6 Ekim 2020 Salı

BİR GENÇ KIZIN ANILARI


 

BİR GENÇ KIZIN ANILARI

( Les Memoires Dune Jeune Fille Rangee )

Simone de Beauvoir

1958

Çeviren: Seçkin Selvi

Payel Yayınevi

375 Sayfa

 

1908 yılında doğan Simone de Beauvoir çocukluk ve genç kızlık dönemini anlatmış. (Kitabın adından da anlaşılacağı üzere.)

*

Kitaplara, öğrenmeye ve öğretmeye hevesli.

Çocukken pek çok mesleğe heves ediyor ama öğretmenlikte karar kılıyor. Bir çocuğu kendi istediği gibi şekillendirmek fikri onu cezbediyor. Ama kendisi bir çocuk sahibi olmak istemiyor. Evlenmeye de sıcak bakmıyor.

Uzak akrabası bir kuzenini seviyor. Onunla evlilik ihtimali de doğuyor ama olmuyor.

*

Babası çeşitli işlere giriyor çıkıyor. Önyargılı bir adam. Kadınların erkeklerle eşit olduğunu düşünmüyor. Yazar başlarda babasının bilgi birikimine, donanımına hayran iken zamanla sorgulamaya başlıyor.

Annesi tutucu ve baskıcı bir kadın. Bir kız çocuğu olarak böyle bir anne tarafından yetiştirilince oranı açma, buranı elleme, makyaj yapma, yasak, günah… vb ile yavrucaklar manyağa çevrilir. Yazar da kendisini "lekeli biri, suçlanan, toplum dışına itilen biri" olarak görmüş. 

Makyaj yapması, makyajın cilde iyi gelmemesi ve yüzü bozduğu gerekçeleriyle yasakmış. Yazar da hiç makyaj yapmayan teyzelerine bakıp ee siz makyaj yapmadınız da ne oldu, diye geçiriyor içinden. Ahah. "Teyzemlerin kırışmış yüzleri, makyaj yapmamanın karşılığını hiç görmediklerini ortaya koyardı."

*

Kadın-erkek ilişkilerinde de tutucu bir hava hakim. Kadınlar, kendi bedenlerini kendi kendilerinden olduğu kadar erkeklerden de korumalı. Yazar erkeklerin kadınlarla ilişkisinden galip gibi çıkması karşısında kadınların hayatlarının kötüleşmesinde ters bir durum olduğunu hissediyor küçükken. 

"Benim, kendimde hoş görmeyeceğim, bana izin verilmeyen davranışların, gelecekteki eşime bir hak olarak tanınmasını kabul edemezdim." 

"Ben, erkeklerin de kadınlarla aynı kurallara bağlı olmasını istiyordum." 

*

Bir gün önünde bir kızla oğlan yürüyormuş. Oğlan, elini hafifçe kızın omzuna atmış, yazar bunu görünce duygulanmış. Yaaa kıyamam! 

"Omzunda birinin eli, ağırlığını duymayacağın kadar yakından tanıdığın bir el, yalnızlığı yok edecek kadar var olan bir el olduğu sürece, yaşam boyunca yürümek tatlı bir şey olmalı diye düşündüm."

*

Çocukken dindarmış yazar. Hatta çocukken ileride rahibe olmayı bile geçirmiş aklından. Tanrı sevgisi ve korkusu ile dolu, olayları ve hayatı Tanrı böyle istedi, o uygun gördü minvalinde değerlendirirken zamanla bunda da aklına yatmayan şeyler olduğunu keşfedip Tanrı inancını bırakmış.

*

Tabii ki çok kitap okuyor. Çılgınlar gibi okuyor. Hatta aşk tarifi bile böyle oluyor:

"Benim aklımın aldığı tek ilişki, aşk ilişkisiydi. Benim gözümde, bir kızla bir oğlanın birbirlerinden kitap alıp vermeleri, sonsuza dek sürecek bir bağdı." sf.148

*

Yükseköğrenim için başka bir şehre gitmesiyle yeni deneyimleri ve özgürlüğü tadıyor. Böyle söyleyince sanki vur patlasın, çal oynasın gibi gözüküyor ama değil. Gece tek başına dışarıda yürüyüş yapabilmek yeni bir deneyim ve özgürlük onun için mesela. Okulda erkek arkadaşlarının olması, kız ve erkek arkadaşlarıyla bir yerde oturup içmek, sohbet etmek… Bunların aslında ne kadar kolay, zararsız ve zevkli olduğunu, ama o güne dek kendisine bunlar için izin verilmediğini düşünerek geçmişini ve ailesini sorguluyor.

Tehlikeler de atlatıyor zaman zaman. Bir kere tanımadığı bir erkeğin birlikte yürüme ve eve bırakma teklifini kabul ediyor. Erkek bunu bir davetiye gibi değerlendiriyor. Yazar kabul etmeyince bağırış çağırış hakaret, ama sağ salim ve tek parça kurtuluyor.

Yine bir gün tanımadığı bir erkeğin yemek/içmek teklifini kabul ediyor. Hesabı ödemesine izin verilmiyor. Oldu iyi günler diye gitmek isterken erkek hoppp diyor. Neyse ki buradan da kazasız belasız çıkıyor.

Çocukları baskılamanın sonu böyle oluyor. Anne babasının yasaklayıp izin vermediği şeyi onlara bir tepki olarak yapma arzusu doğuyor. Halbuki anne babasının izninde ve kontrolünde yapsa bir daha merak duymayacak, ilgilenmeyecek. 

*

Jean Paul Sartre'den de bahsediyor tabii ki. Onun ne kadar bilgili olduğundan...

*

Güncesine yazmış bunları o yaşlarında. Yıllar sonra bu kitabı kaleme almak için o günceye baktığında bazı yerleri hangi duygularla yazdığını anımsamadığını söylüyor. Aman olsun anımsadıkları yeter.

 *

Devam kitabı olarak bkz: "Olgunluk Çağı

Denk gelirse okurum. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder