğini ihmal etmeyin: Çocuklarıyla birlikte akşam yemeğine oturan ailelerde yetişen gençler daha mutlu.

3. Bugün okulda ne oldu: Ailelerin okulda olup bitenden haberdar olması gençleri mutlu ediyormuş. 

*

Eğitimle ilgili milli bir araştırmamız olmamasından yakınıyor yazar. Başka ülkelerde doğumdan itibaren elli yıl takip edilen çocuklar varmış. Böylece o bölgenin çocuklarından yola çıkılarak müthiş veriler elde ediliyormuş. Bizde yok tabii. Çünkü nasıl olsun? Elli yıl süren bir araştırma yapılabilir mi Türkiye'de? O araştırmada çalışan bir sürü insan çeşitli ideolojik/politik sebeplerle işten çıkarılır, projeye bütçe ayırma konusunda her değişen iktidar zamanında sorun çıkar. Bizde anca kısa vadede sonuç alınabilecek işler değer görür. 

*

Kitapta bunların dışında ekran bağımlılığı, kodlama öğrenmenin önemi, çocuk yoksulluğu, mülteci çocuklar... gibi konular da yer alıyor.

Ben çok faydalı buldum kitabı. Ben kendim faydalandım açıkçası. Başlangıç için iyi bir tercih: Yeni başlayanlar için çocuk yetiştirmek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder