DEĞMEZ
İsmail Güzelsoy
2015
İthaki Yayınları
1.Baskı - Kasım 2024
384 Sayfa
İlginç bir kurgu.
Başta ilgimi çekmedi ama sonlara doğru ilginçleşmeye başladı.
*
Önce iki karga tanıyoruz. Nevırmor ve Simsiyah adlı bu kargalar buz kaplı Aras Nehri'nde donmuş bir insan bedeni görüyorlar.
Kargalar denizdeki adamın ölüp ölmediği üzerine iddiaya giriyorlar. Nevırmor ölmediğini iddia ediyor, kazanırsa bir göz istiyor, kendisinin bir gözü yok çünkü. Simsiyah ise öldüğünü iddia ediyor, kazanırsa istediği bir şeyi Nevırmor’a yaptıracak.
*
Ninno'yu tanıyoruz sonra. Doğanın seslerini duyan ve onlarla konuşan bir deli. Rüzgar, gece, çiçekler... Hepsiyle konuşuyor. Bu konuşma Pamuk Prenses'in geyikle, kuşla tatlı tatlı konuşması gibi düşünülmesin. Küfür kıyamet konuşuyor Ninno. Doğadaki bu dostlarından öğreniyor ki Faruk Ferzan sınırdan karşıya geçmeye çalışırken nehirde donmuş.
Ninno ve arkadaşları Faruk Ferzan'ı çıkarıyorlar nehirden. Onu iyileştirmeye çalışıyorlar. Oradan bacak, buradan parmak ekliyorlar. Herkes kendinden bir organ veriyor. İyileştiriyorlar Faruk’u.
Peki kim bu Faruk Ferzan?
*
Faruk Ferzan, babası kaptan. Babası, karısını ve çocuğunu terk ediyor başka bir kadın için. Faruk'un annesi bu duruma çok üzülüyor, bunalıma giriyor ve ardından intihar ediyor.
Faruk, dayısının matbaasında çalışmaya başlıyor. Hem yazmaya hem çizmeye yeteneği var. Bir gün dayısının aracılığıyla bir gazetede iş buluyor. Gazetede yarım kalmış bir tefrikayı bitirip adından söz ettiriyor ve kendisi yeni yazılar yazmaya başlıyor.
Burada Süreyya ile tanışıyor. Süreyya da yazılar yazıyor, yazdığı yazılarla fanatiği de oluyor düşmanı da. Sonunda yurdu terk ediyor Süreyya.
Süreyya, "İştiraki" adlı bir cemiyete bağlı. Bu cemiyet/şirket/şebeke... her neyse, buraya Faruk da dahil oluyor. Ancak istihbarat ajanları Faruk'u takip ediyor ve şebekeye ulaşıyorlar. Faruk da kaçmaya karar veriyor. Süreyya'nın sevip saydığı Değil Efendi aracılığıyla Faruk, Ninno'nun ve arkadaşlarının olduğu Doslar Köyüne gidiyor.
*
Bu kasabada bir avuç ihtiyar bulunuyor. Zamanında deprem ve hastalıklar nedeniyle insanlar ölmüş, gitmiş.
Köyden biri bir gün yolda yaralı bir kız görüyor. Kızın adı Yelda. Umumhaneden kaçmış. Yelda'yı alıp iyileştiriyorlar. Yelda Doslar'ı seviyor ve bir plan yapıyor. Kaçtığı umumhaneyi soyup oradaki kızları alıp Doslar’ı geliştirmek.
Plan işliyor. Umumhaneden kurtarılan kızlar, intikam için pezevenklerini bayıltıp pipilerini kesiyorlar, öyle kaçıyorlar. Kurtarılan kızlar ve köydeki erkeklerle umumhaneden soyulan para köyü güzelleştiriyor.
Bu kızların doğum yapması imkansız iken biri hamile kalıyor. Doğan çocuğu hepsi sahipleniyor. Adını Süreyya koyuyorlar. Evet! Zurnanın zırt dediği yer!
*
Araştırmacı Süheyl Bey ve karısı Muazzez Hanım bir gün Doslar'dan geçmiş. O zaman daha çocuk olan Süreyya’yı çok sevmişler ve İstanbul’da tahsil görsün istemişler. Süreyya ve köylüler kabul etmiş, yolları ayrılmış ama gönülleri hep bir olmuş.
Altı yıl sonra Muazzez Hanım vefat etmiş. Süreyya ile Süheyl Bey, dedikodulara rağmen hayatlarına devam etmiş.
Süreyya, Faruk’a aşık olunca bunu Doslar’a yazdığı mektupta itiraf etmiş. Yıllar sonra da mektup yazıp Faruk’un oraya geleceğini söyleyince tüm Doslar ahalisi heyecanlanmış tabii. Ama Süreyya kim olduklarını Faruk'a söylememelerini tembih etmiş. Faruk'u Süreyya'ya gitmek üzere sınırın öte yakasına güle oynaya uğurlamışlar ama nehirde donduğunu görünce tabii hepsi şok. Hepsi elinden geleni yapıp iyileştirdiler ama adamı. Vallahi bravo!
Faruk ile Süreyya sonunda kavuşuyor, kucaklaşıyorlar. Faruk'un Süreyya'yı kucaklayan parmakları aynı zamanda Doslar ahalisinin parmakları.
*
Burada Faruk'un ameliyatını gerçekleştiren, onu iyileştiren Doslar'ın doktoru Sadere'den ayrıca bahsetmek gerekir. Çocukluğu şiddetle geçmiş. Sonra bir hekimin yanında hekimlik öğreniyor. Başka hekimlerle tanışıyor. Kimisi çılgın olan hekimler. Beynini gebe bir kadına koyup sonra doğan çocuğa da beynini koymak gibi sıra dışı ve tehlikeli fikirleri olan çılgın doktorlar. Sadere’nin hoşuna gitmiyor böylesi fikirler. Kendi yöntemlerini kullanıyor ve namı yürüyor. O kadar yürüyor ki Doslar’ın kırk yıl önce hadım ettiği pezevenkler yıllar sonra bir doktordan kendilerini iyi edecek tek kişinin Sadere adlı bir cerrah olduğunu öğreniyorlar. Gidiyorlar Doslar’a. Aradan onca yıl geçmiş olsa da pezevenkler Yelda’yı görünce hemen tanıyorlar ve silaha sarılıyorlar. Herkes ölüyor. Pezevenklerden biri oraya buraya ateş ederken bir beyaz bir siyah kargayı da vuruyor. Evet ne yazık ki Nevırmor ve Simsiyah.
Tam da Nevırmor'un bir gözü olmuştu. Faruk’un Yelda’ya verdiği renkli küçük bir taşı Simsiyah alıp Nevırmor’a veriyor. Nevırmor çok mutlu oluyor ve bir gözünün yok olma hikayesini anlatıyor. Sahibi Süleyman’ın sevgilisi kargadan hoşlanmıyormuş. Sevişirlerken kız, karga kendisine bakıyor diye huzursuz oluyormuş. Süleyman bunun üzerine tornavidayla karganın bir gözünü oymuş. Diğerini de oyacakken karga, Süleyman’ın iki gözünü çıkarıp kaçmış.
*
Başta sıkıldım, nereye bağlanacak anlayamadım. Bu gidişat şaşırttı. Sürpriz oldu sonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder