17 Aralık 2015 Perşembe

ASLINDA AŞK DA YOK



ASLINDA AŞK DA YOK

Duygu Asena

1989

Milliyet Yayınları

35. Baskı - Eylül 1996

196 sayfa


Elimdeki bu kitap o kadar eski ki her sayfası ayrı dökülüyor.

Bir iş için İzmir'e gitmiştim, Konak'ta bir sahafta görüp almıştım 2 liraya.

Bu aslında devam kitabı. İlki "Kadının Adı Yok" Benim derhal bu kitabı da temin edip okumam lazım. Çünkü buna bayıldım ve ilkini şiddetle merak ediyorum.

Şu yüzden bayıldım. Tam benim içinde olduğum duygu durumuna cuk oturdu. 

Güzel, başarılı bir kadın. Hayatında yakışıklı, başarılı bir adam var. Seviyorlar birbirlerini. Evleniyorlar. Sonra adam değişiyor. Belki de kadın da değişiyor, o kısmını göremiyorum ben. 

Ayrılıyorlar. 

Bu süreçte yazar sorguluyor neden böyle olduğunu, böyle olması gerekip gerekmediğini.

Başlarda adam gayet ilgili, sevecen. Tutkuyla sevişiyorlar. 

Sonra adamın ilgisinin azaldığını hissediyor kadın. Dayanamıyor sevilmemeye, sarılınmamaya, öpülmemeye...

İkisi aynı mesleği yapıyorlar ama kadın daha ünlü, daha başarılı. Başlarda buna yoruyor kadın, acaba adam kadının kendisinden daha üstün olduğunu düşündüğü için mi geri çekti kendini diye. Ama aynı yüksek başarıyı adam gösterse kadın onun adına çok mutlu olurdu. 

Ortaya çıkıyor sonra. Adamın hayatında başka bir kadın varmış. 

Etrafındaki diğer evlilikleri de gözlemliyor. Hepsinde aynı sorunları görüyor. Biten ve/veya azalan sevgi, ilgi. Buna mahkum muyuz diye soruyor. İstemiyor bunun bitmesini.

Ben de istemiyorum.

Ben de katlanamıyorum buna.

Kendi hayatımdan örneklendireceğim;

Biri giriyor mesela hayatıma. Başlarda mesajlar, aramalar, yoğun bir ilgi. Böyle böyle aklıma giriyor, kalbime giriyor. Ben başlarda mesafeli iken bu yüksek alaka sonucu ilgilenmeye, sevmeye başlıyorum. Zaman geçtikçe, bir şeyler paylaştıkça daha da çok sever oluyorum.

Ancak bu defa mevzubahis erkeğin ilgisinin azaldığını görüyorum. O ilk zamanlardaki alakanın azalan bir seyir izlediğine tanık olunca çok üzülüyorum.

Grafikle anlatayım. Dikey çizginin sevgi, yatay çizginin de zaman olduğunu düşünün. Benim sevgi çizgim sıfır noktasından başlıyor ve zamanla artan bir seyir izliyor. Erkek kişisinin sevgisi ise atıyorum 10 birimden başlayıp zamanla azalan bir seyir izliyor.

Ha işte ben bunu görünce gidiyorum. Gitmem geliyor.

İnsanı baştan çok sevgi ve ilgiye alıştırıp sonra onu azaltamazsınız. Buna hakkınız yok. 

Aslında bazen normali budur belki diye düşünüyorum. Ama ben bu normali sevmiyorum, normali buysa eğer. İstemiyorum. Dayanamıyorum. Çok üzülüyorum.

2 yorum: