KÜÇÜK ŞEYLERİN TANRISI
(The God of Small Things)
Arundhati Roy
1997
İngilizce aslından
çeviren: İlknur Özdemir
Can Yayınları
13.Basım – Aralık 2013
290 sayfa
Hindistan’ı sevmiyorum. Gitmedim,
görmedim, önyargılarıma dayanarak söylüyorum, sevmiyorum.
Hindistan, Afganistan, Pakistan… Bunlar
hiç iyi intiba vermiyor bana.
*
Kitapta çocuklar ve annelerinin acıları
var. Çok üzülüyorum çocuklara.
Rahel ve Estha bir kız, biri erkek ikiz
kardeşler. Anne baba ayrılıyor. Anne Ammu, kocasından şiddet görüyor. Şiddet
çocuklarına da ulaşınca ayrılıyor.
Kadının, kocamın beni dövmesi hadi neyse
ama çocuklara dokunmasın gibi bir tutumu var. Halbuki çocukların şiddetten
zarar görmesi için bizzat fiziksel şiddete maruz kalmaları gerekmiyor ki.
Babasının annesini dövdüğünü, hatta dövmek de değil, kötü sözler söylediğini,
kötü davrandığını gören çocuklar zaten zarar görüyor.
Ammu, çocuklarla beraber ailesinin evine
dönüyor.
Evde çocukların anneannesi, büyükhalası
(Bebek Kochamma) ve dayıları (Chacko) var.
Turşu imalatı ve satışı yaparak
geçiniyorlar. Durumları iyi.
Chacko, Oxford Üniversitesi mezunu. Orada
bir İngiliz kadınla, Margaret ile evlenmiş. Chacko, evindeki ve ülkesindeki
kadınların aksine güçlü bir kadın olan Margaret’ten etkilenmiş. Aslında
Margaret güçlüden ziyade, normal. Erkek arkadaşını darlamayan, kendi başına
hareket edebilen, kendi başına hayatını idame ettirebilen bir kadın.
Evleniyorlar. Bir kızları oluyor. Sophie
Mol.
Chacko, sorumluluk almayan, dağınık bir
adam. Öğrenciyken Margaret bunu sorun etmemişti ama evlendiler ve geçim
sıkıntısı başlayınca Chacko’nun bu huyu rahatsız etmeye başlıyor. Boşanıyorlar.
Chacko ülkesine dönüyor.
Margaret boşandıktan sonra bir daha
evleniyor. İkinci kocası Sophie’ye de iyi bir babalık ediyormuş ama ölmüş.
O öldükten sonra Margaret ve Sophie, değişiklik olsun, belki iyi gelir diye
düşünerek Chacko’ya geliyorlar.
Evde bir heyecan. İngiliz kadına mahcup
olmayalım telaşı, Rahel ve Estha’yı kibar olmaları konusunda tembihlemeler.
*
Rahel ve Estha… Tatlı yavrucaklar…
Anneleri Ammu iyi kadın, hoş kadın ama…
Üzgün, mutsuz bir kadın. Azarlıyor çocukları bazen, çocuklar da sevilmedikleri
hissine kapılıyorlar.
Bu hisle bir gün dere kenarında buldukları
bir kayıkla açılıyorlar. Rahel, Estha ve Sophie Mol. Kayık devriliyor. Rahel ve
Estha kıyıya ulaşıyor ama Sophie Mol yok. Ölüyor.
Ay hayır!
*
Bunun öncesinde Ammu, kast olarak
(Hindistan’da kast sistemi var malum) kendinden aşağıda birine aşık oluyor,
sevişiyorlar. Bu durum öğreniliyor ama polise tecavüz diye yansıtılıyor. Adamı
öldürüyorlar.
Hayır!
*
Estha bir gün sinemada istismara uğruyor.
Kimseye söyleyemiyor.
Yeter ama!
*
Kitapta geçmiş ve bugün arasında
git-gellerle anlatılıyor kahramanların hayat hikayeleri.
Bugün Estha ve Rahel büyümüş. Rahel
evlenmiş, boşanmış, Amerika’da yaşıyor. Estha kimseyle konuşmuyor, genel bir
suskunluğa, sessizliğe bürünmüş.
Anneleri Ammu genç yaşta ölmüş.
*
Of offf!
İçimi dağladı kitap.
Neşeli bir şeyle bitireyim. İkizler yolda
doğmuş, otobüste. Otobüste doğdukları için de kendilerine hayat boyu
otobüslerin bedava olması gerektiğini düşünüyorlarmış. Yaa yerim sizi. Sizi
yerim ama kitabı yemem. Üzgünçlü çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder