TAŞRA ÜNİVERSİTELERİ
Ak Parti’nin Arka Kampüsü
Tuğba Tekerek
2023
İletişim Yayınları
2.Baskı - 2023
400 sayfa
“Her ile bir üniversite” politikası zamanla “Her ilçeye de bir üniversite”ye dönüştü ve kuş uçmaz kervan geçmez yerlere de üniversite açılır oldu. Ama bu üniversiteler öğrenci, öğretmen, kaynak vb eksikliği ile zamanla yok oluyor ya da güç bela varlığını sürdürüyor. Yazar, bu üniversitelerin izini sürmüş ve çok güzel bir kitap yazmış. Her sayfası gençlik ve gelecek adına üzüyor.
*
Yazar beş üniversite seçerek kitabını yazmış. Bunlar:
-Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
-Bingöl Üniversitesi
-Giresun Üniversitesi
-Kilis 7 Aralık Üniversitesi
-Yalova Üniversitesi
*
“Muhalefetteyken YÖK’ü eleştiren Ak Parti, iktidara gelince onu sahiplendi ve kendi hedefleri için kullandı.” Sf.18
“Taşra üniversiteleri ise Ak Parti’nin gözlerden ırak bir şekilde, istediği gibi düzenlediği bir arka bahçe adeta.” Sf.18
*
Hatırlayan vardır, 2005 yılında Bolu İzzet Baysal
Üniversitesinde mimarlık ve mühendislik fakülteleri temel atma törenine dönemin
başbakanı Erdoğan katılacaktı. Rektörlük, bu durumu üniversitelerin
siyasallaştırılması çabası olarak değerlendirip kabul edilemez bulduğunu
açıkladı ve protesto etti. Bugün kulağa inanılmaz geliyor.
*
Şu sayıları veriyor yazar:
2002’de 40 ilde 53 üniversite, diğer şehirlerde de yüksekokullar varken daha sonra her ile üniversite hatta birden fazla üniversite ile 2015’de 109 üniversite oldu.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra 6.081 akademisyen üniversiteden uzaklaştırıldı.
Bazı üniversiteler bölündü. İstanbul, Gazi, Karadeniz Teknik gibi. Boğaziçi Üniversitesi hâlâ direniyor.
Ağustos 2022 itibariyle YÖK’e bağlı üniversite sayısı 208.
“Taşra üniversiteleri çekirdekten Ak Parti mahsulü
oldu.” Sf.24 diyor yazar ve ekliyor: “Ak Parti bu üniversitelerde “know-how’ı
yani neyin nasıl yapılacağı bilgisini buralarda geliştirdi.” Sf.25
Sonra onu büyük şehirlerdeki üniversitelere yaydı. O yüzden yazar 2006-2008 döneminde açılan taşra üniversitelerini incelemenin, Ak Parti’nin üniversite politikasını anlamak için önemli olduğunu düşünüyor.
“2020-2021 MEB verilerine göre 18-22 yaş grubundaki gençlerin %44’ü bir yükseköğretim programına kayıtlı, yani ülkede neredeyse her iki gençten biri üniversiteli.” Sf.29
Ama bu sayı biraz balonmuş. Anadolu Üniversitesinde 2,4 milyon pasif öğrenci varmış, kayıt yenilemeyen, sınavlara girmeyen. “Öğrencilikle tek ilişkileri, ceplerindeki öğrenci kartından ibaret.” Sf.31 Toplam açık öğretim öğrenci sayısı 4,4 milyon.
Gerçekten üniversiteye gidenlerin sayısı ise 3,8 milyon.
Dört yıllık örgün lisans eğitimine ulaşabilen öğrenci sayısı yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle birlikte 2,8 milyon.
*
“Doğru dürüst lise eğitimi almamış gençler, sırf
kontenjan dolsun, üniversiteli sayısı artsın diye yükseköğretime taşınıyor.”
Sf.33 diyor yazar. Üniversite sınavlarında baraj kaldırıldı ki daha çok üniversiteli
olsun. Ama hal böyle olunca da dört işlem bile bilmeyenlerin mühendislik
programlarına girebildiği bir sistem oluştu.
2021 yılında Bartın Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümüne girmiş bir öğrencinin YKS’de biyoloji, kimya, fizik net sayısı sıfır.
2021 Sivas Cumhuriyet Üniversitesi kimya bölümüne giren bir öğrencinin kimya ve biyoloji neti sıfırın altında.
2021 Munzur Üniversitesi Psikoloji bölümünde,
psikoloji alanında eğitim almış bir öğretim üyesi yok. Felsefeci ve veteriner
veriyormuş dersleri.
Yetersiz akademik kadro yanında mevcut akademisyenlerin de anlatımlarındaki sorunlara yer veriliyor kitapta. Örneğin Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümünde her konu dini bağlamda açıklanıyor, hocalar hep dersle ilgili ilgisiz din anlatıyor, öğrenciler de bunu fark edip sınavlarda ayet yazıp sınavlardan geçiyormuş.
*
Giresun Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Giresun merkezden aniden Bulancak ilçesine taşınmış. Amaç ilçeyi kalkındırmak. Üniversitesi binasının yapımında emeği geçen dolmuş durağı kooperatifine dönemin maliye bakanı Mehmet Şimşek bizzat teşekkür etmiş. Dolmuşçular öğrencileri merkezden ilçeye taşıyarak gelir elde etmiş. Öğrencinin ilçeyi kalkındırması bu anlama geliyor onlar için. Bu sorunu dile getiren bir öğrencinin şu lafı beni güldürdü ne yalan söyleyeyim:
“Nitelikli, bilimsel bir eğitim görmek amacıyla geldiğimiz Giresun’da…” Sf.76
Nitelikli bilimsel eğitim ve Giresun Üniversitesi mi?
Giresun Üniversitesi bir öğrenci Şebinkarahisar’da moda tasarımı okuyormuş. Şebinkarahisar ve moda tasarımı mı? Öğrenci burada tabii ki kumaş bulamıyor. Kitap, giysi, cilt bakım malzemesi gibi şeylere de ulaşamıyorlar. İnternetten kargoyla dört gün sonra geliyormuş. Yerel esnaftan almaya kalksalar elli liralık ürünü yüz liraya satıyormuş.
Giresun Üniversitesi Şebinkarahisar Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi kalp masajını teorik olarak öğrendiğini, maket olmadığını, ambülans, sedye, atel vb hiçbir malzeme olmadığını anlatıyor.
Sayıştay’ın Eylül 2019 raporuna göre Giresun Üniversitesinin 171 ön lisans, 99 lisans programı varmış ve 122’si atıl durumdaymış. Ya öğrenci yok, ya öğretim görevlisi yok, ya bina yok. Kamu kaynakları böyle çarçur ediliyor yani.
*
Ordu’nun Mesudiye ilçesine bağlı Yeşilce beldesinde ilkokul bile yokken 2004’te Ordu Üniversitesine bağlı turizm otelcilik önlisans programı açılmış. 2012’de Mesudiye ilçe merkezine taşınmış okul.
“Türkiye’nin dört bir yanında, yüzlerce ilçede onlarca absürt MYO hikayesi var.” Sf.99 diyor yazar ve bunların örneklerini veriyor bol bol.
YÖK 10.000 nüfusun altında yerlere yüksekokul açılmasına izin vermiyor. Buna çare de ek bina açmakla bulmuşlar.
*
İşin akademisyen tarafıyla da konuşuyor yazar. Nasıl torpiller olduğunu, nasıl vasıfsızların dekan/rektör yapıldığını… vb
*
Bu üniversitelerin işe yaramazlığı ile ilgili birkaç olaydan biri Bingöl’deki Sarıçiçek köyüne düşen meteor. Köylü bunun önemli bir şey olabileceğini düşünüp şehrindeki Bingöl Üniversitesine danışıyor ama orada kimse ilgilenmiyor. Sosyal medyada olayı anlatan köylüyü İstanbul ve yurt dışındaki üniversitelerden uzmanlar duyup ilgileniyor.
*
Öğrencilerin kütüphane ihtiyacı varken devasa camiler yapılıyor kampüslere. Öğrencilerin bundan rahatsızlığı anlatılıyor.
*
Her yurtta manevi rehber adı altında bir çeşit psikolog istihdam ediliyor. Psikolog değil, çünkü eğitimleri psikoloji değil, ilahiyat üzerine. Zaten de ilahiyat bölümü mezunları için pek çok yeni alan açıldığını ortaya koyuyor kitap.
*
ÜniAK
diye AKP’nin üniversitelerde uzantısı varmış. Duymamıştım. Zaten duyulacak
kadar ehemmiyeti yokmuş. Sözde öğrenci topluluğu ama tepeden inme olduğu için
gençlerde bir karşılık bulamıyormuş.
*
Çok
değerli bir çalışma bu kitap. Çok üzücü, çok sarsıcı bir yandan da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder