TANRI GÖRMÜŞ KÖPEK
Çeviren: İhsan Akay
Milliyet Yayınları
1.Baskı – Haziran 1995
181 sayfa
BÜYÜCÜ
Profesörün biri bir yazarla atışıyor. Yazmak çok saçma, hiçbir işe yaramıyor, sen
istediğin kadar güzel bir kitap yaz, insanlar kolaya gider, şu bu.
Yazar da başta saygıyla dinlese de sonra dayanamıyor, yükseliyor.
Profesör de hah şöyle diyor. “Bu akşam öyle bitkin gördüm ki seni, öyle
umutsuz göründün ki bana. İşte onun için, keyifsizliğini biraz gidermek
yürekliliğini pekiştirmek istedim. “Sf.118
Ters psikoloji yapmış yani.
BAHÇEDE TÜMSEKLER
Güzel bir metafor var bu hikayede.
Çocuk bahçede gezerken tümseğe takılıyor. Bahçıvana soruyor. Çocuğun ölen
bir arkadaşı için o tümsek oradaymış. Arkadaşı başka yere gömülmüş ama “sizin
bahçenizdir bu ve hayatınız boyunca başınıza gelen her şey yankısını bulacak
burada.” diyor. Sf.11
Her ölen yakını için bahçede bir tümsek yükseliveriyor. Yazar da hisleniyor: “Rastgele bir bahçede günün birinde bana ait bir tümsek çıkıverecek mi ortaya.”Sf.13
BÜYÜLÜ CEKET
Adam terzide bir ceket diktiriyor. Elini cebine attıkça para geliyor. Banka
soyulmuş, cebinden banka soygunundan çalınan kadar para çıkıyor. Fabrika
yanmış, cebindeki para fabrikanın yanan kasalarındaki para kadar. Yaşlı bir
kadın emekli maaşını kaybettiği için intihar etmiş, adamın cebinden o emekli
maaşı kadar para çıkıyor. Anlıyor ki ceketin sağladığı paranın kaynağı cinayet,
kan, umutsuzluk.
“Cehennemden geliyordu bu para. Ama nedende kafam bu işte bana ait bir
sorumluluğu kabule hiç mi hiç yanaşmıyordu.” Sf.20
Sonunda dayanamayıp ceketi yakıyor. Tüm zenginliğini de kaybediyor. Eski
hayatına dönüyor.
MORUK AVCILARI
İhtiyarları avlayan gençler var. Sokaklar yaşlılar için tehlikeli olmuş.
“Yeni kuşaklar ihtiyarlara karşı amansız bir nefret duyuyordu. Belirsiz bir
iç tepki torunları dedelere, oğulları babalara başkaldırtıyordu.”Sf.22
Gençlerden oluşan çeteler yaşlıları avlıyor. Öyle ki evlatlar babalarını
avlamaktan çekinmiyor.
Arkadaşlarıyla beraber babasını kovalayıp uçurumdan düşmesine sebep olan
delikanlı da kısa zamanda yaşlanıyor ve genç çetelerin hedefi haline geliyor.
“Gençlik, sanki hep sürüp gidecekmiş, sonu hiç gelmeyecekmiş gibi görünen çaçaron ve amansız bir mevsimdi.” Sf.28
KONSERVE KUTUSU
Plakçıda “Konserve Kutusu” şarkısını dinlerken bir oğlanla tanışıyor kız. Ama sonra oğlanın kendisinden sıkıldığını düşünüyor. Hatta oğlan da aslında yokmuş. Hatta hatta kız da aslında yokmuş. Tenekeymiş kız.
DURGUN GECE
Kadın gece uykusundan uyanıyor körü bir rüyanın tesiri ile. Kocasından dışarıyı kolaçan etmesini istiyor. Adam bakıyor ama dışarıda bir şey yok. Aslında var ama küçük dünyada var. Çiftleşen böcekler, örümceğe yakalanan çekirge...
HIZIR GİBİ
Işınlanmayı becerebilen adam. Şu an Moskova’da olayım diyor ve hop Moskova’da. Şimdi şu kadının yatağında olayım diyor, hop yatağında. Ama kadın uyanınca yanındaki yabancı adamı görüp çığlığı basıyor. Adam hemen evde olayım diyor ve evde oluveriyor. Bu şekilde denemelerle işin tehlikesini görüyor. Fark edilirse öldürülür. Devlet başkanları örneğin, aniden enselerinde bitebilen bir adam istemezler. O yüzden kullanmıyor bu yeteneğini.
YANLIŞLIKLA ÖLEN ADAM
Ünlü ressam, gazetede kendi ölüm haberini okuyor. Gazete müdürü ile
görüşüyor yanlışlık düzeltilsin diye. Müdür, bu krizi fırsata çevirmesini
öneriyor. Ölen ressamların eserleri daha çok satar. Ressam da ortadan
kayboluyor. Ama bu arada karısı ile gazete müdürü arasında ilişki başlıyor. Ressam
bunu anlayınca tabuta girip kapağını kendi üstüne kapatıyor.
YUMURTA
Hizmetçi kız, sadece zengin çocukların katılabildiği yumurta festivaline
sokuyor çocuğunu gizlice. Fark edilince çocuğun elindeki yumurtayı alıyorlar.
Bunu gören anne öfkeden deliye dönüyor. Kadını zapt etmeye çalışıyorlar, kadın
her sataşanı öldürüyor. Ordu peşine düşüyor kadının. Kadın onlara da karşı
koyuyor. Sonunda devlet barış şartlarını soruyor kadına. “Bir yumurta isterim
yavruma.” diyor sadece.
GİZLİ SİLAH
ABD ile SSCB savaşıyor. ABD komünist oluyor, SSCB kapitalist. Ahah. Yine
birbirlerine düşman oldukları için yine savaşıyorlar.
AKŞAM ÖYKÜCÜKLERİ
Babasının öldüğü yaşa gelmesinin hissettirdiklerini anlattığı “Yıldönümü” hikayesi,
Kuzgunları çok seven büyük sanayicinin kuzguna dönüşmesinin anlatıldığı “Kuzgun” hikayesi,
Herkesin birbirinin arkasından konuştuğu “Ev” hikayesi,
Son dileği falcıya fal baktırmak olan idam mahkumunun “Falcı Kadın” hikayesi.
KARA BALIK
Sadece öldürmeye niyet ettiği denizcilere gözüken, başka kimsenin göremediği kara balığı görür denizci Stefano. Yaşlanana kadar ondan kaçar. Yaşlandığında ise kara balık ile yüzleşmeye ve onu öldürmeye karar verir. Öldürür de nitekim ama kara balık, bunca zaman ona Denizlerin Sultanı tarafından sunulan bir inci verecekmiş meğer.
BALİVERNA’NIN ÇÖKÜŞÜ
Bir binanın çöküşüne ve insanların ölümüne sebep olan adamın ortaya çıkma
korkusunun hikayesi.
TANRI GÖRMÜŞ KÖPEK
Kendisine her gün fakirlere ekmek dağıtması vasiyet edilen adam mirastan
olmamak için bu vasiyeti istemeye istemeye yerine getiriyor.
Bir de köpek dadanıyor. (Galeano) Adam insanlara da hayvanlara da kimseye
ekmek vermek istemiyor ve hıncını köpekten çıkarmaya çalışıyor.
Köpeği yakalama çabaları başarısız oluyor. Köpeği takip edince onun bir
dervişin köpeği olduğunu öğreniyor.
Derviş ölünce insanlar köpeğin Derviş gibi ulu bir kimsenin ölümüne tanık olduğu için kutsandığına, köpeğin Tanrıyı gördüğüne inanıyorlar.
Fırıncı hala köpekten nefret ediyor. Onu öldürüyor. Daha doğrusu
öldürdüğünü zannediyor ama ölmemiş.
Kasaba halkı hayatını adeta köpeğe göre yaşıyor. Köpek bir gün felç olunca
yiyecek içecek taşıyorlar köpeğin etrafına.
Sonra artık köpek ölüyor eceliyle.
Bu defa da nereye gömüleceği sorunu çıkıyor. Dervişin yanına gömme fikri akla geliyor ama kimse el atmıyor. Kimse ilgilenmiyor bir zamanlar kutsal bulup çekindikleri köpekle.
GELİP GEÇİŞ
Eskiden bakan olan adamın artık bakan
olmayışı, kimsenin onu tanımaması, eski saygınlığının kalmamasının hikayesi. İçimin yağları
eridi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder