AYRILIK
VALSİ
(Valeik Na
Rozloucenou)
Milan
Kundera
1972
Türkçesi:
Aydın Emeç
Can
Yayınları
4. Basım –
1990
Çocuk sahibi olmak isteyen ama bir türlü olamayanların şifa aradığı bir kaplıca var. Bu kaplıcada çalışan bir kadın hamile kalıyor ama baba adayı bu çocuğu istemiyor. Bu istemeyişini direkt söylemiyor kadını sinirlendirmemek için, allem edip kallem edip söylüyor ve kadını kürtaja ikna ediyor. Bu arada bu şifalı kaplıcaya gelip çocuk sahibi olmak isteyen kadınların bu istekleri gerçek oluyor. Neredeyse hepsinin çocuğu oluyor ve olan çocuklar her nasılsa kaplıcadaki doktora benziyor, allaalla!
*
Detaylara geleyim;
Ruzena çocuk sahibi olmak isteyen kadınların geldiği şifalı kaplıcada hastabakıcı olarak çalışıyor. Hamile olduğunu öğrenen Ruzena, çocuğun babasının trompetçi Klima olduğuna karar veriyor. Aynı zamanda Ruzena’ya aşık bir genç var, Frantisek. O da baba olabilirdi ama Ruzena Klima’nın daha uygun olduğunu düşünüyor.
Klima evli bir adam. Karısı Kamila'yı seviyor. Daha doğrusu sevdiğini söylüyor ama onu aldatmaktan da geri kalıyor.
Başka kadınlarla birlikte oldukça karısına sevgisi artıyormuş:
“Bir şey beni her an başka bir kadına
doğru itiyor, ama onu elde eder etmez güçlü bir yayla o kadından çekilip
alınmışım gibi Kamila’nın yanına itiliyorum.”
Çok manipülatif adam bu Klima, çok.
Klima, Ruzena’dan aldığı haberden memnun olmuyor. Kadını çocuğu aldırması konusunda ikna etmeye çalışıyor.
Klima, çocuğu aldırmak için öfkeli bir konuşma yapmıyor Ruzena ile. Aksine, ben sana aşığım, çocuk aşkımızı öldürür diyor:
“Benim istediğim bir aile değil, aşk. Sen benim gözümde aşkın ta kendisisin; bir çocukla aşk yerini aileye bırakır, can sıkıntısına bırakır. Kaygılara bırakır. Keyifsizliğe bırakır. Ve sevilen kadın yerini anaya bırakır. Sen benim gözümde bir ana değil, bir sevgilisin ve seni kimseyle paylaşmak istemiyorum. Bir çocukla bile.”
Vay vay vay manipülasyona bak.
Ruzena bu sözlere inanıyor ve çocuğu aldırmaya karar veriyor. Arkadaşlarına bu kararını söylediğinde ise arkadaşları adamın onu kandırdığını, çocuğu asla aldırmaması gerektiğini söylüyor.
Kaplıcaya gelen kadınlara hamile kalmasını sağlayan (kendi spermini enjekte ediyor kadınlara ama bunu söylemiyor tabii onlara) mucize doktor Skreta’ya bu durumu danışıyorlar.
Doktor, kürtaj aleyhine şeyler söyledikten sonra nihai kararı sağlık kurulunun vereceğini söylüyor. Bu arada Ruzena da son olarak kürtaja karar veriyor.
Ruzena bir gün yanlış bir hap alıyor.
Doktor Skreta’nın arkadaşı Jakub’un yanında bulunan ölümcül bir hap var. Jakub’un ölümcül hapıyla Ruzena’nın rutin hapı birbirine benziyor. Ruzena yanlışlıkla Jakub’un hapını alıyor. Jakub Ruzena’nın yanlışlıkla kendi zehirli hapını aldığını fark ediyor ama bir şekilde peşinden gidip onu engelleyemiyor. Kendisini neyin tuttuğunu, neden peşinden gidip onu durdurmadığını kendisi de bilemiyor. Basireti bağlanmış. Bu yaptığı ile kendisini Suç ve Ceza’nın Raskolnikov’una benzetiyor ama orada tasarlanmış bir hareket vardı, Jakub’unki tasarlanmış bir hareket değil ki. Ha ama sonunda yaptığı ihmal.
Ruzena yanlış hapı yutup ölüyor.
Ruzena hapı yutmadan hemen önce Frantisek ile konuşuyordu. Frantisek çocuğun kendisinden olduğunu düşünüp Ruzena’yı engellemek istiyordu. O sırada Ruzena hapı yutup ölünce Frantisek kendisini suçlu hissediyor.
Ruzena’nın bu ölümü kayıtlara intihar olarak geçiyor. Ama Ruzena ile bir gece önce birlikte olan Amerikalı iş adamı Bertlef, Ruzena’nın intihar etmeyeceğini iddia ediyor. Olayı araştıran müfettiş intihar olduğundan çok emin ve eğer intihar değilse katil sensin diyor Bertlef’e. Karın var, Ruzena iyi bir metresti, ama sonra sorun çıkardı, sen bu hapı temin edebilecek bağlantılara sahipsin, sen öldürdün. Ama müfettiş kendi söylediği bu ihtimale kendisi de inanmıyor.
Jakub’un arkadaşının kızı Olga, Ruzena’nın hapının soluk mavi renk olduğunu öğrenince Jakub’un da bu renkte hapları olduğunu aklına getiriyor. Bu hapları ona verenin doktor olduğunu düşünüp doktor Skreta’ya soruyor ama doktor ben ona öyle bir hap vermedim diyip reddediyor.
Ay pisi pisine öldü Ruzena. Jakub söylemediği müddetçe de asla sebebi bilinemeyecek bir ölüm olacak.
*
Bu trajikomikliğin yanı sıra bir
komiklik daha var. Doktor Skreta ülkesinden memnun değil, Amerika’ya gitmek
istiyor. Bunun yolu olarak da kocaman adamın aklına gelen fikir şu; Amerikalı iş adamı Bertlef’in
evlatlığı olmak. Skreta, Bertlef’in de çocuk sahibi olmasını
sağlamış, bu yüzden Bertlef onun teklifini kabul ediyor. Kocaman adam Bertlef,
diğer kocaman adam Skreta’yı evlat edinip oğlummm diye bağrına basıyor.
*
Bir tane daha komiklik var.
Klima’nın karısı kocasından şüpheleniyor, onun kendisini aldattığını düşünüyor. Sık sık bunu düşünüyor. Hatta bundan başka bir şey düşünmüyor. Düşüncelerinde haklı ama hiç delil bulamıyor. Her şüphesi boşa çıkıyor.
Bu son olayda da kocasının peşinden kaplıcaya gidiyor. Ama yine gerçeği öğrenemiyor, Klima yine sadık gözüken bir koca gibi akça pakça çıkıyor işin içinden.
*
Kitaptaki karakterler bir şekilde birbirleriyle bağlantılı. Bu bağlantı bir yaklaşıyor, bir uzaklaşıyor. Kitabın adı da sanırım buradan geliyor.
Kitaptan bir alıntı ile kapatayım. Rahat adam Amerikalı iş adamı Bertlef diyor bunu:
“Bu ülkede, insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. Uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. Bir şiddet hareketiyle başlayan bir günün daha sonra ne olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? Çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? Her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. Bir insanın yaradılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır.”
Doğru söylüyorsunuz bayım, beni de evlat edinir misiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder