6 Şubat 2023 Pazartesi

GÜZELLİK TOHUMU

 


GÜZELLİK TOHUMU

Ünal Güner

Destek Yayınları

19.Baskı-Ağustos 2022

207 sayfa


Daha önce yazarın "Kaderin Kodu" adlı kitabını okumuştum. Yazarın üslubunu beğenmiyorum, bana hitap etmiyor. Ama söylediklerinden aklıma yatanları kapacağım. 

*

Anne baba ile ilişkileri ve esasen onlara karşı hangi duygular içinde olduğumuzun önemini anlatıyor yazar.

Anneni beğenmezsen bedenini beğenmezsin, kendinde eksiklikler hissedersin. Babanı beğenmezsen otorite, geleceği planlama, düzende zorluk yaşarsın.

Erkekten şikayet eden bir annenin çocuğuysan otoriteyi temsil eden güçlerle (patron, devlet makamları) sorun yaşarsın. Babanın annenle ilgili şikayetleri varsa kadınlarla, bedenle, maddi konularla sorun yaşarsın.

*

Kullanılan kelimelerin önemine değiniyor.

Örneğin; telefonda "Efendim", "Buyurun" yerine "Dinliyorum" denmesini tavsiye ediyor. Efendim hitabında "kula kulluk etmek" havası varmış çünkü. Başkasını efendi yerine koyma, kendinin efendisi ol, bunun için kelimelerinde de buna riayet et, diyor.

"Acil", "Hadi"... gibi kelimeleri çok kullanıyorsan telaş yapıyorsundur. Hayatın başka alanlarında yavaş kalmışsındır.

"İlginç" kelimesini çok kullanıyorsan hayat sana sürekli yeni ve ilginç şeyler sunacaktır.

Sürekli "Sorun yok" diyorsan, sorun arıyorsundur. Ortada hiçbir şey yokken bunu söyleyen kişinin soruna ihtiyacı vardır. Bunun yerine "Her şey yolunda" demeyi öneriyor.

Sürekli "Canım benim" diyenler kendi canına kıymet vermeyenlerdir. Eğer canına değer vermiyorsan, başkalarına sürekli canım dersin. Bunun yerine sevgilim, arkadaşım, dostum, yoldaşım, kıymetlim vb denmesini öneriyor.

Sürekli "Olabilir" diyorsan hayatında belirsizlikler oluşur. Nerede netleşmediğine bak.

Sürekli "Aynen" diyorsan yine aynısını talep ediyorsundur. Geçmişi tekrar etmek isteyenlerin sık kullandığı kelimedir.

... gibi.

*

Hissettiğimiz olumsuz duyguları o duygu bizde bir ihtiyacı karşıladığı için hissedermişiz. O ihtiyacımız devam ettiği müddetçe de hissetmeye devam edermişiz. 

Örneğin değersizlik. Bugüne kadar o değersizlik duygusuna ihtiyacın vardı, diyor yazar. Değersizlik duygun devam ediyorsa bir yerde kendi değerini bilmediğin için süreç devam ediyordur. “Değer görmemeye başladığın yer neresiydi?” diye sormayı öneriyor. Değersizlik kodunu bulunca neden ona ihtiyaç duyduğunu anlarsın, sana nasıl hizmet ettiğini anlarsın, sonra onu dönüştürürsün. Seni memnun edecek bir değer hayatına girer. Bu hissi komple silmeye gerek yok. Örneğin kibre kapıldığında değersizlik duygunu kullanabilirsin. Önemli olan bu duyguların dengeli olması.

Aslında dengesiz de değilmişiz. Bütünde bir denge var. “Aslında dengesizmiş gibi gördüğün durum bile, hayatın seni dengelediği bir haldir. (…) Dengesiz bir birliktelik, bir aile ilişkisi yoktur. Zaten bir denge eseri olarak o ilişkinin üyesi ya da parçasısın.” Sf.83

*

İnsanın yaşadıklarının kaynağının yine bizzat o insanın kendisi olduğunu belirtiyor yazar. 

“Hayat senden yansıyandır.”

Tatsız olayları da hayatımıza kendimiz çekermişiz. 

Fazla çalışan, dinlenmeye zaman ayıramayan kişi hayatına sakinleştirici, yavaşlatıcı bir enerjiyi davet eder, diyor yazar. Örneğin damar tıkanması sonucu hareketlerini kısıtlayan felç veya kalp krizi geçirir. “Aşırı hareketlilik, aşırı hareketsiz bir şok dalgasıyla dengelenmiş olur.” Sf.82

Gelecekle ilgili proje yapmak istemeyen, maddi konularda hareket etmeyen kişi onu harekete geçirici bir enerjiyi davet eder. Örneğin trafik kazası ya da kayıp şoku ile duygusal, düşünsel, bedensel olarak aktifleşebilir. 

*

Hedef belirlemek konusunda şunu öneriyor yazar:

“Sana yüz yıllık bir ömür verseler ve ‘Süren bittiğinde, dünyadan ayrılırken, gönül rahatlığıyla gitmeni sağlayacak olan şey nedir?’ diye sorsalar ne cevap verirsin? İşte o cevap, senin nihai hedefindir. Yani bir gün dünyadaki hayatın tamamlandığında 'iyi ki yapmışım, iyi ki şu son noktayı koymuşum. Tam da hedeflediğim, gelmek istediğim noktadayım ve yapmak istediğimi yaptım. Bu benim dünyada bıraktığım izdir işte' dediğin şey, nihai hedefini tarif eder." Sf.153

Burada şu soru geliyor benim aklıma. Dünyada iz bırakmak zorunda mıyız?

*

Neyi istediğini bilmekle ilgili de şu soruların sorulmasını öneriyor:

Neyle buluşmak beni mutlu eder?

Benim neye ihtiyacım var?

*

Üslubunu sempatik bulmuyorum bu yazarın. Üstten ve kızgın geliyor bana. Bir de yer yer dini öğeler kullanıyor, o da beni uzaklaştırıyor. Ama elime geçti okudum, doğru da buldum pek çok yazdığını. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder