ÇİNGENELER
Osman Cemal Kaygılı
1939
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.Basım - Mayıs 2022
316 sayfa
Yazar, gerçekten çingenelerin arasında yaşamış bir
süre. Gözlemlerini yazmış ve önce gazetede yayımlanmış. Sonra kitap olmuş. Kitabın
sonunda fotoğraflar da var.
*
Romanın baş karakteri İrfan. Müzik tutkunu.
Bir gün bir ninni duyuyor. Söyleyen çingene bir
kadın olan Nazlı. Daha sonra Nazlı’yı aramaya koyuluyor. Aslında isteği bu sesi
ve ninniyi tekrar duyabilmek. Ama o Nazlı’yı ararken herkes onun bir çingene
kıza sevdalandığını düşünüyor. Kendisi bunu şiddetle reddediyor. Derdinin müzik
olduğunu söylüyor.
Araya araya sonunda Nazlı’yı buluyor. Hatta onu
evinde bir süre misafir ediyor. Ama Nazlı, şehir hayatından sıkılıp yine bildiği
yerlere, çadırlarına dönüyor.
İrfan çingenelerle musiki alemlerinde takılıyor.
Bu insanlardaki müzik yeteneğine hayran kalıyor. Bu esnada Neyzen Tevfik ile
bile tanışıyor. Ney yerine flüt çalsaydı ve düzenli bir hayatı olsaydı dünyaca
ünlü olacağını söylüyor.
Bu çingenelerden, özellikle Etem’den, bıkıp
başka bir çingene alemine dalıyor. Reha Beyler ile tanışıyor. Bu alem içkili ve
daha taşkın. Bundan da zamanla sıkılıyor.
Nazlı’dan sonra bir başka çingene olan Emine ile
gönül ilişkisi yaşıyor. Ama Emine’yi seven Feridun, İrfan’ın peşine düşüyor. Kavgalar
oluyor.
Annesi üzülüyor İrfan’a bu çingenelerle
takılıyor, hazır para yiyor, çalışmıyor diye.
Bir zaman sonra çingenelerden uzaklaşıyor İrfan.
Onlardan edindiği izlenimlerle Çingeneler adlı
opera hazırlamaya çalışıyor.
Emine, İrfan’a aşkından deli divane oluyor.
İrfan acıyor haline. Feridun’u yatıştırıp Emine ile evlenmeye karar veriyor.
Ama Feridun bıçak çekiyor İrfan’a. İrfan da Feridun’un
kafasına sandalye indiriyor. Feridun ölüyor. İrfan hapse giriyor. On iki buçuk
yıl hapis yatıyor. Çıkıyor. Annesi ölmüş. Evi alacaklılar tarafından satılmış.
Çingenelerden kimse yok yanında. Etem sarhoş şekilde havuza girmiş, boğulup
ölmüş. Nazlı tımarhanede ölmüş. Emine’nin üç çocuğu olmuş.
İrfan Çingenelerle keman çalıp para kazanmaya
çalışıyor.
Bir gün eşki dostlarını görüyor. Onlara tüm bu hikayenin
yazılı olduğu hatıra defterini veriyor.
Sonra da İrfan’ın sokakta öldüğü haberi geliyor.
*
Kitaptan öğreniyoruz ki o yıllarda İstanbul’un bugün kalabalıklığı ile
bildiğimiz yerleri tenhaymış, çingeneler oralarda çadır kurarmış.
Örneğin Vidos Köyü. İstanbul Güngören ilçesinin
eski adıymış.
*
Kitapta “Çingenece” diye ayrı bir lisandan da
bahsediliyor. Farsça, Rumca, İngilizce, Fransızca karışıkça bir dil.
Örneğin Çingenece sayılar:
1- Yek
2- Tuy
3- Tirin
4- İştar
5- Panç
6- Şov
7- Efta
8- Ohto
9- Enya
10- Deş
Sf.126
*
İrfan’a çok sırnaşan Etem adlı laf cambazı bir çingene var. Onun ettiği bir
dua var, çok komik:
"Abe Allahım, duyarsın ahım! Çoktur günahım!
Ayakta pabuç, başta külahım!
Açtım elimi, kırdım belimi, tuttum dilimi!
Ziytin tanesi, ekmek dilimi!
Yüreğim sızlar, kulağım vızlar, okur hafızlar!
Bayılır buna, çadırda kızlar!
Kusurum çoktur, mangizim yoktur!
Halim bom…tur!
Ben aç gezerim, İrfan Bey toktur!
Çektim çok acı, sen bana acı!
Etem duacı, olmuştur şinci mübarek hacı!
Amin, amin, amin, Veledi Ali amin!"
Sf.197
*
Çingenelerin laf dalaşına da çokça örnek var
kitapta:
-Hay çarpsın seni evliyalar!
-Evliyalar çarparsa beni, sana neyim kalacak?
-Ensenin kılları kalacak!
-Ensemin kılları yüzüne peçe olsun!
-Benim yüzüm de senin ağzına keçe olsun!
Sf.164
Hacivat Karagöz gibi.
*
Eğlenceli bir roman. İnsanların gerçekliği ve eski
İstanbul’un şekli şemali için güzel bir eser.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder