HAMLET
William Shakespeare
1609
İngilizce Aslından Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
133 sayfa
Yıllar önce okumuştum. Bkz: http://birazkitap.blogspot.com/2012/05/hamlet.html
Yine okumak çekti canım.
*
Danimarka kralı ölmüştür. Ölüm sebebinin bağ evinde uyurken yılan sokması olduğu söylenir. Ancak işin aslı farklıdır. Kralı, kralın kardeşi Claudius öldürmüştür. Claudius tahta geçmiş ve ölen kralın karısı Gertrude ile evlenmiştir.
Bu gerçeği söyleyen ise ölen kralın hayaletidir.
Hayalet kral, oğlu Hamlet'e bu gerçeği anlatıp intikam almasını ister.
Hamlet öncelikle Hayalet'in söylediğinin doğru olup olmadığının sağlamasını yapar.
Şehre gelen tiyatro oyuncularından babasının öldürülmesini temsil eden bir oyun sergilemelerini ister. Oyunu izleyen amcası kral Claudius öfkeyle salonu terk eder. Bu da Hamlet'in istediği sağlama olmuştur.
"Çürümüş bir şey var Danimarka krallığında."
*
Kral, Hamlet'i bir tehdit olarak gördüğü için onu İngiltere'ye gönderir, sözde geciken alacaklarını istemek için. Orada Hamlet'in öldürülmesini isteyen bir ferman hazırlar. Ancak Hamlet bu fermanı öğrenir ve kendisini öldürecek olanları öldürerek Danimarka'ya döner.
Hamlet, annesi Gertrude ile konuşurken perde arkasından dinleyen sarayın başmabeyincisi Polonius'u kral zannederek öldürür.
Polonius'un kızı Ophelia babasının ölümüne üzülerek önce aklını, sonra intihar ederek hayatını kaybeder.
Polonius'un oğlu Laertes de babasının katili Hamlet'ten intikam almak için onunla bir düelleyo girişir. Ancak kral düelloda hile düzenleyerek Laertes'e ucu zehirli kılıç verir. B planı olarak da zehirli içki hazırlar.
Düelloda Hamlet yaralanır. Daha sonra kılıçlar karışır ve bu defa Laertes zehirli kılıçla yaralanır. Zehirli içkiyi de Hamlet'in annesi kraliçe Gertrude içer.
Laertes ölmeden önce her şeyi kralın planladığını açıklar. Hamlet amcasını yani kralı öldürür. Annesi yani kraliçe zehirli içki nedeniyle ölür. En sonunda da Hamlet ölür.
Eğlenceli değil mi? Tamam, normalde değil. Ama bana eğlenceli gözüktü. Herkesin sırayla öldüğü bir parodi gibi. Ölüm ve son. Suçlular ölerek cezasını çekiyor, suçsuzlar da arada kaynıyor.
Hamlet, ölmeden önce tek dostu Horatio'dan gerçekleri insanlara anlatmasını ister.
Cenazeleri de Norveç Prensi Fortinbras kaldırır. Fortinbras aslında Danimarka'ya savaş açacaktı, Norveç kralı buna karşı çıkıp Fortinbras'ın kulağını çekti, o da bu defa Polonya'ya savaş açtı. Danimarka'yı da transit geçiş için kullanıyordu. Polonya zaferinden dönerken bu manzarayla karşılaşıyor.
Yaşasaydı Hamlet ve Fortinbras iyi bir düşmanlık ya da iyi bir dostluk kurabilirlerdi. İkisi de genç, cengaver, yiğit mert gençlerdi.
*
Hamlet eğlenceli bir tip. Özellikle dalkavukluk edenlerle çok alay ediyor. Örneğin;
Hamlet ile Polonius ile bir bulutun şekli üzerine konuşuyorlar. Hamlet bulutu deveye benzetiyor. Polonius "Doğru, vallahi, tıpkı bir deve." diyor. Hamlet fikrini değiştirip fareye benzetiyor. Polonius "Evet, sırtı tam bir fare sırtı." Hamlet bu defa balinaya benzetiyor. Polonius yine onaylıyor.
Ya da bir başkası. Lord Osric ile olan muhabbeti. Havadan konuşuyorlar. Osric "Hava pek sıcak" diyor. Hamlet "Yoo, çok soğuk." Osric de hemen "Evet, biraz soğukça galiba efendimiz, haklısınız." Hamlet hemen ardından "Ama yine de bunaltıcı bir sıcak var." Osric de "Dayanılmaz bir sıcak efendimiz."
Ahahahahaha!
Dili pek nüktedan. Örneğin Polonius "Şimdilik izninizi alıp gideyim efendimiz." diyor. Hamlet'in cevabı: "Bundan daha seve seve verebileceğim hiçbir şey alamazsınız benden bayım."
Ahahahajah!
*
Meşhur "Olmak ya da olmamak, işte bu bütün mesele bu." diye bildiğimiz kısım "Var olmak mı yok olmak mı, bütün sorun bu!" diye çevrilmiş. Şaşırdım.
Hamlet'in babasının ölümü ile ilgili öğrendikleri üzerine kafasını kurcalayan düşünceler yumağında geçiyor bu kısım:
"Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?"
*
Azıcık kadın düşmanı mı ne Hamlet?
Annesi babasının ölümünden iki ay sonra başkasıyla evlendi diye kinlenmiş. Bunun acısını Ophelia'dan çıkarıyor. "Tanrı size bir yüz vermiş, siz tutup başka bir yüz yapıyorsunuz kendinize. Kırıtmalar, fıkırdamalar, yapmacıklı konuşmalar..." diye kıza atarlanıyor.
Tiyatroda oyunculara söylettiği metinde
"Yalnız ilkini öldüren varır ikinci kocasına.
İkinci evlenmeye kadını sürükleyen şey
Aşağılık bir hesaptır, sevgi değil.
Bir kez daha öldürmüş olurum kocamı
Bir kocaya açarsam yatağımı."
dedirtiyor.
Oldu canım. Adam ölünce kadın ömür boyu onun yasını tutacaktı. Tersi için de geçerli. Karısı ölünce de koca ömür boyu onun yasını tutmasın. Yani Hamlet, annene dersini vereceksin diye bütün kadınları gömdün, oldu mu şimdi?
*
Hamlet'in ağzından dönemin tiyatro modasını da eleştiriyor Shakespeare.
Hamlet, oyunculara verdiği parçanın rahat, özentisiz, söz parlatmadan, el kol havalara savrulmadan, ölçüsünde, tadında söylenmesini istiyor. "Yürekler acısı geliyor bana gürbüz bir delikanlının takma saçlar sakallar içinde, bir acıyı yüreğini paralarca, didik didik ederce bağırıp halkın kulaklarını yırtması.(...) En başta gözeteceğimiz şey, yaratılışa tabiata aykırı olmamak. Çünkü bunda sapıttık mı tiyatronun amacından ayrılmış oluruz. Doğduğu gün de bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek..."
*
Soylular ve soylu olmayan halk tabakası arasındaki adaletsizliğe de değiniyor.
Ophelia intihar ettiği için normalde bir cenaze töreni düzenlenmeyecekken soylu bir aileden olduğu için cenaze töreni yapılır.
Bu konudaki eleştiriyi mezarcılara söyletir.
"Bu kadın soylulardan olmasaydı, zor gömerlerdi Hıristiyan mezarlığına. (...) Yüksek tabakanın kendini asmaya, boğmaya hakkı var, öteki Hıristiyan dindaşların yok..."
Hamlet'in o meşhur sahnesi olan eline kafatası aldığı kısım da burası. Mezarcıların toprağı kazarken savurduğu kemikler ve kafataslarını görünce Hamlet ölüm ve insanın yaşarken yaptıklarının nasıl önemsiz hale geldiğini düşünür.
"Bu da niçin bir avukatın kafası olmasın? Nerede şimdi o kanun cambazlıkları, söz perendeleri, maddeler, fıkralar mıkralar? Nasıl katlanır bu kaba herifin tepesine çamurlu küreğine indirmesine? Neden bir dava açmıyor hemen?"
*
Bir eleştirisi de her devrin insanı olanlara.
"Zamanımız böylelerine hayran işte, böyle günün türküsünü çağıranlara! Gösterişler, kırıtmalar altında köpüğe benzer boş bir beyin. Bununla en parlak, en ince görüşlü insanların ağzından girip burnundan çıkmayı becerirler. Oysa içlerini yoklarsanız, bir üfürmede su kabarcıkları gibi patlayıverir neleri varsa."
"Zamanımız" dediği zaman 1600'lü yıllar. Ahah! Aynısı bugün.
Muazzez İlmiye Çığ'a atfedilen bir laf var: "Sümer tabletlerinde 'Bu gençlik nereye gidiyor?' yazısını gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum." diye. Sümer tabletleri Milattan Önce 2000'li yıllara ait.
1092'de Selçuklu veziri Nizamü'l-Mülk'ün yazdığı Siyasetname'de de yine bugün için de geçerli eleştirilerin yer alması gibi.
İnsanlık olarak bazı konularda nasıl oluyor da binlerce yıldır değişim gösteremiyoruz? Binlerce yıl boyunca aynı dertlerden yakınmak, aynı şeyleri eleştirmek... Huysuz ihtiyar gibiyiz. Dünyacak, insanlıkcak huysuz ihtiyarız. Değişime direnç gösterdiğimiz gibi sürekli de yakınıp duruyoruz.
Hazır değiliz demek ki.
"Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta."
*
Hamlet'i Ophelia'nın gözünden anlatan bir film var:
Bkz: Ophelia
Orijinal eserden farklılıkları var tabii.
Orijinal eserde Ophelia soylu iken filmde fakir.
Orijinalde Ophelia, Hamlet'in pek umurunda değil. Ama filmde büyük aşk yaşıyorlar.
Orijinalde Ophelia, babasının ölümünün ardından gölde boğularak ölüyor.
Filmde Ophelia zehir içip göle giriyor. Zehrin etkisiyle insanlar onu ölü sanıyor. Mezardan onu Horatio çıkarıyor. O sırada da zehrin etkisi geçtiği için kendine geliyor. Hamlet'in yanına gidiyor. "Gidelim buralardan" diyor. Hamlet babasının katili olan amcasına karşı intikam hırsıyla dolu olduğu için gelmiyor.
Ophelia tek başına manastıra gidiyor. Orada Hamlet'ten olan kızını doğuruyor. Filmin sonu Ophelia'nın kızıyla mutlu olduğu görüntülerle bitiyor.
Çiçek gibi son. Ama Shekespeare'in eserinde Opelia kim ki Hamlet'in yanında?
*
Ophelia demişken, Ophelia'nın gölde ölümü pek çok resme de ilham olmuş.
John Everett Millais - 1851 - Tate Britain/Londra
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder