AYŞE ŞASA
Bir Ruh Macerası
2009
Yayına Hazırlayanlar: Leyla İpekçi, Meryem İlayda Atlas, Elif Betül Demirci
Timaş Yayınları
8. Baskı - Mayıs 2018
160 sayfa
Ne fena bir çocukluk...
Ayşe Şasa'ya bir çocuğa yapılmaması gereken her şey yapılmış.
*
Soru cevaplarla hayatını anlatıyor Ayşe Şasa bu kitapta.
Ben itiraf edeyim, tanımıyordum, hiçbir eserini de bilmiyordum. Adını ilk bu kitapla öğrendim. Kitabı da arkadaşım ödünç verdi. Ona da arkadaşı hediye etmiş.
*
Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Ayşe Şasa.
Annesi ve babası modern bir anne baba olmaya gayret ediyormuş ve bu gayret onları çocuklarıyla ilgilenmez bir tutuma götürmüş. Küçük Ayşe'yi yabancı dadılar büyütmüş. Anne baba çocuğu tamamen bu dadılara teslim etmiş. Eti senin, kemiği benim minvalinde bile değil, etiyle kemiğiyle senin. Anne baba hem fiziken uzak hem de manen.
Dadılar da despot. Disiplin adı altında yavrucağı yalnız bırakmalar, ağlamasına kulak vermemeler, karanlıkta koymalar, cadılı korkunçlu hikayeler anlatmalar, dayak atmalar, çocuğun yanında radyoda savaş haberleri dinlemeler...
Sonra bu çocuk niye böyle oldu?
Nasıl olmasın?
*
Okula başladığında zeka geriliği olduğu düşünülmüş. Pasif, varla yok arası, kolay anlamayan bir öğrenci olmuş. Ailesi bu durumla ilgilenmemiş.
Koleje başladığında (Arnavutköy Amerikan Kız Koleji) açılmış artık Ayşe Şasa. Başarıları öğretmenleri tarafından takdir görünce kendine güveni gelmiş. Bu kez de haşarı bir öğrenci olmuş. Ailesi bu durumla da ilgilenmemiş.
Peki ailesi ne ile ilgilenmiş?
Annesi güzel sanatlar okumuş, resim bölümü mezunuymuş. Ama bir ressamlığı ya da Ayşe Şasa'nın anlattığına göre entelektüel bir birikimi yokmuş. Gezmeye ve güzel giyinmeye meraklıymış.
Babası kereste ticareti yapıyormuş. Servetini buradan kazanmış. Saplantı derecesinde spora tutkunmuş. Ayşe de bu yüzden spordan nefret eder olmuş.
Piyano modernliğin simgesi olarak görüldüğünden Ayşe'ye piyano dersleri veriliyormuş. Ama Ayşe bu zorunluluktan da nefret eder hale gelmiş.
Çocuklara bir şeyi zorlamak ters teper. Bin yıldır bunun hala anlaşılamamış olması...
Kocaman bahçeli büyük bir evde yaşıyorlarmış. Dışarıdan bakıldığında ne güzel bir hayat gibi düşünülebilir ama küçük Ayşe için cehennemi bir hayat olmuş.
Böyle şeyler beni üzüyor. Çocuklara karşı hassasım. Onları pamuklara sarmalı, anne baba olarak sürekli yanlarında olunduğu hissettirilmeli...
*
Ailesine öfke duyan bir çocukluk ve ergenlik geçirmesi o kadar doğal ki.
Sinema sektöründe senaristlik, asistanlık yaparak geçinmeye çalışıyor. Ailesi yardım etmiyor çünkü. Ailesi varlık içinde yaşarken aman şımarmasın diye Ayşe'ye para göndermekte cimri davranıyorlar.
Ciddi psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor Ayşe Şasa.
Ailesine duyduğu intikam duygusuyla yanlış evlilikler yapıyor. Önce Atilla Tokatlı ile evleniyor. Ailesinin uygun görmediği, maddi ve manevi olarak yardım da etmediği bir evlilik.
Kısa süren bu evliliğinin ardından ikinci evliliğini Atıf Yılmaz ile yapıyor. Psikolojik rahatsızlıkları yoğunlaşınca evlilikleri çatırdıyor.
Ruhsal açıdan zor bir dönemde iken de Bülent Oran ile evleniyor. Bülent Oran kol kanat geriyor, çok destekçisi oluyor.
*
Çocukluğu ve gençliği herhangi bir manevi tutamaktan yoksun geçtiği için kendisini boşlukta hissediyor. Çeşitli ideolojilere kafa yoruyor ama sonra İslam ile tanışıyor. Mürşid, mürşide, eren evliya, insan-ı kamil... bunlar bana sıcak gelen şeyler değil ama Ayşe Şasa bunlarda huzur buluyor, yatışıyor.
*
Büyük dayısı Rauf Orbay imiş. Ondan da bahsediyor. Bir beyefendi resmi olarak çiziyor Rauf Orbay'ı. Asi gençlik dönemine denk geldiği için onun deneyimlerinden, öğütlerinden, bilgisinden yeterince faydalanamadığından yakınıyor.
*
Dışarıdan bakıldığında oh zengin bir eli yağda bir eli balda gözükebilen bir hayatın içinin nasıl korkunç olabileceğini gözler önüne seriyor kitap.
Dadılar büyütmüş ne güzel, denebilecekken psikopatça bir yetiştirme.
Türkiye böyle bir dönemden geçmiş sanırım. Tanzimat dönemi kitaplarında da bu tarz hikayeler var.
Bir yüzünü batıya dönmüş medeni insan olmak istiyor ama bunu yaparken geçmişi, köklerini tümden sıfırlayınca çıkmaza giriyor. Dini de nereye koyacağını bilemiyor.
*
Denge devreye giriyor bence burada. Her konuda denge olmalı. Denge kayınca hayat da kayıveriyor.
Tanıtım ve bilgilendirmeler için çok teşekkür ederim Çok güzel çalışmalar var sitenizde
YanıtlaSilBen teşekkür ederim :)
Silİyi okumalar.
Teşekkürler Hülya Hanım.
SilDenge hayatın içinde olmalı yoksa her şey olduğu yerden uzakta.
YanıtlaSilDoğru.
Silrauf orbay mı, oradan yakaladı beni :)
YanıtlaSilÇok bilgi vermiyor onun hakkında ama. Zaten o yüzden hayıflanıyor, keşke onu daha yakından tanısaydım diye.
Sil