22 Temmuz 2025 Salı

GÖLGE

 


GÖLGE 

İsmail Güzelsoy 

2016

İthaki Yayınları 

1.Baskı - Şubat 2025 

304 sayfa 

Kitabı önce bir çocuk ve bir maymunun dostluğu diye okudum. Bu minvalde ilerleyecek sanırken beklemediğim bir şeye evrildi: Geleceği bilmek ve ölümsüzlük.

*

Sultan II. Abdülhamid zamanı İstanbul’u. 

İsmail adlı bir çocukcağız. Bu çocuğu Kahkah adlı bir adam sokakta bulmuş ve büyütmüş. İsmail'in bildiği bu. 

Kahkah camilere mahya yapıyor. İsmail de bu işe girişiyor onun yanında. 

Bir gün bir maymunla karşılaşıyor İsmail ve dost oluyorlar. Kahkah'ın babası yaşlı Ab’ab, maymuna Leylifer ismini veriyor.

Maymunlar gemiciler tarafından İstanbul’a getirilmiş. Çok uzağı görebildikleri için her gemide maymun bulunurmuş. Bu yüzden maymun dükkanları bile oluşmuş. Zamanla İstanbul’da maymun besleme modası başlamış. Erkek maymunlar sünnet edilmiş. Bir zaman sonra da maymunların kadınlarla cinsel ilişkiye girme ihtimali akla gelince maymunlar itlaf edilmiş. İşte böyle bir zamanda annesini kaybetmiş yavru Leylifer. 

Kahkar, İsmail ve maymuna cambazlık gösterileri yaptırıyor. Mahyaların asılı olduğu halatlarda gösteri yapıyor bu ikili.

Kör Aşil diye biri var, gölge oyunu, tuluat, tiyatro ortaya karışık bir gösteri yapıyor sahnesinde. Çırağı var, yetenekli bir gölge sanatçısı, adı Değil. İsmail ve Leylifer de orada çalışmaya başlıyor çırak olarak. 

Sonra Kahkah, cerrah Akif Bey’e satıyor İsmail ile Leylifer’i. İlginç biri Akif Bey.

“Yalnızca yüreğini kemiren huzursuzluğa alışmış biriydi o.” Sf.140 deniyor Akif Bey için. 

Akif, geleceği bilmeye ve ölümsüzlüğe meraklı. Bu merakı çok ciddi ve bununla ilgili bir cemiyete üye. Vakıf denilen bu cemiyetin amacı ölümsüzlüğü bulmak. Ölümsüzlükle ilgili diyorlar ki:

“Hiç ölmediğin zaman nasıl bir hikmete ulaşırsın biliyor musun? Maymun bile olsan, binlerce yıl yaşarsan Latince şiir yazabilir, insanlık tarihinin en güzel şarkılarını besteleyebilir, bakanların gözyaşları içinde kalacağı ya da sevinçten aklını oynatacağı resimler yapabilirsin. Bizim hayatımızı böyle güdük bırakan tek şey ölümdür.” Sf.205 

Katılmıyorum. İnsanın ölümsüz olduğunda sanatla uğraşacağını sanmak çok romantik. Ben olacağı söyleyeyim. Aksine, nasıl olsa ölümsüzüm yarın başlarım, sonra yaparım diye erteleye erteleye hiçbir cacık yapmaz.

*

Vakıf, ölümsüzlükle ilgili çok önemli bilgiler içeren bir kitabın peşinde ve bu kitap Topkapı Sarayında. 

Sarayın müneccimbaşısı bir yardımcı arıyor. Soruyor soruşturuyor, Akif'i öneriyorlar. Önerenler Akif’in dahil olduğu vakfın üyeleri. Amaçları Arif sayesinde Topkapı Sarayında bulunan kitabı ele geçirmek.

Akif, müneccimbaşını etkilemek için planlar yapıyor. Söyleyeceği kehanetleri yerine getirmesi için İsmail'den yararlanıyor. İsmail bu uğurda neler yapmıyor ki! Ama yaptığı en sarsıcı şey hastalıktan ölen Şeyda adlı kızın cesedini parçalamak. Akif parçalıyor, İsmail de seyirci kalıyor. İsmail sık sık kendisinden hesap sorar şekilde Şeyda'yı rüyasında görüyor. 

Arif, Sonunda kitabı alıyor.

Bu arada İsmail, Arif’in çocukken alıp eve kapattığı Zühre adlı kıza aşık. Zühre de ona. Seviyorlar, sevişiyorlar. Zühre hamile kalıyor. 

Şeyda yine İsmail'in rüyasına giriyor ve diyor ki; Akif senin anneni öldürdü, Akif senin baban. 

Akif, Yıldız adlı bir kıza aşıkmış. Ama Yıldız'la sevişmeye sıcak bakmıyormuş. Hatta genel olarak sevişmekten iğreniyormuş. Çünkü sevişmeyi vücut pislikleriyle pislenmek olarak değerlendiriyor. Sevişmeyi ayıp, günah değil pislik olarak görüyor. Ama Yıldız çok ısrar edince sevişmişler. Akif iğrenmiş. Yıldız hamile kalıp doğurmuş. Ve tekrar istemiş sevişmeyi. O zaman Akif, Yıldız’ın salt bir et olduğunu düşünmüş ve öldürmüş onu. Çocuğu da Kahkah’a bırakmış. Ama hep takip etmiş. Çocuk da kirlenince (sevişince) artık onu da ortadan kaldırmak istemiş. 

Akif, İsmail'i öldürüyor ama ruhu ya da bilinci, adı her neyse, onu bir kavanoza hapsediyor. Yani bir çeşit gölge oluyor. 

Bu işlemlerin hemen ardından Leylifer geliyor ve Akif’i öldürüyor. Sonra kendisi de ölüyor.

İsmail ve Şeyda rüyalar alemi ya da öte alem, adı her neyse, orada konuşuyorlar. Yanlarına gelen bize, okuyucuya, olanları anlatıyorlar.

*

İstanbul betimlemesi ve fantastik öğeleriyle İhsan Oktay Anar havası aldım kitaptan. 

*

Yazarın okuduğum başka bir kitabı için bkz: Değmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder