13 Kasım 2017 Pazartesi

TANRI YANILGISI



TANRI YANILGISI

(The God Delusion)

Richard Dawkins

2006

Çeviren: Melisa Miller , Barbaros Efe Güner , Tunç Tuncay Bilgin

Kuzey Yayınları

14. Baskı

368 sayfa


Tanrı hakkında aklımdan geçen karışık fikirlerin derlenmiş toplanmış halini okudum bu kitapta. 

*

Ben de varlığına inanmıyorum.

İnananların argümanları da aklıma yatmıyor.

Yazar da bu argümanları tartışmış, akla yatmadığını göstermiş. 

Hangi dine inandığının da bir önemi yok, dindarların açıklamaları aşağı yukarı benzer. 

Örneğin Tanrı tarafından yönetilen bir dünyada acı çekmek konusu. Denebilir ki acılar cesaret ve sabır gösterme fırsatı sunar. Peki Yahudi soykırımına maruz kalmış biri için de mi aynısı nasıl söylenebilir?

Ha ama Yahudileri zaten baştan kaybetmiş, günahkar, cehennemlik görüyorsanız da sizi onlardan ayrı kılan özelliğiniz ne? Sizi cennete gidebilesiniz diye Müslüman yaratan Tanrı, neden diğerlerini de öyle yaratmıyor? Sizi ayrıcalıklı kılan ne?

*

Din, anlamadan, düşünmeden, sorgulamadan sadece inanmayı bir erdem olarak sunuyor. Çocukluktan itibaren psikolojik olarak dine koşullanmış olmak da sorgulamayı zorluyor. 

*

Kitap öncelikle çocukların "Katolik çocuk", "Müslüman çocuk" gibi sınıflandırılmasına karşı. Bir çocuğun dini inancından bahsedilemeyeceği, ailesinin dini inanışının çocuk için kullanılmaması gerektiğini anlatıyor.

Çocukken ailesinden dini telkinlerle büyüyen insanların dini sorgulamakta zorlandıklarından bahsediyor.

*

Einstein'a geçiyor sonra. Onun ara sıra Tanrı'nın adını anmasının yanlış anlaşıldığını söylüyor. 

Einstein şunu söylemiş:

"Dinsel inançlarım hakkında okuduklarınız elbette bir yalan; düzenli olarak tekrar edilmekte olan bir yalan. İnsan suretinde bir Tanrıya inanmam ve bunu hiçbir zaman inkar etmedim; aksine bunu açık bir şekilde ifade ettim. Eğer içimde dinsel olarak adlandırılabilecek bir şey var ise, bu, bilimimizin şimdiye dek meydana çıkarabildiği kadarıyla dünyamızın yapısı karşısındaki sınırsız hayranlığımdır." sf.23


Einstein'e gösterilen bir tepki şöyle;

Dindarların "zihinsel ve ahlaki korkaklığına" örnek olarak gösteriliyor:

"Tanrı bir ruhtur ve teleskopla ya da misroskopla bulunamaz, tıpkı beyni inceleyerek insan düşünce ve duygularının bulunamayacağı gibi. (...) Din inanç üzerine kuruludur, bilgi üzerine değil. "


Bir başka bilim insanı olarak Carl Sagan'ın Tanrı hakkında yorumu şu:

"Tanrı eğer sadece ve sadece kainata hükmeden fiziksel kanunlar dizisiyse, o halde kesinlikle böyle bir Tanrı vardır. Bu Tanrı duygusal yönden tatmin edici değildir... Yer çekimi kanununa dua etmenin pek anlamlı olduğu söylenemez." sf.27

*

Dindarlar, inançları konusunda çok hassas. Nedense her şeye gücü yettiğini söyledikleri Tanrının saldırılara karşı savunmasız olduğunu ve "olağandışı kalınlıkta bir saygı duvarıyla korunması" gerektiğini düşünüyorlar. Muhammed peygamber karikatürlerinin ardından oluşan çatışmalar gibi.

Gazeteci Andrew Mueller'in bu konuda dediği:

"Eğer siz palyaçolar bunların herhangi birinde haklıysanız, karikatüristler zaten cehenneme gidecekler, bu yetmez mi? Bu arada, eğer Müslümanlara yapılan hakaretlerle galeyana gelmek isterseniz, Suriye ve Suudi Arabistan hakkında Uluslararası Af Örgütü raporlarını okuyun." sf.35 

*

Tartışmalarda da "İnancım öyle", "İnancıma aykırı" dendiğinde konu tartışmaya kapanıyor.

"Eğer insanlar bir 7'nci yüzyıl vaizini kendi ailelerinden daha çok seviyorlarsa, bu onlara kalmış. Ancak onlardan başka kimse bunu ciddiye almak zorunda değildir..." sf.35

*

Şöyle bir tahmin var kitapta:

Eskiden çok tanrıcılık vardı. Sonra tek tanrıcılığa geçildi. Ibn Warraq da şunu demiş: "Tektanrıcılık, sırası geldiğinde bir tanrı daha eksilerek ateizme dönüşmeye mahkumdur." sf.38

*

Duaların işe yarayıp yaramadığı ile ilgili bir deney yapılmış. "Büyük Dua Deneyi". Hastalara iyileşmeleri için dua edilmiş. Kimi hastaya bu bilgi verilmiş, kimisine verilmemiş. Sonuç;

Kendisi için dua edildiğini bilen hastalar daha çok acı çekmişler. Tedavinin yan etkilerinden daha çok etkilenmişler, çünkü "Bu onları 'duacılara başvurulacak kadar hasta mıyım?' düşüncesiyle şüpheye düşürmüş. 

Onun dışında kendisine dua edildiğini bilmeyen ve kendisine dua edilmeyen hastalar arasında bir fark olmamış.


*

Dinin şöyle de bir tehlikesi var. Tanrı ile konuştuğunu iddia eden insanların ortaya çıkması ve ona inananların bulunması. George Bush,  Tanrının kendisinden Irak'ı işgal etmesini istediğini söylemişti. "Tanrının ona Irak'ta kitle imha silahları bulunmadığını söylemeye tenezzül etmemiş olması çok yazık." sf.91


"Mantıksal hiçbir gerekçesi olmayan inançlar barındıran insanlara taktığımız isimler vardır. İnançları oldukça yaygın olduğundaysa bu insanları dindar olarak adlandırırız; aksi takdirde bu insanlar deli, psikopat ya da kuruntulu olarak adlandırılacaktı."  sf.91 (Sam Harris)

*

Yazar İncil'den örnekler vererek Tanrı hakkında kutsal kitapların da bir kanıt sunmadığını ortaya koyuyor. Ayrıca kutsal kitaplardaki kimi kısımlar sembolik veya kinaye. Bunların hangilerini nasıl değerlendirmek gerek?

*

Zeka ya da eğitim seviyesi arttıkça bu kişinin dindar olması da o ölçüde olanaksızlaşıyormuş. 

*

Dünyaya baktığımızda bir tasarım olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu da bizi bir tasarımcı yani Tanrı olduğu kanaatine ulaştırabilir. Ancak o zaman akla "Tasarımcıyı kim tasarladı?" sorusu gelir.

Yazar burada tasarım değil, bir doğal seçilim olduğunu söylüyor.

Açıklayamadığımız boşlukları Tanrı diye adlandırdığımızı belirtiyor. Bilim ilerledikçe bu boşluklar küçülecek ve "Tanrının yapacak hiçbir şeyi ve saklanacak hiçbir yeri kalmayacak" diyor. sf.125


"Bir şeyin nasıl çalıştığını anlamazsanız, bunu dert etmeyin: sadece pes edin ve bunu Tanrı yaptı deyin." sf.131

Dolayısıyla bilgisizliğimize Tanrı ismini koyuyoruz. 

"Neden Tanrı herhangi bir şeyin açıklaması olarak düşünülür? Değildir. Bu bir açıklamanın başarısızlığıdır, bir omuz silkmedir, 'bilmiyorum' demenin ruhsal ve ayinsel kılığa bürünmüşüdür." sf.133

*

"Din teselli ve rahatlama verir. Topluluklardaki birlikteliği teşvik eder. Neden var olduğumuzu bilme özlemimizi dindirir." sf.159


*

Dindar insanlar genellikle Tanrıya inanmayan insanların iyi bir insan olabileceğini kabul edemez. Eğer Tanrıya inandığınız, kötülük yaptığınızda Tanrının sizi cezalandıracağını düşündüğünüz için iyi bir insan olduğunu söylerseniz  "Tanrının yokluğunda hırsızlık, tecavüz ve cinayet suçlarınızı işleyeceğiniz onaylıyor, ahlaksız bir insan olduğunuzu ifşa etmiş olursunuz." sf.219

İyi olmak için dine ihtiyacımız var demek, aslında polise ihtiyacınız var demek. Polis güçleri ortada yokken dilediğini yapıp, polisler ortaya çıktığında iyi vatandaş rolü oynamak demek.

*

İnanan insanların bir kısmı felaketlerin insanların günahları yüzünden olduğunu düşünüyor. Örneğin bizde Cübbeli Ahmet Hoca'nın 1999 Yalova depremi yorumu.

Dünyanın her yerinde böyle dinciler var. Kitaptaki örnek de 2005'te Katrina kasırgası nedeniyle New Orleans'ın sel felaketi yaşaması. Bir papaz bu kasırganın bir zamanlar New Orleans'ta yaşamış bir lezbiyen komedyen yüzünden olduğunu söylemiş. 

"Her şeye gücü yeten bir Tanrının günahkarları öldürmekte biraz daha hedeflenmiş bir yaklaşım sergileyeceğini düşünürsünüz; bir lezbiyen komedyen barındırdığı için tüm şehrin toptan yok edilmesi yerine belki de lezbiyene akla uygun bir şekilde kalp krizi yaşatabilirdi." sf.229

*

Yani kitap içerdiği açıklamalar, yorumlar, başka görüşlerden alıntılarla Tanrı hakkında fikirlerinizi sorgulamaya açıyor.

Önsözde de bunu belirtmiş yazar:"Kitabın amacı bilinci arttırmak."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder