İNSANIN ESARETİ
(Of Human Bondage)
W. Somerset Maugham
1915
İngilizce aslından çeviren: Tülin Er
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
7.Basım - Aralık 2022
792 sayfa
Su gibi aktı gitti 792 sayfa.
Baş karakter Philip’in
çocukluğundan eşek kadar oluşuna kadarki süreci ne güzel beraber geçirdik.
Bu kitap yazarın başyapıtı
sayılıyormuş. Ben de bir başyapıt olduğunu düşünüyorum. O kadar güzel anlatılmış
bir hayat hikayesi ki. Anlatılan hayat güzel değil aslında, kimsesizlik, yoksulluk,
aşk acısı…vb. Ama Philip’in bir şekilde bunları atlatacağı güveni verdi bana
anlatım.
*
Önce babasını sonra da annesini
kaybeden küçük Philip’i amcasına bırakıyorlar. Amcası William Carey ve karısı
Louisa bakacaklar artık Philip’e.William Amca’nın ve Louisa Yenge’nin çocuğu
yok. Başkalarına kıyasla dede nine olacak yaştalar. Hiçbir çocukla
ilgilenmedikleri için bocalıyorlar başta. Ama özellikle Louisa Yenge elidnen
geldiği kadar anaç davranmaya çalışıyor.
Amca papaz. Çocuğu da bir dinî
yatılı okula gönderiyorlar.
Philip topal bir çocuk, yumru ayakları
var. Kutsal kitaptan öğreniyor ki gerçekten inanırsan Tanrı’nın yardımıyla
dağları yerinden sökebilirsin. O da Tanrı’dan ayağını düzeltmesini istiyor ve
inanıyor da. Tarih de veriyor, okul açılmadan önceki gün olsun diye. Ama
olmuyor. Amcasına soruyor:
-Farz edelim ki Tanrı’dan bir şey yapmasını istedin, bir dağı yerinden sökmek
gibi mesela, bunun olacağına gerçekten inandın ama olmadı, bu ne anlama gelir?
-Bu sadece senin inançsız olduğun anlamına gelir. Sf.61
Üzülüyor Philip. Daha fazla inançlı
olamazdı. Sonra da bunun kutsal kitaptaki bir şey söylerken başka bir şey kast
edilen şeylerden biri olduğu kanaatine varıyor.
Okulda tabii akran zorbalığına maruz kalıyor.
Rose diye bir arkadaşı oluyor. Ama Rose’dan istediği ilgiyi göremeyince
küsüyor.
Artık o okulda olmak ve büyüyünce papaz olmak istemiyor. Amcasını ve okul
müdürünü ikna edip Almanya’ya gidiyor. Orada bir pansiyonda kalıyor.
Pansiyona gelen Hayward adlı kişiyle arkadaş oluyor. Onunla yaptığı sohbetler
sonunda dini sorguluyor ve inançsız oluyor.
Dönüyor İngiltere’ye amcasıgilin yanına. Amcasının Papaz arkadaşının kızı
Louisa Wilkinson da orada. Kadının yaşı büyük. Philip’e sıcak davranıyor.
Philip etkileniyor. Sevişiyorlar. Philip için ilk. Sonra Philip’in etkilenmesi
geçiyor. Kadın üzülüyor. Dönme zamanı gelince kadın gidiyor. Philip seviniyor
gittiğine. Arkadaşı Hayward’a da kadının adını ve yaşını değiştirerek ve
abartarak anlattığı bir mektup gönderiyor.
Philip, Londra’ya gidiyor. Bir avukat yanında katiplik yapıyor. Louisa’dan
mektuplar geliyor ama cevap vermiyor ya da duygusuz cevaplar veriyor. Philip
yalnızlık çekiyor. İş arkadaşı Watson var ama onu pek sevmiyor.
Muhasebecilik yapıyor. Beceremiyor.
Ressamlığa merak sarıyor. Paris’e gidiyor. Bu uğurda hatırası var demeden
babasından kalan mücevherleri bile satacak kadar gözü dönmüş. Neyse ki yengesi
birikmiş parasını veriyor ona.
Paris’te resim okuluna başlıyor. Buradaki öğrencilerden Bayan Price, Philip’e
aşık oluyor. Ama Philip onu sevmiyor. Bir tatilde Philip gitti diye kız intihar
ediyor.
Philip yaptığı resimlerden ve yeteneğinden emin değil. Parası da az olduğu için
resim işinde ısrar etmenin iyi bir fikir olup olmadığından kuşkulu. Büyük bir
cesaretle hocasından tavsiye istiyor. Devam etsin mi yoksa bıraksın mı diye.
Hocası da samimiyetle çalışkan olduğunu ama vasat bir ressam olduğunu, yol
yakınken dönmesini, gençken kendisine de bu tavsiyenin verilmiş olmasını çok
istediğini söylüyor. Yoksulluğun sanatçıları daha üretken yaptığı zannını da
eleştiriyor. Bunu ancak tuzu kuru insanlar söyleyebilir, geçim derdi bir
felakettir diyor.
Philip, çok sevdiği yengesinin öldüğü haberini alıyor. Cenazeye gidiyor. Burada
resim işinden vazgeçip babasının mesleği olan doktorluğu düşünmeye başlıyor.
Londra’da tıp okumaya gidiyor. Orada bir arkadaşı oluyor, Dunsford. Onun kafede
hoşlandığı bir garson kız var. Philip kızla konuşmaya çalışıyor ama kız
tersliyor. Bunun üzerine bir daha o kafeye gitmeme kararı alıyorlar. Ama Philip
kızdan öç almak için gidiyor fakat kızdan hoşlanmaya başlıyor. Mildred kızın
adı. Aşık oluyor ona. Kızı aslında güzel, akıllı bulmuyor, neden aşık olduğunu
da anlamıyor ama aşık işte. Kıza onu sevdiğini söylüyor ama kız tepkisiz.
Sonunda da kız başkasıyla evleniyor.
Paris’ten arkadaşı geliyor. Onunla vakit geçirirken Mildred’i unutuyor. Ressam
arkadaşı bir model buluyor, modelin yanında bir kadın var, Norah. Boşanmış, bir
çocuğu var, ucuz romanlar yazıp para kazanmaya çalışıyor. Philip bu kadınla
yakın arkadaş hatta sevgili oluyor. Kadının ilgisi, görgüsü, kültürü ona iyi
geliyor.
Ama Mildred tekrar karşısına çıkıyor. Evlenmemiş. Evlenmeyi düşündüğü adam
zaten evli ve çocukluymuş. Üstelik kendisi de hamile kalmış. Philip onu
unuttuğunu sanmıştı ama aşkı yine depreşiyor. Norah’dan ayrılıyor. Mildred için
ev tutuyor, para harcıyor, Mildred bir kız çocuğu doğuruyor. Mildred, çocuğu bir
bakıcıya verip çalışmayı düşünüyor. Buluyor bir bakıcı.
Philip, Mildred’i, pansiyondan yakın arkadaşı Griffiths ile tanıştırıyor.
Griffiths yakışıklı, eğlenceli biri. İkisini de birbirine çok övüyor. Ve
tanıştıklarında ikisi birbirinden hoşlanıyor. Mildred aşık oluyor Griffiths’e
ve bunu Philip’e de söylüyor. Philip, Mildred mutlu olsun diye üste para
vermeye devam edip Griffiths ile tatile çık diyor. Çıkıyorlar tatile. Ama
Griffiths, Mildred’den sıkılıyor. Bırakıyor kızı. Philip de uzaklaşıyor. Tıp
eğitimine sarılıyor. Aradan bir yıl geçiyor. Mildred’i bir gün yolda görüyor.
Kötü yola düşmüş. Onu ve bebeği kendi pansiyonuna alıyor. Artık Mildred’a aşık
olmadığını fark ediyor. Mildred’den sadece yemek ve temizlik bekliyor. Mildred
aralarındaki ilişkiyi anlamıyor. Yakınlık kurmak istiyor, Philip reddediyor,
dokunmuyor Mildred’e. Mildred de sinirlenip Philip evde yokken her şeyi kırıp
kesip evi terk ediyor.
Philip başka yere taşınıyor.
Borsada parasını kaybediyor. Fakirliğe düşüyor. Eğitimini bırakıyor. Geceleri
dışarıda yatıyor. Eski bir hastası vasıtasıyla bir mağazada iş buluyor. Mağaza
yatacak yer de sağlıyor.
Amcası ölüyor. Bir miktar miras kalıyor. Çok uzun zamandır bu mirası
beklemişti. Nerdeyse amcasını hasta yatağında öldürecek kadar gözü dönmüştü ama
yapmadı bunu neyse ki.
Mağaza işini bırakıp tıp eğitimine
devam ediyor. Diplomasını alıyor. Fakirlik görmüş bir doktor olduğu için
hastaların halinden anlıyor, hastalar onu seviyor.
Eski bir hastasının kızı olan Sally’den hoşlanmaya başlıyor. Sally de ondan. Sevişiyorlar.
Sonra kızın hamile kaldığından korkuyor. Philip’in en büyük hayali dünyayı
gezmek. Bu hayalini gerçekleştirememekten korkuyor. Ama sonra Sally gibi bir eş
ve ondan kendi çocuğu olması fikri hoşuna gidiyor. Sally’nin hamile olmadığını
öğrenince üzülüyor. Hayal diye kurduğu şeylerin aslında kendi gerçek isteği
değil oradan buradan kulağına çalınıp benimsediği şeyler olduğunu anlıyor.
Sally’e evlenme teklifi ediyor. Olumlu cevap alıyor.
Son
Okurken Mildred’e olan saplantılı
aşkı pes dedirtmişti. Bu kızı hayatından çıkarması şart ve bunu becerememesi ne
büyük zavallılık. Sally’nin anlatıldığı kısımlara geldiğimde ise Philip’in bu
kızı elinden kaçıracağını düşünüp tedirgin olmuştum.
Sıradan gibi yaşanmış maceralı bir
hayat hikayesi idi. Yatmadan önce birkaç sayfa birkaç sayfa okuya okuya bir
baktım, bitmiş.
*
Yazarın bir başka kitabı için
Bkz: Boyalı Peçe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder