KIRMIZI CUMARTESİ
Tahir Elçi
"Faili Malum" Bir Cinayetin Anatomisi
Kaan Göktaş
2016
Ozan Yayıncılık
128 sayfa
Tahir Elçi'nin öldürülmesinin yarattığı soru işaretlerine değiniyor kitap. Gayet de umutsuz bir şekilde. Bu cinayetin aydınlanacağına dair hiç umudu yok yazarın.
Hatırlayalım,
Diyarbakır Barosu başkanı Av. Tahir Elçi, 14 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk'te yayınlanan Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programına katıldı.
Elçi, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara'da meydana gelen ve 100 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırının ardından, artan terör eylemleri ve çözüm sürecinin geleceği hakkında fikirlerini beyan etmesi için programa konuk olarak çağrılmıştı.
Programda;
"PKK terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile, PKK silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, toplumda çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir."
demişti.
Ardından linç başladı.
23 Ekim 2015 tarihinde Bakırköy Cımhuriyet Başsavcı Vekili İdris Kurt tarafından Elçi hakkında Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesi kapsamında terör örgütü propogandası yapmak suçunun basın yoluyla işlendiği iddiası ile 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapis istemiyle resen soruşturma açıldı. Hazırlanan iddianame Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 Kasım 2015 tarihinde kabul edildi. Yargılama 19 Nisan 2016 tarihinde başlayacaktı.
28 Kasım 2015 tarihinde Av. Tahir Elçi, Diyarbakır'da Dört Ayaklı Minare'nin önünde;
"Biz bu tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz."
dedi ve ardından öldürüldü.
Faili halen ortada yok.
Anlatılana göre;
Diyarbakır'da o gün, Tahir Elçi'nin konuşma yaptığı yerden, daha önce başka vukuatları nedeniyle polisten kaçan iki kişi geçmiş. Polisler de o iki kişinin ardından ateş etmişler.
Tahir Elçi'ye kimin ateş ettiği ise bilinmiyor. Merminin hangi silahtan çıktığı da bilinmiyor.
Ama bilinen o gün orada silah kullanan yani birinin ölümüne sebep olabilecek yegane insanlar polisler.
Fakat bu olayın yargılamasında, polisler SANIK değil, TANIK sıfatıyla dinlenmişler hep.
*
Tahir Elçi suikasti Güncel Hukuk'un Ocak 2016 sayısında da yer almıştı. Orada savcının, Av. Tahir Elçi'nin sözleriyle ilgili hazırladığı iddianameden de bahsedilmiş.
Savcının iddianamesindeki kusurlara değinilmiş dergide:
"Bir lisans bitirme tezi havasında hazırlanmış iddianamede oldukça uzun ve gereksiz bir şekilde terörün tanımı, sebepleri, kapsamı ve çeşitleri tanımlanmaya çalışılmış, hatta terörün finansal kaynakları, siber terör ve deniz haydutluğu ve korsanlık gibi konuyla hiç alakası olmayan kavramlar uzun uzun tasvir edilmiştir. (...) 14 sayfalık iddianamenin ancak son sayfasında Tahir Elçi'nin programdaki ifadelerine bağlamından koparılarak atıf yapılmış fakat suç teşkil ettiği iddia edilen ifadelerin neden suç teşkil ettiği, iddianameye konu suçun unsurları ve ifadenin şiddete teşvik içerip içermediği tartışılmamış."
"İddianamenin suçu tartışmadığı, sığ denebilecek basitlikte bazı siyasi saptamalarla Tahir Elçi'nin söylediğinin yanlış olduğunu kanıtlamaya çalıştığı görülmektedir."
İddianamede yer alan;
"Dünya'da bir benzeri olmayan, eşsiz bir siyasal örgütlenme özgürlüğünün, dolayısıyla hakların siyasal yolla talep edilmesi imkanının sunulduğu bir ülkede, ben haklarımı alabilmek için silah-cebir-şiddet kullanmak zorundayım şeklindeki gerekçe asla doğru değildir."
kısmına şu eleştiri getirilmiş haklı olarak:
"Avrupa Konseyi'ne üye devletler arasında açık ara en çok örgütlenme hakkını ve ifade özgürlüğünü ihlal eden Türkiye'nin 'Dünya'da bir benzeri olmayan, eşsiz bir siyasal örgütlenme özgürlüğü'ne sahip olduğunu düşünen Savcı, Tahir Elçi'nin sözlerini siyaseten yanlış bulabilir ama buradan yola çıkarak söylediklerinin suç olduğu sonucuna ulaşılamaz."
Böyle bir iddianame ile suçlanmak...
Böyle bir savcıya ve bu iddianameyi kabul eden bir hakime karşı kendini savunmaya çalışmak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder