MARTIN EDEN
Jack London
1909
Çeviren: Jülide Kayaş
İthaki Yayınları
2. Baskı - Ağustos 2015
470 sayfa
Martin, kendinden çok zengin bir kıza (Ruth) aşık olur. Kızın ailesi ve çevresi karşısında kendisini çok yetersiz bulur.
Onlar gibi konuşmaya, davranmaya özenir. Bu nedenle kendisini okumaya, araştırmaya verir.
Okudukça ufku genişler. Bu konuda o kadar ileri gider ki Ruth ve çevresini bile geçer. Hatta onların, gözünde büyüttüğü kadar olmadığını anlar. Onlar sadece klasik bir okul eğitiminden geçmiş ve toplumun genel geçer yargılarını sorgulamadan kabul etmişlerdir. Martin ise her öğrendiğini ince ayrıntısına kadar düşünmüş, sorgulamış, başka araştırmalara da yönelmiştir.
Tüm bu okumalarının ardından Martin de artık kitap yazmaya karar verir.
Bu arada Ruth ile birbirlerine açılırlar.
Ruth'un ailesi bu aşka onay vermez ama karşı da çıkmazlar. Ruth'un zamanla vazgeçeceğini düşünürler.
Martin çeşitli öyküler, denemeler, makaleler yazar. Bunları dergilere gönderir. Bu yazılarının yayınlanmasıyla çok para kazanacağını düşünür. Ama yazıları ya geri çevrilir ya da çok cüzi bir miktar karşılığı yayınlanır.
Martin anlam veremez bu duruma. Çünkü yazılarından çok emindir. İyi yazdığı konusunda hiçbir şüphesi yoktur. Bu işten para kazanmayı kafasına koymuştur.
Ancak öbür yandan Ruth, Martin'in para kazanmasını ve bu yüzden düzgün bir işe girmesini ister. Martin'in yazılarını zaman zaman beğense de bunların para edebileceğini düşünmez.
En sonunda Ruth, Martin'in yazmak sevdasından vazgeçmeyip memuriyet gibi düzenli bir işte çalışmamasını onun tembelliği olarak yorumlar.
Çevresinden de Martin ile ilgili olumsuz şeyler işitince ondan ayrılmaya karar verir. Çünkü Martin fakir ve hatta sefil durumdadır. Yemek yiyecek bile parası yoktur. Eşyalarını rehin vererek geçinmeye çalışmaktadır.
Ruth, Martin'den ayrılır.
Martin artık yazmaya küsmüştür. Eline kağıt kalem almaz.
Ama tam da bu sırada daha önce dergilere gönderdiği yazılar bir bir yayınlanmaya başlar. Ünlenir. Hatta kitapları bile basılır.
Martin Eden artık çok ünlü bir yazar olmuştur. Çok da zengindir.
Yeni hiçbir şey yazmaz ama eski yazdıkları hep değerlendirilir.
Ruth da Martin'e geri döner. Hata yaptığını anlatır.
Ama Martin artık Ruth'a karşı eski duygularını hissetmemektedir. Ciddi olarak farketmiştir ki insanlar kendisine değil, ününe ve parasına önem veriyor. Çünkü o hala aynı Martin. Yazıları eskiden yazdığı yazılar. Şimdi ünlenip para kazanınca eskiden yüzüne bakmayanlar tüm yüzsüzlükleri ile ona yaranmaya çalışıyorlar.
Bu durum Martin'in midesini bulandırır.
Bir gemiyle ülkeyi terk eder.
Kimse görmezken gemiden atlayıp intihar eder.
*
Etkileyici bir roman.
Martin, etrafındakilerin tüm olumsuz geri bildirimlerine rağmen yazdıklarından şüpheye düşmüyor. Ruth'un edebiyat mezunu olmasına rağmen onu anlamamasına içerliyor. Ama yazdıklarından çok emin.
Sevdiklerine çeşitli sözler veriyor. Beş parası olmadığı halde ablasına bir gün yüz altın vereceğini, ev sahibi kadına bir mandıra alacağını söyleyebiliyor. Laf olsun diye değil, gerçekten bunları gerçekleştirebileceğine inanıyor.
Çamaşırcı arkadaşının çamaşırhane açıp çalışanlara insani koşullar sağlama hayali var. Martin, arkadaşının bu hayalini de gerçekleştirip arkadaşına çamaşırhane açıyor.
Sevdiklerine verdiği sözleri tutuyor, onların hayallerini gerçekleştiriyor.
*
Başlarda Martin'den etkilendim. Ama sonra para kazanamıyor oluşu, ne yalan söyleyeyim beni de biraz rahatsız etti. Başarıyı bununla değerlendiriyor olduğuma utanıyorum ama öyle düşünmediğim yalanını da söyleyemeyeceğim.
Ama şunu ekleyeyim, Martin'e inandım ben. Bir insan yapacağına inanıyor ve yılmıyorsa yapar. Kararlı insanlara saygı duyarım. O inancı gördüm ben Martin'de. O güveni veriyor.
Adam yazdıklarının güzelliğinden emin. EMİN. Durdurulamaz şekilde emin. İşte bu eminlik, işte bu kararlılık... Görmek istediğim hareketler.
(Gidecem deyen adamın önünde dağ olsa durmaz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder