BUZULLAR ARASINDA BİR KIŞ
(Un Hivernage Dans Les Glaces)
Jules Verne
1855
Fransızca aslından çeviren: Alev Özgüner
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
4.Basım – Nisan 2021
89 sayfa
Öldü denilen oğlunun öldüğüne inanmayan ve onu arayan bir babanın öyküsü.
*
Jean Cornbutte hali vakti yerine bir tüccar. Oğlu gemi kaptanı.
Oğlu şimdi seferde, seferden döndüğünde yeğeni Marie ile oğlunu evlendirecek.
Oğlunun gemisi ufukta görünür görünmez düğün hazırlıklarına girişiyorlar. Ay bir durun, oğlan gelip bir soluklanıp dinlenseydi.
Limana yanaşan gemiden oğlunun çıkmasını bekleyen babaya acı
haberi veriyorlar. Oğlu ölmüş. Bir girdap çıkmış ve dalgalar tarafından
yutulmuş.
Ama baba buna inanmıyor, oğlunu aramaya karar veriyor, belki kurtulmuştur diye. Aynı gemiye kaptan oluyor ve Norveç limanlarında arama yapmaya karar veriyor. Onu bir daha hiç göremeyeceğinden emin olursa o zaman dönecekmiş.
Yanına güvendiği adamları da alıp yola çıkıyorlar. Oğlanın nişanlısı Marie de gemiye giriyor gizlice. Oğlanın babası -Marie’nin dayısı- kızı anlıyor ve gemide kalmasına izin veriyor.
Norveç, Grönland kıyı kıyı dolaşıyorlar buz gibi soğukta.
Bu arada gemide Andre Vasling adlı ikinci kaptan Marie’ye asılıyor. Kız sadece nişanlısını düşündüğü için farkında değil ama baba farkında ve temkinli. Vasling, oğlanın öldüğüne ikna olunsun da bir an önce geri dönelim, Marie ile ben evleneyim telaşında. Böylece Marie’nin dayısından kalacak mirasa konmanın peşinde.
Soğukla, fırtınayla, açlıkla mücadele ederek sonunda oğlanı buluyorlar. Ama dert bitmiyor, bir de dönüş yolu var. İçinde bulundukları kış şartlarında dönemeyeceklerini anlayıp beş ay sonra havalar düzelince dönmeye karar veriyorlar. O zamana kadar avcılık yapıp karınlarını doyuracaklar, dikkatli yaşayacaklar. Ama Vasling yüzünden mümkün olmuyor.
Vasling yemek çalıyor, huzursuzluk çıkartıyor, çıkan bir kavgada ateşe yağ dökülüyor, kokuyu alan ayılar buzda/karada duran gemiye çıkıyor. Ayılarla girilen mücadelede Vasling de bir ayı tarafından öldürülüyor. Hiç üzülemiyoruz onun ölümüne, pis mendebur. Ama bu arada baba da ölüyor. Zaten hasta olmuştu, yaşlı bedeni daha fazla dayanamadı bu son olaylara. Onu oracığa gömüyorlar.
Nihayet mayıs ayında havalar güzelleşiyor ve dönüş yoluna koyuluyorlar.
Memleketlerine döndüklerinde önce babanın cenaze merasimini ardından da düğünlerini yapıyorlar.
*
Uzun uzun anlatılabilecek bir macera seksen sayfacığa sığdırılmış.
Sevdim. Uzun uzun, bitmek tükenmek bilmeyen arıntıları sevmiyorum, yorucu
oluyor. Örneğin Moby Dick. O neydi öyle, roman mı okuyoruz ansiklopedi mi? Bu
iyi. Macera dediğin sündürülmez bence, bu kadar olur. Uzatırsan macera değil
artık rutin olur çünkü. Macera böyle olmalı, bir solukta okunmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder