19 Aralık 2010 Pazar

FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ


FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ

Yazarı: Ahmet Mithat Efendi


Yayınevi: Turna Yayınları


Basım Yılı: 1875- Turna Yayınları'nda 1.Baskı Ağustos 2009


Sayfa Sayısı: 182


Sonradan görme, zevkü sefa düşkünü,parasını har vurup harman savuran ve uçkuruna da sahip çıkamayan Felatun Bey ile onun bu karakterine tamamen zıt olan Rakım Efendi arasındaki muhabbeti ve Rakım'ın cariyesi Canan'la olan aşkını konu alan bir Türk klasiği.

Olaylar aşağı yukarı şu şekilde:


Rakım Efendi nasıl bilgili, kültürlü, görgülü bir adamdır. Evden işe, işten eve. Kitap çevirileri yapar, özel dersler verir. Anne ve babası öldükten sonra dadısı Fedayi ile birlikte kendi hallerinde yaşarlar. Allah'ına şükreder hep verdiği nimetler için.


Rakım Efendi birgün bir esir kıza gönlünü kaptırır. Hem de nasıl kaptırmak. Kız hastalık derecesinde zayıf ve çelimsiz olmasına rağmen onu hemen satın alır.


Evet ''satın alır''. O dönemin olağan işlerinden biridir köle pazarlığı. Cariye diyelim ya da. Şimdi bunu anlamak çok zor, ama dönemin kitaplarından anlaşıldığı kadarıyla bu durum, son derece normal.


Rakım Efendi, Canan adını verdiği cariyeyi çok güzel eğitir. Onu aslında içten içe seviyordur ama ne çeşit bir sevgi olduğundan kendisi de emin değildir. Onu sadece uzaktan sever. Nerdeyse bir kızkardeş gibi.


Canan'sa Efendisine karşı sevgi doludur. Ama Efendisi ve Fedayi'den aldığı muazzam eğitim ve terbiye nedeniyle bu aşkını dışarıya yansıtamaz.


Rakım Efendi bu arada bir İngiliz ailenin kızlarına Türkçe dersi vermektedir. Kızlar da ailesi de Rakım Efendi'den çok memnundur. Özellikle İngiliz anne baba, Rakım Efendi'ye o kadar güvenmektedirler ki kızlarını Onunla başbaşa bırakmakta bir beis görmezler. Zaten de Rakım Efendi'nin aklının ucundan bile geçmez öğrencilerine o çeşit bir gözle bakmak.


Felatun Bey de bu aile ile tanışıktır. Ancak aile, Felatun Bey'den hiç hazetmez. Zaten Felatun Bey de birgün bir rezillik eder (evin hizmetçisi sanarak evin hanımına arkadan sarılır) o günden sonra da ortalarda pek gözükmez. Rakım'ın tüm uyarılarına karşı gönlünü terbiyesiz ve müsrif bir kadına kaptırır.


Rakım Efendi, bu İngiliz kızlara hiçbir umut ışığı vermemiş olsa bile kızkardeşlerden biri Rakım Efendi'ye fena halde aşık olur. O kadar ki aşkına karşılık bulamayacağını bildiği için yataklara düşer, ölümü bekler.


Kızın bu halini anlayan doktor, kızın babasına kızını Rakım Efendi ile evlendirmekten başka çaresi olmadığını söyler. Baba, Rakım Efendi'ye kızıyla evlenmesi için adeta yalvarır. Fakat Rakım Efendi buna razı olmaz. Ama kızın, gözlerinin önünde yitip gitmesine de yüreği elvermez. Kız en azından iyileşene kadar Rakım Efendi'nin de kendisini sevdiği söylenir. Ama kız akıllıdır ve bunun doğru olmadığını bilir.


Az kalsın Josefino'dan bahsetmeyi unutuyordum. Josefino piyano hocasıdır. Aynı zamanda Rakım'ın arkadaşıdır. Josefino, Canan'a piyano çalmayı öğretir. Canan muazzam yetenekli olduğu için hemen öğrenir, çok da güzel çalar. Canan, hocası Josefino'yu çok sever. Josefino da onu.


Ama Josefino da Rakım'ı sever. Rakım her ne kadar süper dürüst ve iyi bir insan olsa da Josefino ile birkaç gece geçirir. Bu tamamen aralarında kalan ve ikisinin de bir gelecek beklemediği bir ilişkidir.

Josefino her ne kadar Rakım'ı sevse de Canan'ı da çok sevmektedir. Başka bir kadın olsaydı belki Rakım için mücadele ederdi ama Canan'ı üzmek hiç istemeyeceği bir şey olduğu için Rakım ile Canan'ın arasından dostça ayrılır.


En sonunda herkes kendi yoluna gider.


Felatun Bey tüm parasını o terbiyesiz ve müsrif kadın için çarçur etmiştir. Şimdi bir yerde memuriyete başlamıştır.


İngiliz kızın Rakım Efendi'ye olan aşkı kendiliğinden geçmiş, kendisi için uygun bulunan bir kuzeni ile evlenme hazırlığına girişmiştir.


Rakım Efendi, Canan'a aşık olduğu ilan etmiştir.


Gökten üç elma düştü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder