18 Kasım 2020 Çarşamba

İKNA

 


                                                                            İKNA

(Persuasion)

Jane Austen

1818

Çeviren: Başak Bekişli

Yabancı Yayınları

1.Baskı - Aralık 2018

322 sayfa


Arkadaşım hediye etti bu kitabı. 

Daha önce okumuştum aslında ama altı sene olmuş ve tabii ki hiçbir şey hatırlamıyorum. Daha önce okuduğumu da blogta fark ettim. http://birazkitap.blogspot.com/2014/03/ikna.html

Güzel güzel de yazmışım ama ı-ıh zerre hatırlamıyorum. O yüzden ilk defa okuyormuşçasına zevkle okudum.

Bir de kitabın cildi o kadar cici ki. Kalın kapaklı, pembiş tonları. Okumaya çağırıyor adeta. Yazarın bu şekilde basılmış diğer kitaplarını alıp kitaplığa dizme hevesi uyandırdı bende.

Konusu da cici.

*

Anne Elliot 27 yaşında, annesi ölmüş, babası ve iki kız kardeşi var. Ailenin hor görüleni. Ablası Elizabeth açık açık hor görürken, kardeşi Mary onun duygularını umursamayarak hor görüyor. Babanın gözde kızı da Elizabeth. Yavrum Anne, buna rağmen kötü şeyler düşünmüyor ailesi hakkında, sevgisini saygısını eksik etmiyor.

Anneleri ölünce Leydi Russell onlara, özellikle Anne'e yakın olmuş. 

Elliot'lar, maddi durumları zayıfladığı için evlerini kiraya veriyorlar. Kiracıları Amiral Croft ve karısı. 

Amiral Croft'un karısı Sofia'nın erkek kardeşi Frederick Wentworth.

Ve bu Frederick Wentworth ile Anne sekiz yıl önce gönül ilişkisi yaşamış. 

Anne, 19 yaşındaymış o sırada. Frederick Wentworth'un bir işi yokmuş, o yüzden Anne'nin babası da Leydi Russell da bu ilişkiye karşı çıkmış. Anne de ikna olmuş ve ayrılmışlar. Yıllardır da birbirlerini görmemişler.

Bu süre içinde Frederick denizci olmuş, iyi bir servet kazanmış. Artık karada çalışacakmış ve evlenmeye niyetliymiş.

*

Anne'nin kız kardeşi Mary evli. Kocası Charles Musgrove. Charles'ın iki kız kardeşi var: Henrietta ve Louisa.

Aileler arasında iyi ilişkiler gelişiyor ve Frederick ile bu iki kız kardeş beraber sık sık vakit geçiriyor. Frederick'in ikisinden biriyle evleneceği konuşuluyor. 

Fakat Frederick'in iki kız kardeşle ilgili  böyle bir düşüncesi yok. İnsanlarda istemeden yanlış izlenim bıraktığını fark ediyor ve uzaklaşıyor ortam durulsun diye. 

Döndüğünde iki kız kardeş de başkalarına aşık olmuş, evlenmiş, nişanlanmış.

*

Frederick'in aklı da kalbi de hep Anne'deydi.

Anne'nin de öyle.

Nihayet bir adım atıyor Frederick ve Anne'e aşkını itiraf eden bir mektup yazıyor. Böylece de kavuşuyorlar, oh be!

Geç olsun, güç olmasın.

Eğer sekiz yıl önce herkesin karşı çıkmasına rağmen evlenselerdi muhtemelen aileleri ile araları bozuk olacak, vicdanen kendilerini kötü hissedeceklerdi. Çünkü ikisi de nasıl vicdanlı, nasıl düşünceli, nasıl iyi kalpli, boncuk minnoş lokum gibi insanlar. Yerim sizi yaaa!

Şimdi ise kimse karşı çıkmıyor. O yüzden de gönül rahatlığı ile evleniyorlar. 

*

Jane Austen'ın diğer kitaplarını da okudum ve tekrar okuma isteğim var şu an hepsini. 

Hepsinde aile ve akraba bağları çok güçlü. Daha doğrusu kalabalık. Herkese yer veriyor kitaplarında Jane Austen. Mesela Anne'nin kız kardeşinin (Mary) kocasının annesi ile babasının ölmüş çocuklarından da bahsediyor. Bu çocuk ölmeden önce Frederick'in kaptanı olduğu gemide çalışıyormuş, mektuplarında kaptanından iyi bahsediyormuş...

Kuzen Elliot var bir de, ben hiç bahsetmedim. Ama kitapta onun da bir işlevi var. Baba Elliot'un oğlu olmadığı için mirası bu kuzene kalacakmış, kuzen de Anne ile evlenmek istiyormuş, ama aslında kötü biriymiş.

Kuzen Elliot'ın kötü biri olduğunu da Anne'nin çocukluk arkadaşı fakir bir kadın söylüyor. Bu arkadaşın rahmetli kocası, kuzen Elliot ile arkadaşmış, ona hep yardım etmiş ama adam ölünce Elliot, onlara kötülük etmiş.

Frederick'in erkek kardeşi var bir de, görmüyoruz ama ondan da bahsediliyor. 

Frederick'in arkadaşı, arkadaşının eski nişanlısı, arkadaşının arkadaşı...

Kayınvalide, kayınpeder, onların çocukları, görümceler, kuzenler, kardeşler... Çok kalabalıklar.

Aile şeceresi çıkarıp okuyorum anlamak için. 

*

Jane Austen'ın son kitabı bu. Mutlu sonla bitirmiş ve bundan çok memnunum. Hepsini mutlu sonla bitiriyor.

Gerçi mutlu son derken... Evlenmelerini mutlu son olarak görmek çok isabetli değil. Evlilik bir ilişkinin sonu değil, yeni bir aşaması. Mutlu olup olmadığı kısmı ise tamamen tartışmalı. 

Ancak burada ana konu sevenlerin kavuşması. İlişkiyi mutlu hale getiren tema bu. 

*

Filmini de izledim.

Türkçeye "İkinci Şans" diye çevirmişler filmin adını. İçerikle uyumlu bir isimlendirme olmuş.

Filmi de beğendim. 

Anne benim hayalimde daha güzel ama filmdeki Frederick, hayalimdekinden daha yakışıklı.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder