MRS.
DALLOWAY
Virginia
Woolf
1925
Çeviren:
İlknur Özdemir
Kırmızı
Kedi Yayınevi - 6. Basım - Mart 2015
208
sayfa
Ba-yıl-dımmmmm.
Ekşisözlük'te
okuması, anlaması zor diye yorumlar var bu kitap hakkında. Ama ben gayet kolay
okudum ve keyif aldım. Kendimden şüpheye düştüm hatta. Çünkü anlayışı epey kıt
bir insanımdır. Ama anlayacağım ve seveceğim tuttu demek ki.
Clarissa
Daloway, bir İngiliz hanımefendi. Akşama evinde büyük bir davet verecek. Onun
hazırlığı içinde.
Tam
da o gün Clarissa'nın eski sevgilisi Peter Walsh çıkageliyor. Yıllardır
görüşmemişler. İkisi de bambaşka hayatlar kurmuş. Peter, Hindistan'a gitmiş.
Orada Daisy adında bir kadınla evlenmeye karar vermiş ama kadın evli. Peter,
boşanma işlemleri için Londra'ya gelmiş.
Clarissa,
kocası Richard ile mutlu bir evlilik sürüyor. Ya da öyle gözüküyor. Ya da daha
doğrusu bunu sorgulamıyor. Normal, düz bir evlilik işte.
Kızları
var bir de, Elizabeth. Onun tarih öğretmeni ve aynı zamanda bakıcısı var.
Dindar bir kadın. Clarissa endişeleniyor kızının bu kadınla çok yakın olmasından
ama bir şey de yapmıyor.
Kitap,
Clarissa'nın bu davet için hazırlanmasıyla başlıyor. Ve bu davetin olup
bitmesiyle de bitiyor.
O
süreçte insanların zihinlerinin içini okuyoruz. Mükemmel bir şey bu. Her bir
insanın tepesinde bir konuşma baloncuğu varmış gibi. Hepsinin iç sesi dile
gelmiş gibi.
Burada
önemsediğim insanlar Peter ve Septimus oldu.
"Adı
Smith olan milyonlarca genç adam yutmuştu Londra; ailelerinin çocuklarına farklı
olsunlar diye taktığı Septimus gibi fantastik isimler umrunda değildi."
sf. 92
Septimus,
eski bir asker. Savaşa katılmış. Bu arada hikaye Birinci Dünya Savaşı'nın
sonunda Londra'da geçiyor. Bu savaşta bir arkadaşını kaybetmiş olan Septimus,
ruh sağlığı açısından biraz sorunlu dönüyor. Ağır, çok ağır bir depresyon
geçiriyor. Hissizlik diye tanımlıyor bunu. Doktor görmek istemiyor. Doktoru
görmemek için de pencereden atlayıp ölüyor.
Karısı
Rezia, çok seviyor onu ve yardım etmek istiyor kocası Septimus'a ama elinden bir
şey gelmiyor.
Peter, aşkına karşılık bulamamış bir insan olduğu
için kendimle özdeşleştirdiğim ve o yüzden önem verdiğim isimdi.
Clarissa,
Peter'i kendisine pek layık bulmamış zamanında. Kendisi bir hanımefendi. İyi
bir insan belki ama nobran biri. Duygularına hakim olabilen, çok akıllı sayılmasa
da aptal da olmayan bir kadın.
Peter
biraz havai mi sanki ne? Yakışıklı olmasına yakışıklı, akıllı da ama galiba
güven vermemiş Clarissa'ya. Richard daha olgun, daha sağlam duruşlu birine
benziyor.
Richard,
o günün öğleninde davetli olduğu Lady Bruton'un yemeğinde Peter'in adı geçince
düşüncelere dalıyor. Kıskançlık değil. Sadece Clarissa'yı ne kadar sevdiğini
ama bunu ona söylemediğini farkediyor.
"Clarissa'ya
açık seçik onu sevdiğini söylemek üzere Londra'da yürüyordu. Hiç söylemeyiz
bunu, diye düşündü. Kısmen tembellikten, kısmen utangaçlıktan."..."Odaya
girer girmez onu sevdiğini açık açık söyleyecekti. Çünkü insanın
hissettiklerini söylememesi çok yazık, diye düşündü." sf. 125
Bir
çiçek alıp dönüyor eve. Gene sevdiğini söyleyemiyor ama Clarissa zaten bunu
biliyor ve anlıyor. Richard da onun bunu bildiğini biliyor.
Olsun
be, gene de söyleyin. Seni seviyorum, deyin. Bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan.
Seni seviyorum'lara boğun birbirinizi.
Peter,
Clarissa'yı hala unutamamış. Davet boyu da pek konuşamıyorlar. Sadece kitabın
sonunda karşılaşıyorlar Clarissa ile. "Bu korku ne? Bu coşkunluk ne? diye
düşündü. İçimi böyle olağanüstü bir heyecanla dolduran ne? Clarissa, dedi.
Çünkü karşısındaydı." sf. 208
Tüm
hikaye sabah Clarissa'nın davet hazırlığı ile başlıyor, ondan sonra daldan
dala, insandan insana atlayarak akşam oluyor, davet vakti geliyor, sohbet
muhabbet derken, davet de bitiyor, kitap da bitiyor.
*
Kitabı
bana tavsiye eden, sonra da hediye eden arkadaşımla kitap üzerine muhabbet
ettik. Mrs Dalloway üzerinden kiminle evlenirsin tartışması yaptık. O Peterci
ben Richardçıyım.
A:
Arkadaşım.
B:
Ben
*
A:
Peter adam gibi adam değil mi?
B:
Peter güzel insan ama sanırım ben de Richard'ı seçerdim. Peter biraz havai gibi
sanki. Richard daha olgun, daha güven verici gözüküyor.
A:
Bütün duygularını açık ve yoğun yaşayan bir insan Peter. Richard dallamanın
teki.
B:
Peter eğlenilecek, Richard evlenilecek adam işte.
A:
Hiçbir özelliği yok, dümdüz bir adam.
B:
Aman Clarissa çok renkli biri sanki. Bulmuşlar işte Richard ile birbirlerini.
A:
Clarissa da renkliymiş eskiden.
B:
Ben bir rengini göremedim.
A:
Peter ona "Mükemmel ev sahibesi olmak için yaratılmışsın." diyor,
hakaret etmek amaçlı, ağlıyor bunun üzerine. Peter aynı ben yav.
B: Ağlıyor
da ne oluyor? Gene de partim de partim. Ay davetim de davetim. Ay davetimde
ölen adamı konuşuyorlar, ay olacak şey mi?
A:
ahsdfgasdfasdf. Orada denyoluk yaptı. O konuda Clarissa'ya ben de çok kırgınım.
B:
ahahaa
A:
Peter ile evlenseydi böyle olmayabilirdi. Eğlenilecek/evlenilecek adam ayrımı mı
var? Hülya beni eğit. Hiçbir şey bilmiyormuşum ben.
B:
Ben çok biliyorum çünkü. Peter ile evlenilmez. Güven vermiyor ki. Sağlam bir
duruşu yok. Bir gelecek vaad etmiyor. Baksana işsiz mi kalmış ne olmuş?
A:
Peter sadık olur bence. Birlikte olduğu kişiyi sever, üzerine düşer. Sağlam
duruşu yok o okey, evlenilecek kadar sağlam değil.
B:
Richard da sadık. Richard da seviyor.
A:
Richard dünyanın düz olduğuna inanıyor, boğanın boynuzlarının üzerinde döndüğüne
inanıyor. Richard Konyalı. Yolda gördüğü türbanlı kızlara "Böyle kapanılır
mı, başı açıklar bile sizden daha iyi." filan diyor.
B: Ay
Clarissa neye inanıyor acaba? Clarissa da Konya'nın yüksek sosyetesinden.
A: İğrenç
bir adam Richard.sadfasdfaag. Gerçi Clarissa da çok farklı değil. Doğru
diyorsun.
B:
Clarissa da ciple gezen türbanlı.
A:
Cipe binen müteessir hanım. Doğru tamam. Ben kitaptaki bütün karakterler içinde
birisiyle evlenecek olsam Peter'la evlenirdim. Erkek merkek n'apalım, o düştü
payımıza.
B: Ben
Richard ile evlenirdim. Clarissa şahane yapmış. Peter ile takılmış. Kİ ben de
takılmak isterdim. Sonra da Richard ile evlenmiş. Şahane.
A:
Hayallerimi yıktın şu an ama. Ben Peter'a daha çok benziyorum. Şimdi kızlar
benimle takılacak ama başkalarıyla evlenecek.:(
B:
Yoo Daisy var işte Peter ile evlenmek isteyen.
A: ı ıh
Daisy olmaz. Clarissa olacak. O Clarissa buraya gelecek.
B: İnşallah
cınım yaa
A:
Mrs Dalloway üzerine kiminle evlenilir muhabbeti yaptık, cidden harika.
Altını Çizdiklerim:
"Görünmez
olduğunu hissediyordu nedense; görünmüyordu; bilinmiyordu." sf.13
"...asla
tam anlamıyla tatmin olmamak ya da güvende hissetmemek." sf.15
"Sevmek
insanı yalnızlaştırıyor."sf.26
"Alışkanlıklar
yıkılırken insanın zihni, serseri bir alev gibi kıvrılıp bükülür ve bulunduğu
kaptan fırlayacakmış gibi olur." sf.58
"Topukları
kaldırıma 'Hiç farketmez' diye vuruyordu." sf. 60
"Trendeki
kompartımanda uyurken başı durmadan omzuna düşen biri gibi sürekli geliyordu
aklına." sf. 83
"Bazen
içinden sokakta insanları durdurup, eğer iyi görünümlü, nazik insanlarsa,
onlara 'Ben mutsuzum' demek geliyordu." sf. 90
"Mutsuzluk
saçma, çok saçma bir rüyaydı." sf.91
"Böyle
bir dünyaya çocuk doğurulur muydu? Acılar neden sürdürülsündü ki, ya da
duyguları durmadan değişen, kaprislerinin, kibirlerinin elinde kah şuraya kah
buraya savrulan bu şehvet düşkünü hayvanların soyu neden çoğaltılsındı
ki?" sf. 97
"İnsanlar
sadece yaşadıkları andan aldıkları zevki artırmaya yarayacak şeylere karşı
naziktirler." sf. 97
"Yalnızlığın
ayrıcalığı bu; yalnız başınayken insan ne isterse yapabilirdi. Kimse görmezken
ağlayabilirdi." sf. 163
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder