BÜYÜK DÜŞÜNMENİN BÜYÜSÜ
(The Magic of Thinking Big)
David Joseph Schwart
İngilizce'den çeviren: Tanol Türkoğlu
Sistem Yayıncılık
17. Basım - Ocak 2004
280 sayfa
Çok özür dileyerek ağır konuşacağım, işçiler daha çok çalışsın diye yazılmış bir kitap lan bu.
Kişisel gelişim kitaplarında makul ya da abartı, uygulanabilir ya da ütopik, inandırıcı ya da değil, çeşitli şeyler okudum. Hepsinde bir iyi niyet olduğunu düşünüyorum. Ama bu kitapta... Yoo dostum... Bu herif işçiler inanarak daha çok çalışsın, daha çok çalışınca patronları da görür, başarıları artar, başarının sırrı daha çok çalışmakta, işçi John daha çok çalışarak zam aldı ve şimdi daha mutlu... gibi çok affedersiniz sikimsonik tavsiyeler var. Dellenerek okudum. Halbuki bu kitapları ben ilaç niyetine okuyordum. Beni ferahlatması gerekiyordu. Bok herif ya, sinirlendirdi beni.
Önce bildiğimiz şeylerle başlıyor. İnanmanın gücünü anlatıyor.
"İnanmak 'Kesinlikle-Yapabileceğimden-Eminim' tavrı, yapmak için gerekli olan güç, beceri ve enerjiyi üretir. 'Bunu yapabilirim'e inandığınızda 'bu-nasıl-yapılır' gelişmeye başlar."
Güzel, eyvallah, buna varım.
Davranışların düşünceleri etkilemesine değiniyor.
"Duygularınızı doğrudan denetleyemezsiniz, sadece davranış veya hareketlerinizin seçimiyle bunu yapabilirsiniz."
"Örneğin kendinizi güldürebilirseniz sonunda kendinizi daha güleç hissedersiniz. Kambur durmak yerine dik durursanız kendinizi daha üstün hissedersiniz." sf.60
Bu da tamam, anlıyorum.
Sonra yavaş yavaş ticarete giriyor. Kendini ucuza satma diyor. Yaptığın işe önem ver, önemli bir iş yaptığını düşün ve hatta kendini önemli bir insan gibi düşün, diyor. Mesela ara sıra kendine sor: "Önemli bir insan nasıl giyinir? Önemli bir insan bu işi yapar mı? Önemli bir insan buna sinirlenir mi?"
Giyim kuşama da önem veriyor. Bayağa sayfa ayırmış buna. Kaliteli giyinin, diyor. Ucuza beş tane alacağına, pahalı al, bir kere al, düzgün al diyor. Güzel giyinirsen insanlar da sana ona göre muamele eder diyor. Mesela bir mağazaya, bir yere girdin, çalışanlar kimine hoşgeldin derken, kimine demez, niye demez, kıyafetinden ötürü olmasın?
Lan göt, bu saygınlığın içimizden gelen bir şey olması gerekmiyor mu?
Bir de büyük düşün diyor. Kıyafete göre insan değerini ölçen siktirsin gitsin buradan.
Kendi örneğimle açıklayacağım:
Kardeşim bir otelde çalışıyor. Otelde personel gecesi yaptılar. Yemekli, danslı bir eğlence. Personellerin hepsi nasıl şıkıdım şıkıdım giyinmiş, özenmişler bezenmişler. Müdür yardımcısı kadınsa siyah kot pantolon, siyah kazak, ayağında da postal, saçı yalapşap bir at kuyruğu ile geldi. Çünkü elbisesiyle kendisini ispatlaması gerekmiyor. Elbise ile kendisini ispatlamaya çalışan, kendi aklına, yeteneğine güvenmeyen insandır.
Kıyafetin önemini yadsımıyorum, ama "büyük düşünmek" diye verdiğin tavsiye bu mu yani?
Kaliteli alışveriş yapın konusunda da ciddi ciddi para hesabı yapmış. 3 tane ucuz ayakkabıyı şu kadar dolara alırsın, ama şu kadar giyebilirsin, fakat üç dolar daha fazla verip şunu alsan... falan. Aman ne büyük düşünmek.
Tutturmuş bir satış, pazarlama, müşteri.
Nasıl daha çok müşteri kazanırsın, nasıl daha çok ürün satarsın, bir pazarlamacı nasıl daha başarılı olur, çalışanlarını nasıl motive edersin de senin için gece gündüz çalışırlar?
Lan siktir.
Normal insan kitabı sandım, okudum, hata bende.
Bak bak,
"Yöneticisi ofis dışındayken vaktini dergi okuyarak geçiren sekreter mi, yoksa yöneticisi geldiğinde daha çok iş yapmasını sağlayacak ufak tefek şeyleri boş zamanlarında yerine getiren kişi mi?" sf.123
Patron köpeği olmuş. Nefes almasın mı insan?
( Ben de işçi, ve işini sevmeyen bir işçiyim, ondan mı böyle düşünüyorum acaba?)
Ama bir değil, iki değil, sık sık bu tarz örnekler var.
Bunlar yüzünden arada söylediği doğrulara da kanalize olamadım. Aman işte doğrular dediğim de başarmak için koşullan, yapamazsın-edemezsin diyen olumsuzlayıcılardan uzak dur, coşkulu ol, önce kendin inan, karşındakinin diliyle konuş (siyasetçilerin yaptığı, daha doğrusu onlardan beklenen.) gibi şeyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder