BAŞKALARININ ÜLKESİ
(Le pays des autres)
Leila Slimani
Çeviren: Işıtan Tual Şekercigik
Kırmızı Kedi Yayınevi
1.Basım - Temmuz 2021
307 sayfa
Mathilde Fransız bir kız. 1940’lı yıllar. Fransa için savaşmaya Fas’tan gelen
askerlerden biri olan Emin’i görüyor Mathilde ve evleniyorlar.
Mathilde, Fransa’da yaşadığı kasabadan memnun değildi. Savaş yıllarının
zorluğu ve ablasını zorbalığı nedeniyle mutsuzdu. Bu evlilik ve gideceği
ülkenin egzotikliği ile daha güzel bir hayata kavuşacağını umuyor. Ancak umduğu
gibi olmuyor.
Kocası Faslı bir Müslüman olan Mathilde, kocasının içindeki Ortadoğulu ile
tanışıyor kısa zamanda. Ülkenin içinde bulunduğu durumun da egzotik değil kadınlar
için korkunç olduğunu görüyor. Eğitim yok, rahatça gezmek yok, ev işleri gırla.
Bu yüzden mutsuz ve gergin.
Emin kendisine miras kalan bir toprağı işletip geçinmeye çalışıyor. Ama
toprak çok bereketli değil. Bir de ülkede Fransızların yanında olan olduğu gibi
sömürge halinden rahatsız olup Fransızlara düşmanlık besleyen de var. Milliyetçi
çatışmalar oluyor zaman zaman. O yüzden Emin genel olarak mutsuz ve öfkeli.
Bir kızları oluyor, Ayşe. Sonra oğulları Selim.
Ayşecik ana babasının gerginliğinden etkileniyor, onlardan korkuyor, onlara
hiçbir şey anlatmıyor. Hep içine atıyor yavrucak.
Ayşe’yi bir Fransız okuluna veriyorlar. Okulda zorbalıklara maruz kalıyor. Ait
olamama hissi yaşıyor. Kimse onunla arkadaş olmuyor. Okulda yaşadıklarını anne
babası bilmiyor. Tüm bunlara rağmen Ayşe okulda başarılı oluyor, sınıf
atlıyor. Anne baba şaşırıyor. Bilmiyorlar kızlarının zekasını.
Bir Noel zamanı işler yoluna girecek gibi oluyor. Mathilde artık ortama alışmış
gibi görünüyor, az malzemeyle ve kıt imkanlarla güzel yemekler ve güzel bir masa
hazırlıyor. Bunu gören Emin onu evinde hissettirmek için eve ağaç getiriyor.
Noel Baba kostümü ile eve gelip sürpriz yapıyor. Şaşkınlık ve sevinç yaşanıyor
aile içinde. Ama Mathilde, Emin’in kendisine aldığı hediyeyi beğenmiyor. Terlik
almış Emin ama hem küçük hem çirkin. Çaktırmıyor Mathilde, beğenmiş ve mutlu
olmuş rolü yapıyor, tuvalette ağlıyor. Kendini değersiz hissediyor.
Emin’in erkek kardeşi Ömer aşırı milliyetçi. Bir gün ortadan kayboluyor.
Kız kardeşi Selma bu duruma seviniyor ve hatta inşallah ölmüştür diyor. Çünkü
Ömer, Selma’ya çok şiddet uyguluyor. Ömer’in yokluğunda Selma kendisini daha
rahat ve özgür hissediyor. Erkeklerle vakit geçiriyor. Ve bir gün hamile
kalıyor. Emin, Selma’yı kollamadığı ve bu durumu kendisinden gizlediği için
Mathilde'i dövüyor. Ayşecik de görüyor bunu ve etrafındaki kadınların
gözlerindeki morluklara, kırık burunlarına şimdi anlam verebiliyor. Çok fena.
Emin’in askerlikten yaveri Murad geliyor bir gün. Emin, Murad’ı çiftliğin
kahyası yapıyor. Murad askeri disiplinle çalıştırıyor herkesi, o yüzden kimse
onu sevmiyor. Selma’yı Murad ile evlendiriyorlar. Selma da bu şekilde hayat
enerjisi emilmiş ve ruhu çekilmiş kadınlar kervanına katılıyor.
Mathilde, babasının öldüğü haberini alıyor. Mezarına gitmek istiyor.
Fransa’ya yola çıkıyor. Oraya vardığında oradaki hayat gözüne daha güzel
gözüküyor. Çocuklarını terk edip orada yaşamayı aklından geçiriyor. Ama kız
kardeşi Irene’den yüz bulamıyor, tüm mahalle de onun artık geri dönmesini
bekler gibi olunca geri dönüyor.
Ömer en son bir çatışmada görülüyor, yaralanıyor. Doktor olarak Emin’in Macar
doktor dostu gidip onu tedavi ediyor. Bu doktor ve karısı, Emin ile Mathilde’in
en iyi komşuları ve dostları oluyor.
Kitabın sonunda yangın çıkıyor civarda. Yangın Emin’in çiftliğine uğramıyor. Balkondan
yangını izliyorlar, o sırada Ayşe yangını izlemekten zevk alırken kitap
bitiyor.
*
Anlaşılıyor ki bir erkeği Ortadoğu’dan çıkarabilirsin ama Ortadoğu’yu erkeğin
içinden çıkaramazsın. Bunu kızlara öğütleyebiliriz bu kitapla.
*
Fas ve Fransa ilişkilerinin
topluma yansımasını da okumak mümkün kitapta. Bir yanda Fransa sayesinde
ülkenin gün yüzü gördüğünü, toprakların işlendiğini, üretim olduğunu savunan
var. Bir yanda da Fransa’nın Fas’ı sömürdüğünü düşünen ve bağımsızlık isteyenler
var. Neticede Fransız himayesindeki Fas 1956’da bağımsız oluyor. Kitapta bu bağımsızlık öncesi on yıl içinde geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder