YERDENİZ BÜYÜCÜSÜ
(a Wizard of Earthsea)
Ursula K. Le Guin
1968
Çeviren: Çiğdem Erkal İpek
Metis Yayınları
6. Basım – Kasım 2011
Altı kitaplık YERDENİZ serisinin ilk
kitabı.
*
Harry Potter’i hatırlatıyor. Aslında Harry
Potter bundan çok sonra çıkmış olmasına rağmen büyücü çocuk denince aklıma
tabii ki Harry Potter geliyor. Gerçi Harry Potter’ı okumuşluğum ya da
izlemişliğim (bölük pörçük izlemişliklerimi saymazsak) yok. Ama bilmemek mümkün
değil.
*
Yerdeniz Büyücüsü daha sıcak ve samimi
geldi bana. Daha mı mistik sanki ne?
*
Duny’nin annesi ölmüş, babası da eh işte
bir adam. Çevik Atmaca adını takmışlar Duny’e, hayvan ve
kuşlarla vakit geçirmekten zevk aldığı için.
Bir gün köylerini düşmanlar sarınca Ged
sisörme büyüsü yapıp köyü ve köylüleri saklıyor. Böylece büyücülükteki başarısı
takdir görüyor. Büyük büyücülerden Sessiz Ogion, onun sıradan bir adam
olmayacağını öngörüp ona gerçek ismini vermeye geliyor.
Gerçek isim diye bir şey var bu kitapta. Hak edilen, gerçek kimliği yansıtan isim demek. Bir insanın, hayvanın ya da
genel olarak bir şeyin gerçek ismini bilmek, onu çözmek anlamına geliyor. “Kim
bir adamın ismini biliyorsa, onun hayatını avuçlarının içinde tutuyor demektir.”
Sf.68 O yüzden kıymet verilen bir isim ve alelade her yerde
kullanılmıyor, herkese söylenmiyor, sır gibi saklanıyor. “Büyü denen şey bundan
oluşuyordu, yani bir şeyi gerçek ismiyle adlandırmaktan.” Sf.48
Sessiz Ogion, Duny’e “Ged” ismini veriyor.
Ve Ged, köyle vedalaşıp ustasıyla beraber büyücülüğü öğrenmek ve geliştirmek
için Re Albi’ye gidiyor.
*
Her şeyi hemen öğrenmek istiyor Ged ama
ustası Karate Kid’in ustası Mr. Miyagi gibi. Cilala parlat! Yavaş, sabırla
ilerlenmesi gereken bir süreç ama Ged o kadar sabırlı değil.
*
Bir gün Ged, Re Albi lordunun kızı ile
karşılaşıyor. Ustası Ged’i o kız ve annesi konusunda uyarıyor. Çünkü kızın
annesi yarı cadıymış ve o kadının hizmet ettiği güçler kötücülmüş. Sihrin zevk veya övülmek için oynanacak bir
oyun olmadığı konusunda Ged’i uyarıyor ustası. “Bizim Sanatımız’daki her söz,
her hareket ya hayır için ya şer için yapılır. Bir şey söylemeden veya bir şey
yapmadan önce, ödemen gereken bedeli bilmen gerekir!” sf.29
Ged, ustasına çıkışıyor, siz bana bir şey
öğretmiyorsunuz, nasıl bileyim bunları diye. Haklı çocuk kendince ama ustası da
bir şey öğretmiyor değil. Sadece öğretme ve öğrenme tarzları farklı. Usta da
bunu anlıyor ve Ged’e onun tarzına daha yakın olduğunu düşündüğü Roke Adası’na
yollamayı teklif ediyor.
Böylece Ged “Gölge” adlı bir gemiyle Roke
Adası’na doğru yola çıkıyor.
Adaya geliyor ve Büyücüler Okulu’na
kaydoluyor.
Burada pek çok şey öğreniyor. Mesela dönüşüm
büyüsü. Bir taşı elmasa dönüştürebilir. Ama elmasın elmas olarak uzun süre
kalması başka bir konu.
“Bu bir taş. Roke Adası’nı meydana getiren
taşlardan biri, insanların üzerinde yaşadıkları kuru topraktan bir parça. O,
kendisi. Dünyanın bir parçası. Gözbağı ile onu bir elmas ya da bir çiçek, bir
sinek, bir göz ya da bir alev gibi gösterebilirsin… Ama bu sadece bir görüntü.
Gözbağı, sadece onu gözleyenin duyularını kandırır; insanın onu gördüğünü,
duyduğunu veya hissettiğini zannetmesini sağlar. Ama nesneyi değiştiremez. Bu
taşı bir elmas yapabilmen için onun gerçek ismini değiştirmen gerekir. Ve bunu
da yapmak demek oğlum, bu kadar ufak bir parçasını değiştirsen de, dünyayı
değiştirmen demektir. Bu olmayacak bir şey değil. Gerçekten olmayacak bir şey
değil. Bu Dönüşüm Ustası’nın sanatı; bunu öğrenmeye hazır olduğunda
öğreneceksin zaten. Fakat sonucunun ne gibi bir hayır veya şer getireceğini
bilmeden, tek bir şey bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini dönüştürmemelisin.
Dünya bir denge içindedir, Denge’dedir. Büyücülerin Dönüştürme ve Çağırma
güçleri dünyanın dengesini bozabilir. Bu güç, tehlikeli bir güçtür. Korkunç bir
güçtür. Bilgiyi izlemeli, gereksinime hizmet etmelidir. Bir mum yakan bir gölge
yaratır…” sf.45
Çok güzel dediniz hocam!
Öğrenmeye hazır olma gibi bir zaman var
gerçekten. Bazı şeyleri öğrenmek, anlamak, kavramak için öncesinde bir hazırlık
yapmak, bir donanım sağlamak gerekiyor. Okuma yazma bilmeden hukuk okumanın
mümkün olmaması gibi. Adım adım.
Dünyanın dengesini değiştirmek de ne kadar
kolaymış, bir mum yakarak yarattığın gölge ile evet, bir şey yapmış, bir şey
değiştirmiş, bir şey etkilemiş oluyorsun. Ya dengeyi bozuyorsun ya da dengeyi sağlıyorsun,
bilemiyoruz tabii.
Şekil Verme Büyüsü dersinde dönüşümün tehlikelerinden bahsediliyor. Büyücü kendisini dönüştürünce kendi büyüsüne kendisi kapılabilirmiş. Örneğin kendisini yunusa, şahine dönüştürüp duran büyücüler sonunda bu hayvanların bedeni içinde tıkılıp kalmışlar, yaaaaa?
Ged anlıyor mu bunları? Neredeeeee? Gerçi daha çocuk kendisi ya ne olacağıdı?
*
Ged’in okulda sevmediği Jasper ve sevdiği
Vetch var. Ged, Jasper’in kendisini küçümsediği hissine kapılıp onun yanında
kendini yetersiz hissediyor. Bu yüzden de Jasper’dan hoşlanmıyor. Vetch ile iyi
arkadaş oluyorlar.
Jasper, çıraklıktan çıkıp sihirbaz olunca sihirbazların çıraklardan daha güçlü olduğunu iddia ediyor. Ged de sihirbazlarla çıraklar arasında fark olmadığını ve sihirbazlık düellosuna girişiyorlar. Ölüler arasından bir ruh çağırmaya karar veriyorlar. Çağırırım, çağıramazsın derken… Binlerce yıl önce ölmüş, Enlad’ın Kahramanlıkları’nda anlatılan Elfarran adlı kadının ruhunu çağırıyor Ged. Başarılı da oluyor ama başına büyük bir bela da almış oluyor. Çünkü onunla beraber Yaşamsızlık Güçleri’nden biri de geliyor. İsimlerin bulunmadığı bir yerden, çağrılmadan.
“Artık birbirinize bağlandınız. O, senin kibrinin gölgesi, senin yarattığın bir gölge. Bir gölgenin adı olur mu?” sf.65
Hadi bakalım!
Ged artık bu gölgeden kaçmaya başlıyor. Arkadaşı
Vetch de kendisine yol arkadaşlığı yapıyor. Vetch’in (gerçek adı Estarriol) kız kardeşi Civanperçemi de kalben onların
yanında. Vetch’in bir de erkek kardeşi var, Karabatak adı. Sizin isimlerinizi
yerim.
Ada ada, köy köy, macera macera dolaışıyor Ged. Ejderhaları yeniyor, köylülere yardım ediyor, hastaları iyileştiriyor. Bu arada büyüyor, olgunlaşıyor, sakinleşiyor, vakurlaşıyor.
Gölge bazen insan kılığında Ged’i etkilemeye çalışıyor. Ged elinden geldiğine kaçıyor. Sonra bir gün kaçmayı bırakıp kovalamaya karar veriyor. Ve gölgeyi yakalıyor.
Ne kaybediyor ne kazanıyor. Artık bütünleşmiş, tam bir insan olmuş oluyor. Kabus bitiyor.
Vetch ile beraber Vetch’in
evine dönüyorlar. SON şimdilik.
*
Kitapta Harry Potter ile bir benzeşiklik daha, Ged’in
de bir hayvanı var. Otak denilen bir hayvan, sincap gibi bir şey anladığım
kadarıyla. Adını Hoeg koyuyor Ged.
*
Hikayedeki gölge, karanlık yanımızı temsil
ediyor sanırım. Onunla kaçma-kovalamaca içinde değil, barış içinde olduğumuzda
dengeyi bulacağımızı anlatıyor diye anladım.
Karanlık yanınla nasıl barış içinde
olursun? Onu susturarak, bastırarak, yok sayarak mı? Kendine ve başkalarına
zarar vermemek adına aslında eser miktarda bunu yapmamız lazım. Ama bunu çok
yapınca hikayedeki düelloya girişme gibi yanlış sonuçlara yol açabilecek girişimlerde
bulunabiliyor insan. Öfke patlamaları, şiddet eylemleri, korku olarak kendisini
gösteriyor gölge. Onun varlığını kabul edip yatıştırmak gerekiyor belki.
Sakiiiiiiin! Geçecek. Biliyorum gölgeciğim, çok güçlüsün, ama senin yorulmana
gere kalmadan halledeceğiz, sakiiiin!
Serinin devamı için bkz:
4- Tehanu
6- Öteki Rüzgar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder