İKTİDAR
Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası
(The 48 Laws of Power)
Robert
Greene – Joost Elffers
1998
Türkçesi:
Zeliha İyidoğan Babayiğit
Altın
Kitaplar
6.Basım
– Eylül 2006
623
sayfa
İtlik,
serserilik, şerefsizlik, adilik öğütleyen bir kitap.
Bana öyle geldi.
Senin
haricindeki insanlar enayi, av veya düşman. Sen güçlüsün, saray mensubusun.
Buna uygun davran. Yoksa sen de enayi, av veya düşman olursun.
Bunu
anlatıyor. Bunu anlatırken de tarihi karakterlerden örnekler veriyor.
Etkileyici
aslında ama bir kere bunların hepsini aklında tutamazsın. Ayrıca madde
başlıkları altında anlatılanların bir kısmı diğer bir kısmı ile çelişkili
olabiliyor. Örneğin bir yerde düşmanına iyilik yaparak onu kazanabileceğini söylerken
bir başka maddede sakın affetme, tamamen ortadan kaldır diyor. Bir yandan rol
yapmayı öğütlüyor, öbür yandan içselleştiremezsen inandırıcı olmayacağını
söylüyor.
Bu
kadar hesaplayıcı düşünmeye gerek var mı, bilemiyorum.
Rol
yapmakla ilgili bir sıkıntım yok. Hepimiz az veya çok ölçüde rol yapıyoruz. Beğenmediğimiz
hediyeleri beğendiğimizi söylüyoruz, canımızı sıkan aile büyüklerinin kalbini
kırmadan onları geçiştirmeye çalışıyoruz, hoşlanmadığımız patron veya iş
arkadaşlarımızla geçinmek için bazen susuyoruz… Bunlar bence kötü değil. Zaten
aksi durum patavatsızlık olur. Toplum dışında itilirsin. Canın istiyorsa itil
tabii canım bana ne?
Ancak
kitaptakiler olağan insan ilişkilerinin ötesini isteyenler için. Güç sahibi
olmak isteyenler işte. Olaya böyle güç-iktidar ekseninden bakınca işler
değişiyor.
*
Gelelim
yasalara. İşte o yasalar:
Başlık tatsız, biz köle miyiz, efendi ne? İşin gerçeğine bakalım, patron/işveren/maaş veren/müşteri... vb anlayın işte. Galileo örneği veriyor. Galileo bilim yapmak istiyor, para lazım, ondan bundan yardım istiyor. Sonra Jüpiter ile ilgili bulgularını zengin Medici ailesi ile bağdaştırıp ve de ballandırıp anlatıyor ve Mediciler’in gözüne giriyor. Onlar da Galileo’yu maaşa bağlıyor. Galileo da para kaygısı olmadan bilimsel araştırmalarını yapıyor. Fena mı oldu?
Bu
yasaya uyma örneği idi. Yasaya uymama örneği de şu: Fransa kralı bilmem kaçıncı
Louis, başbakan olmayı bekleyen maliye bakanını hapse attırmış. Çünkü bakan,
verdiği partilerle, sosyal ilişkileri ile kralın gözüne gireceğini umarken
aslında kralı gölgede bırakıyormuş. Kral da bu durumdan rahatsız olduğu için onu
hapse attırıp sinik bir bakanı başbakan yapmış. İyi mi oldu şimdi?
Burada kendin olup olmaman ile ilgili bir etik kaygı olabilir belki. Amacına ulaşana kadar insanlara gülümsemek, gönüllerini hoş tutmaktan bahsediyor. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek yani. Sonra amacına ulaştığında zaten artık başka bir pozisyonda olacağın için o insanlarla eskisi gibi olman gerekmeyecek.
Yasa 2: Arkadaşlarınıza asla fazla güvenmeyin, düşmanlarınızı kullanmayı öğrenin.
Kitaba
göre; arkadaşların kıskançlığa kapılır. Arkadaşını sandığın kadar iyi tanımazsın.
Birbirinizin şakasına gülersiniz, tartışmamak için bazı şeyleri onaylayabilirsiniz.
Bir arkadaşını işe alırsan sakladığı özellikler ortaya çıkar. İyilik görmek
ezici olabilir. Hak ettiği için değil arkadaşın olduğu için seçildiğini
düşünmesi öfkeye sebep olabilir. O yüzden çalışma ortamında mesafe olmalı.
Mesela Bizans imparatoru III.Michael, dostu at eğiticisi Basilius’u danışmanı olarak atamış. Onu eğitmiş, maaş vermiş, ordu komutanı yapmış. Ama sonra Basilius onu öldürmüş. Çünkü Michael geleceğini onun minnettarlığına bağlamıştı.
Yazar ayrıca düşmanın önemini anlatıyor. Düşmanın yoksa da yarat diyor, insanı dinç ve zeki tutarmış düşmanının olması. Mao örneği veriyor. Mao gerçekte Çin’in Sovyet Rusya ve ABD ile anlaşmazlığını teşvik ediyormuş. Çünkü açık bir düşman olmazsa Çin komünizmi anlam yitirirmiş. (Düşman yaratmak, dış mihraklar… çağrışım yaptı.)
Yasa 3: Niyetinizi gizleyin.
Kitap
diyor ki; Niyetini gizlersen savunma hazırlayamazlar. Dürüstlüktense insanlara
duymak istediklerini söylemek daha akılcıdır. Kendini tamamen açarsan tanıdık
hale gelirsin ve saygı görmezsin.
1850’de Prusya Vekili Otto von Bismarck aslında savaş istediği halde savaş karşıtı görünüyormuş. Savaş karşıtı olan kral onu başbakan yapmış. Bismark başbakan olduktan sonra ülkeyi istediği gibi savaşa sokmuş.
Yasa 4: Her zaman gerekenden daha azını söyleyin.
Çok
konuşursan sıradan gözükürsün. Az ve öz konuş.
Eski Roma komutanı Coriolanus başarılı bir askeri lidermiş, halk arasında efsaneleri dolanıyormuş. Ancak politikaya atılıp konuşmaya başlayınca efsanesi sönmüş.
Yasa 5: Öyle çok şey şöhrete dayanır ki... Onu canınız pahasına koruyun.
Şöhret
pek çok kapıyı açabilir. Çinli bir komutan, düşman ordusu tarafından sarılmış.
Bir planı yok. Ama düşman ordusu komutanı bu ünlü Çinli komutanın ne kadar zeki
olduğuna dair şöhretini duyduğu için korkup kaçmış.
Yasa 6: Ne pahasına olursa olsun
dikkat çekin.
Her şey görünüşe göre değerlendirilir. Kalabalıkta yok olma. “Dikkat mıknatısı” ol. “İftira ve saldırıya uğramak, aldırılmamaktan iyidir.” Gerekirse skandal yarat. Düşük konumdaysan en ünlüye saldırarak bunu sağlayabilirsin.
Bunun
gibi öğütler işte kitaptakiler. Ahah. Bu madde yıllardır uygulanıyor zaten.
Televizyonda, internette görmek mümkün.
Yasa 7: İşi başkalarına yaptırın ama
övgüleri hep siz toplayın.
Başkalarından
yardım al ve başkalarının senin için yapabileceği işi sen yapma. Edison-Tesla
örneği veriyor burada. Tesla bilimin politika ile ilgisi olmadığını sanıyordu.
Edison ise övgüleri ve zenginliği aldı.
Yasa 8: İnsanların size gelmelerini
sağlayın, gerekirse yem kullanın.
Rakibinizi
kendi bölgene çekin. 1905 Japonya-Rusya savaşında Japonlar yanlış bilgi yayarak
düşmanlarını kendi bölgelerine çekerek üstün konuma geçmişler.
Yasa 9: Eylemlerinizle kazanın, asla
tartışmayla değil.
Sözcükler
diğer kişinin ruh haline göre yorumlanabilir. Ama eylemler somuttur. Michalengelo
Davut heykelini yaparken belediye başkanı “Heykelin burnu büyük.” demiş.
Michalengola onunla tartışmak yerine burunda değişiklik yapıyormuş gibi yapıp “Şimdi
nasıl, iyi mi?” diye sormuş. Belediye başkanı da yemiş.
Yasa 10: Bulaşıcı hastalık: Mutsuz ve
şanssız olanlardan kaçın.
Mutsuz ve dengesiz olanların bunu bulaştırma güçleri büyüktür. Çünkü duyguları çok yoğundur.
Bunun
bugün kişisel gelişim furyasında da karşılığı var. Sizi negatife çeken
insanlardan kaçın deniyor.
Yasa 11: İnsanları kendinize bağımlı
kılmayı öğrenin.
İnsanlara
yeter derecede şey öğretme, sen olmadan bir şey yapamasınlar.
Yasa 12: Kurbanınızı savunmasız
bırakmak için seçici dürüstlük ve cömertliği kullanın.
Dürüst
davranarak şüpheleri yok edersin. Örneğin Truva atı. Hediye ile gönül alıyor
gibi gözükürken…
Yasa 13: Yardım istediğinizde
insanların çıkarlarına hitap edin, merhamet ya da minnettarlıklarına değil.
Yardım
isterken geçmişteki cömertliğinize atıfta bulunursanız insanları kızdırabilir,
suçluluk duymalarına sebep olabilirsiniz. Onun yerine isteğinizin onların
çıkarlarına hitap eden kısımlarına vurgu yapın.
Yasa 14: Bir dost gibi görünün, casus
gibi çalışın.
Rakibin
hakkında bilgi topla. Gerekirse casus kullan, daha iyisi sen casus ol. Samimi
gözükerek onun kendisi hakkında bilgi vermesini sağla.
Yasa15: Düşmanınızı tamamen ezin.
Düşmana
açıma ya da anlayış gösterirsen onun korku ve nefretini güçlendirirsin. Onları
yenersen aşağılanmış hisseder. Yen.
Yasa 16: Saygı ve şerefinizi
arttırmak için yokluğu kullanın.
Fazla
görünür olursan ve hakkında fazla şey duyulursa sıradan olursun.
Yasa 17: Önceden kestirilemezlik
havası yaratarak çevrenize korku salın.
Davranışların
önceden tahmin edilebilir olmamalı. Ani ve kestirilemez hareketler düşmanı
korkutur.
Yasa 18: Korunmak için kaleler
yapmayın, kendinizi toplumdan ayırmak tehlikelidir.
İnsanlar
arasında dolaş, müttefikler bul. Bir kaleye kapanırsan etrafında olanları
duymazsın, önemli ile önemsizi karıştırırsın.
Yasa 19: Kiminle dans ettiğinizi iyi
bilin, asla yanlış kişinin ayağına basmayın.
Kurbanını
ve rakibini dikkatli seç, yanlış kişiyi aldatma ya da kızdırma.
Yasa 20: Kimseye bağlanmayın.
Kendinden
başka kimsenin tarafını tutma, bağımsızlığını koru. Diğer insanlar arasında
kavga çıkarıp sonra aracılık etmeyi önerip güç kazan.
Yasa 21: Enayi avlamak için enayi
rolü yapın, avınızdan daha aptal görünün.
Kurbanlarını
senden daha akıllı hissettir, böylece gizli amaçların olduğunu anlamazlar. Olduğundan
daha az zeki gözükmek kamuflajdır.
ABD’de
yıllar önce iki taşralı, elmas madeni bulduk diyerek Amerikalı zenginleri
kandırmış. Çünkü o kadar saf ve aptal görünüyorlarmış ki zenginler onların
dolandırıcı olabileceğini düşünmemiş.
Yasa 22: Teslim olma taktiğini
kullanın, zayıflığı güce dönüştürün.
Teslim
olmak toparlanman için zaman kazandırır. Hem de düşmana seni yenmenin tatminini
vermemiş olursun. Bertolt Brecht, komünizm yargılamasında teslim olmuş gözüküp
dolaylı cevaplarla kafa karıştırmış ve serbest bırakılmış. Arkadaşları ise karşılarındakileri
aşağılamışlar ve hapse girmişler. Brecht dışarıda sanatına devam etmiş. Yazar
da diyor ki: “Uzun vadedeki manevra
kabiliyetinizi, inanç kurbanı olmanın kısa süreli onuruna feda etmeyin.”
Yasa 23: Güçlerinizi yoğunlaştırın.
Gücünü
birkaç cepheye yayma. Yabancıları içine alma, gücünü yoğunlaştır. Örnek; Rothschild
ailesi. Bilgi sızmasın diye aile içi evlilikler yapmışlar. İğrenç bence.
Yasa 24: Mükemmel saray mensubunu
oynayın.
Gerekenden fazla şey söyleme, dalkavuk olmadan dolaylı olarak iltifat et. Çok çalışır görünme, yeteneğin doğal olarak akıyor görünsün, işkolik değil, dahi olduğun sanılsın. Uğraştığın kişiye göre dilini değiştir, herkesle aynı şekilde konuşma. Kötü haber taşıyıcısı olma, kral kötü haber getireni öldürür, gerekirse yalan söyle, efendin senin gelişinden memnun olsun.
Yasa 25: Kendinizi yeniden yaratın.
Toplumun
üzerine yüklediği yükü kabul etme. “Dünya
size bir rol vermek ister. Ve siz bir kez bu rolü kabul ettikten sonra sonunuz
gelmiştir.” Sf.278
Yasa 26: Ellerinizi kirletmeyin.
Ellerin hatalar ve kötü işlerle kirlenmesin. Bu işler için günah keçisi veya maşa kullan.
“Bir lider olarak sürekli bir çaba
içinde ve herkesten daha fazla çalışır görünmenin güce işaret ettiğini
düşünebilirsiniz. Aslında böyle bir davranış tam tersi etki yapar, zayıflığı
ima eder. Neden bu kadar çok çalışıyorsunuz? Belki yetersizsiniz ve yalnızca
herkese yetişmek için fazladan çaba harcamanız gerekiyordur; belki siz de o iş
havale etmeyi bilmeyen ve herkesin işine burnunu sokanlardansınız.”
Sf.301
Yasa 27: Kendinize takipçiler
yaratmak için insanların inanma ihtiyacını kullanın.
İnsanlar bir şeye inanmak isterler. Böyle bir inancın odak noktası ol. Takipçilerinin çok olması her türlü hile yolunu açar, takipçiler seni düşmanlara karşı korur.
“İnsanlar o kadar basit kafalı ve acil ihtiyaçlarının baskısı altındadırlar ki, bir hilekar aldatılmaya hazır bir sürü insan bulabilir.” Niccolo Machiavelli 1469-1527
Jet
Fadıl ve ÇiftlikBank geliyor aklıma.
Yasa 28: Cesaretle eyleme geçin.
Eğer
kendinden emin değilsen bir girişimde bulunma. Cesura herkes hayrandır.
Tereddüt şüphe uyandırır,
Yasa 29: Her şeyi sonuna kadar
planlayın.
Plan
yaparsan şartların etkisi altında kalmazsın. Sonunu düşünen kahraman olamaz
diye biliyoruz biz ama asıl, sonunu düşünen kahraman olur diyor kitap.
Yasa 30: Başarılarınızı fazla çaba
harcanmamış gibi gösterin,
Doğal
ve kolaylıkla başarmış gibi görün. Bildiğin her şeyi anlatma. Ustanın, çırağa
her şeyi öğretmemesi, en az bir püf noktayı kendisine saklaması gibi.
Yasa 31: Seçenekleri kontrol edin: Diğerlerinin
sizin dağıttığınız kartlarla oynamalarını sağlayın.
Karşındakine seçim hakkı vermiş gibi görün. Seçim hakkımız olunca özgür olduğumuzu sanırız. Kendi yararına olacak seçenekler sun.
Örneğin;
4. İvan’ı (Korkunç Ivan) aristokratlar sevmiyormuş. Halk aristokratları da
Ivan’ı da sevmiyormuş. Ivan bir gün ülkeden gidince aristokratlara kalmak
istemeyen halk Ivan’ı çağırmış. Korkunç Morkunç ama biz seçtik, biz istedik
diye her yaptığına katlanır olmuşlar.
Yasa 32: İnsanların fantezileriyle
oynayın.
Hayat zor olduğu için fantezi satan insan kazanır. Kitlelerin fantezileriyle oynamak güç verir. İnsanlar sorunların kendilerinden kaynaklandığına inanmazlar. Diğer insanları ya da tanrıyı suçlarlar. Büyük bir değişim vaat et, yoksulluktan zenginliğe, hastalıktan sağlığa…
Örneğin
bir zamanın simyacı şarlatanları. Gerçekte zengin olmak için çalışmaktansa
simya ile zengin olma fikri insanların ilgisini çeker.
Yasa 33: Herkesin zayıf noktasını
keşfedin.
İnsanların
zayıf noktalarını keşfet, sonra kendi lehine kullan. Zayıf noktalarını anlamak
için insanların jest ve mimikleri ile görünüşlerine dikkat et. Örneğin
aşırılıklar bir şeyi kapatmak için olabilir.
Yasa 34: Kral muamelesi görmek için
krallar gibi davranın.
Kendini nasıl sunduğun önemlidir. Bir krala yakışır şekilde davran.
Örneğin; Fransa kralı Louis-Philippe kral gibi davranmıyormuş. Giyimi kral gibi değilmiş. Bankerlerle takılıyormuş. Zamanla ciddiye alınmaz hale gelmiş.
Bir
başka örnek olarak; Christopher Colombus soylu bir aileden gelmediği ve
denizciliğe dair bilgisi az olduğu halde tam tersiymiş gibi davranmış ve
insanları etkilemiş.
Yasa 35: Zamanlama sanatında
ustalaşın.
Acele
eder gibi görünme, zamanı kontrol edemediğini gösterir. Sabırlı görün.
Yasa 36: Sahip olamadıklarınızı
küçümseyin: Onlara aldırmamak en iyi intikamdır.
Önemsiz bir sorunu önemseyerek ona bir güç verirsin. Sahip olamadığın şeye az ilgi göster, üstün görünürsün.
Örneğin;
Meksikalı bir haydutu yakalamak için ABD ordusu seferber olmuş. Ordu, haydutu
bulamadıkça haydur kahraman hale gelmiş. Ordu geri dönmek zorunda kalmış.
Yasa 37: İlgi uyandıran görünümler
yaratın.
İmajın
önemi. “Görünüşle gözü kamaşanlar
gerçekte ne yaptığınızı fark etmezler.” Sf.438
Yasa 38: İstediğiniz gibi düşünün,
ama başkaları gibi davranın.
Ateist
filozof Campanella, görüşlerinden ötürü işkenceye maruz kalmış. Daha sonra
ateizmin tam aksine kitap yazmış. “Ateizm Fethedildi” adlı kitabında
ateistlerin görüşlerine dini savunur gözükerek cevap yazmış. Ama cevapları
yetersiz kalmış. Fakat otoriteler bir şey yapamamış, çünkü kendi verdikleri
cevaplar yer alıyormuş kitapta. Böylece Campenalla tehlikeli fikirleri kabul
etmiyor gibi görünmüş ama öbür yandan bu fikirlerin ifade edilmesini sağlamış.
Yasa 39: Balık yakalamak için suları
karıştırın.
Sen sakin kal, düşmanlarını kızdır. Öfke nöbeti zayıflık göstergesidir, şüphe uyandırır. Sular durgunken düşman plan yapar ama suları bulandırırsan, düşmanı hazır olmadan harekete geçmeye zorlarsın.
Örneğin;
Napoleon, kendisine suikast düzenleneceğini öğrenince dış işleri bakanı
Talleyrand’ı azarlamış herkesin içinde. Talleyrand gayet sakin kalmış. Sonra
ortalıkta imparatorun kendisini kaybettiği, Talleyrand’ın vakarını koruyarak
onu aşağıladığı yayılmış.
Yasa 40: Bedava yemeğe değer
vermeyin.
Bedavada
bir hile veya yükümlülük olabilir. Ödeme yaparak minnettarlık ve suçluluktan
kurtulursun. Cömert ol, cömertlik güç işaretidir. Caesar, Kraliçe Elizabeth,
Medici’ler, cimri değildir. Dolandırıcılar bile cimri değildir, hileleri için
para harcar.
Yasa 41: Büyük adamın ayakkabılarını
giymekten kaçının.
İlk
olmak iyidir, avantajlıdır. Bir işte ilk değilsen, başarılı birinin arkasından
geliyorsan, ünlü anne baban varsa, iki kat çalışmalısın. Babanın, atanın
gölgesinde kaybolma. Ataların izinden giden biri gibi görünme, yoksa onları
aşamazsın. Farkını ortaya koy.
Yasa 42: Çobanı vurun, koyunlar
dağılacaktır.
Sorunun
kaynağı önemli. O kaynak olan tek kişiyi bul. Onu gruptan ayır. Hareket alanı
tanıma.
Yasa 43: Diğerlerinin kalpleri ve
zihinleri üzerinde çalışın.
Baskılarsan
tepki çekersin. Duygular üzerine çalışarak dirençlerini kırarsın.
Yasa 44: Ayna etkisiyle ellerini
kollarını bağlayıp çileden çıkarın.
Düşmanlarına
onların yaptığının aynısını yaparsan stratejini anlayamazlar. Tilki ve Leylek
masalı gibi. Tilki leyleğe düz tabakta yemek sunar, daha sonra leylek ona derin
sürahide. Bukalemun gibi onların rengini al.
Yasa 45: Değişimin gerekli olduğunu
öğütleyin ama ani ve büyük değişimlerden kaçının.
İnsanlar
alışkanlıklarına bağlıdır. İşlerin eski yapılış şekillerine saygılı görün.
Değişimi yumuşak yap, geçmişin iyileştirilmesi gibi düşünsünler. Geleneğe sözde
destek ver.
Yasa 46: Asla çok mükemmel görünmeyin.
Mükemmel görünmek kıskançlık ve düşman yaratır. Sorumluluklarını yük ve taviz gibi göster, böylece insanlarda acıma uyandırırsın, seni kıskanmazlar. Başarılarının da şansa bağlı olduğunu söyle ki kendilerini yetersiz hissedip sana kıskançlık ve düşmanlık beslemesinler.
Yasa 47: Amaçladığınız hedefi
aşmayın; zafere ulaştığınızda ne zaman duracağınızı bilin.
Zamanında
durmayı bilmezsen yendiğinden çok düşman edinirsin.
Yasa 48: Şekilsizliğe bürünün.
Her yere uyabilir ol. Her şey değişir. Hareketlerin beklenmedik olsun, böylece düşmanların pozisyon alamaz. Şekilsizliğin ilk şartı, kişisel algılamamak. Üstüne alınma. Savunma gösterme. Savunma gösterirsen duyguların açığa çıkar, şeklini belli etmiş olursun. Neye sinirlendiğini anlamazlarsa zayıf noktanı bulamazlar.
*
Kimisi birbirinin aynı, kimisi birbiriyle çelişkili, kimisi makul, kimisi çirkin maddeler böyle. Bazısının örnekleri için yüzyıllar önceye gitmeye gerek yok, güncel örnekler de akla geliyor.
Soğukkanlı değerlendirebiliyorsanız ne
ala, ama bana sevimsiz ve sert geldi bir çoğu. Burada anlatıldığı gibi de
yaşanmaz ayol. Sürekli tetikte olarak mı yaşayalım? Kitaptaki örneklerde hadi
krallar, kraliçeler var. Kelle koltukta insanlar. Kimisi daha bebeyken öldürülüyor.
Onlar düşünsün bunları. Ama biz bu kadar da sert olmalı mıyız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder