28 Eylül 2020 Pazartesi

ERKEKLER MARS'TAN KADINLAR VENÜS'TEN

 


ERKEKLER MARS’TAN KADINLAR VENÜS’TEN

(Men Are From Mars Women Are From Venus)

John Gray

1992

Türkçesi: Gülden Şen

Altın Kitaplar Yayınevi

32.Basım – Şubat 2020

288 sayfa

 

Erkekler ve kadınların farklı olduğunu anlatan ve bu farklılığa anlayışla yaklaşmamız için başka gezegenlerden gelmişiz gibi düşünmemizi isteyen bir kitap.

Erkekler şöyledir kadınlar böyledir genellemeleri bana pek sıcak gelmiyor ama neyse...

*

Kitapta erkekler her olumlu hareketlerinin ardından takdir bekleyen insanlar olarak resmedilmiş. Hep aferin bekliyorlar. Sofrayı mı topladın? Aferin. A-aaa bulaşıkları mı yıkadın sen? Bravo. Çocuğu parka mı çıkardın? Mükemmelsin. Gelirken süt mü aldın? Alkış!

Erkeklerin sevildiğini anlama şekli buymuş. Takdir edildikçe sevildiklerini anlıyorlarmış ve daha çok takdir edilmek için de daha çok iyi şeyler yapma istekleri oluyormuş. Kahraman olma isteği bir çeşit.

Erkeklerden bir şey yapmalarını isterken de “yapabilir misin?” diye sormak itici geliyormuş onlara. “Yapar mısın?” demek daha yerindeymiş. Yapabilir misin, edebilir misin…  gibi kalıplardan güvensizlik hissi alıyorlarmış. Bu da onlara itici geliyormuş. Kadının kendisine güvenmesinden (Yaparsın aşkım! Halledersin aşkım!) sevildiği hissini alıyorlarmış. Eleştirildiklerinde de kadının kendisine güvenmediği hissi aldıkları için sevilmedikleri zannına kapılıyorlarmış.

Ayrıca diyelim ki yapar mısın diye sorduk, hayır dedi. Bunu sessizlikle karşılamalıymışız. Hayır deme hakkı olduğunu ve hayır dediğinde kendisine gücenilmediğini gördükçe bir dahaki istekleri yerine getirmek için daha hevesli olurlarmış. Çünkü kadının isteğine hayır der ve kadın da dırdır ederse bu isteği baskı altında yerine getirdiği hissine kapılırmış, bu da onu itermiş. Baskı altında değil, kendi rızasıyla kadının isteklerini yerine getirmek istermiş.

İsteklerin net şekilde dile getirilmesi de önemliymiş. Kadınların ben söylemeyeyim, o anlasın arzusu işe yaramazmış, çünkü anlamazlarmış. Bu noktada yazar Marslı-Venüslü ayırımını hatırlatıyor.

*

Yazara göre kadın-erkek arasındaki ayırımı anlamak için erkeklerin Mars’ta, kadınların Venüs’te yetiştiğini düşünmek, bir gün Dünyada bir araya geldiklerini varsaymak gerekirmiş. Böylece aynı dili konuşmadığımız, o yüzden birbirimize anlayışlı olmamız gerekirmiş.

*

Kadınlara nasıl davranılması ve davranılmaması gerektiği konusunda erkeklere verdiği tavsiye kadınları dinlemek gerektiği.

Kadın bir sıkıntısını anlattığında erkeğin hemen o sıkıntıya bir çözüm sunması kadınlara itici gelirmiş. Kadın sadece anlatıp rahatlamak ve karşısındaki kişinin de kendisini dinleyerek duygularına ortak olmasını istermiş. Ona çözüm önerileri sunulduğunda kadın karşısındakinin kendisini dinlemediğini, kendisiyle ilgilenmediğini düşünürmüş. Özellikle erkeklerin takma kafana, sıkma canını, amma büyütüyorsun tarzı söylemleri iyice kendilerini kötü hissettirirmiş. Yazar burada erkeklere aklınıza geleni tutun, söylemeyin, kadın anlatsın, rahatlasın, sonra gerekirse söylersiniz diyor.

*

Erkeklerin zaman zaman kendi iç dünyalarına gitmek isteyebileceklerini, böyle zamanlarda onları rahat bırakmak gerektiğini öğütlüyor. Yazarın “mağara” diye adlandırdığı bu iç dünyasında kadınla görüşmek, konuşmak istemeyen erkek bir süre sonra sanki hiç gitmemiş gibi sevecenlikle geri dönermiş. Burada kadınların anlayışlı olmasını söylüyor. Eğer erkek bu mağaraya gidemez, gittiğinde de rahat bırakılmazsa kendisini baskı altında hissedip soğurmuş. Kadınlar erkeklerin bu gidişlerini bir sevgisizlik olarak görmemeliymiş.

Kadının iç dünyasına çekilmesi ile ilgili de benzer öğütlerde bulunup kadının iç dünyasını da “kuyu” diye adlandırıyor.

*

 

Yazar kendisine gelen danışanlardan da örnekler veriyor. Uzun yıllardır evli olup boşanmanın eşiğindeki insanlar bu ve bunun gibi tavsiyelerle evliliklerini mutlu bir şekilde sürdürmüşler.

Uzun yıllar evli olup da birbirinin huyunu suyunu anlamamak mümkün mü gerçekten?

Gerçi burada yazar şu örneği veriyor ki haklı bence. Kadın erkeğe bir derdini anlatıyor. Erkek ya şöyle yap, böyle yap diye tavsiyesini verip gidiyor. Kadın bu durumda duyguları paylaşılmadığı için kendisini kötü hissediyor.

Ya da erkek bunda üzülecek ne var diyor, kadın da sorunun kendisinde olduğu hissine kapılıyor, yine kendini kötü hissediyor.

Bunun ardından kadın bir daha bir derdini erkeğe anlatmamaya karar veriyor. Çünkü erkekten aldığı yanıtlar onu sessizliğe itiyor. Ona anlatmadıkça da içinde birikiyor. Ve evet, bir gün birikenler volkanik bir etkiyle patlıyor.

Bu noktada yazarın anlattıkları belki işe yarayabilir. İletişimi kesmemek, anlayacağı dilden konuşmak.

Ben kadın olarak okuduğum için sanki bana yükleniliyormuş, kadın hep alttan alsın, suyuna gitsin isteniyormuş gibi bir önyargıyla okudum ama aslında yazar eşit davranmaya çalışmış. Erkeklere de eş düzeyde ödev yüklemiş.

Bir parça anlayabiliyorum. Herkesin sevgisini gösterme ve sevildiğini anlama şekli farklı olabilir. Anne babalarımızdan, bizi büyütenlerden ne gördüysek, ne öğrendiysek onları sürdürüyoruz bir ömür. Üstüne kendi kendimizi yetiştirmemizden de bir şeyler katıyoruz. Sonra bambaşka koşullarda yetişmiş bir insandan bizi anlamasını ve sevmesini istiyoruz.

Karşılıklı anlayış ve çaba ile olursa olur, olmazsa da olmaz be amaaan.

Bu konularda;

bkz: Beş Sevgi Dili

bkz: Erkek Beyni

bkz: Kadınlar Ne İster



 

 

 

 


1 yorum:

  1. Burada güzel makaleleriniz var! Burada ev satın almak veya diğer finansman ihtiyaçlarını karşılamak için% 2 oranında kredi arayan biri varsa, 247officedept@gmail.com adresinden Bay Benjamin ile ayrıca Whats-App + 1-989-394-3740 üzerinden iletişime geçmenizi istiyorum. Bay Benjamin, pazara ilk alıcı olarak giriyordum. Doğal olarak ihtiyaçlarım biraz farklıydı ve bir sürü sorum vardı. Bana ön onay mektubumu göndermeden önce, ne anlama geldiği ve nelerin değişebileceği konusunda benimle konuşmak için aradı. Kendisini hemen hemen her saatte e-posta ve kısa mesaj yoluyla bana sundu. Çok duyarlı ve bilgiliydi. Aynı zamanda çok açık sözlü. Kapanış saati ve diğer detaylarla ilgili beklentilerimin neler olduğunu kendisine anlattım. Bu beklentileri karşılayacağını söyledi ama onları aştı. O kadar çabuk kapattım ki emlakçım ve satıcı elbette bu konuda heyecanlandı. Ancak bir alıcı olarak Benjamin'in kredi teklifi sürecinden geçmekten memnuniyet duydum. Ön onaydan kapanışa kadar yolculuk o kadar sorunsuz geçti ve kendimi şanslı sayıyorum çünkü korku hikayeleri duydum. Kredi arayan herkese tavsiye ederim. Her şey elektronik olarak amaca uygun ve güvenli bir şekilde ele alındı

    YanıtlaSil