25 Kasım 2024 Pazartesi

HERHANGİ BİR JUDE

 

HERHANGİ BİR JUDE
(Jude The Obscure)

Thomas Hardy

1895

İngilizce aslından çeviren: Lale Akalın

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

1.Basım - Eylül 2024

480 sayfa


Acıklı, hüzünlü bir hikaye.

Evlenmek, boşanmak ya da boşanamamak, aşk, batıl inançlar, kaygılar üzerine bir roman.

Sene 1800’lerin sonu. İngiltere kırsalı. Baş karakter Jude.

Anasız babasız bir oğlan çocuğu Jude. Halası ona bakıyor, ne kadar bakmak denirse. Sen de keşke annen babanla ölseydin de kurtulsaydın… gibi laflar ediyor çocuğa. Jude, işe yaramazlığını, yaşamının anlamsızlığını hissediyor daha çocuk yaşta.

Köyün öğretmeni başka bir şehre, Christminster’a, gidiyor. Jude’un halası, keşke öğretmen seni de yanında götürseydi diyor Jude’a. Bundan etkilenen Jude, öğretmenin gittiği şehre gitmeyi düşünüyor. O zamana kadar bol bol okuyor, kendisini geliştirmeye çalışıyor.

Bir gün yolda giderken bir kız Jude’a laf atıyor ve böylece tanışıyorlar. Arabella kızın adı. Arabella, hamile olduğunu söyleyip Jude ile evleniyor. Evlendikten sonra hamile olmadığını itiraf ediyor.

Jude’un kitap ve okul hayalleri suya düşüyor evlenmekle birlikte. Karısı, Jude’dan bir halt olmayacağını anlayınca anne babasıyla birlikte Avustralya’ya gidip Jude’u terk ediyor.

Jude da artık öğretmenini görmek üzere Christminster’a gidiyor. Bu şehirde halasının kızı Sue’nun olduğunu öğreniyor. Kuzenler birbirlerini ilk defa görüyor, tanışıyorlar, birbirlerini seviyorlar. Hatta Jude aşık oluyor. Ama tabii bu aşkı içinde yaşıyor. Çünkü Jude hem hâlâ evli, hem de Sue onun kuzeni.

Öğretmeni Phillotson’u görmeye Sue ile beraber gidiyor Jude. Öğretmen, Jude’u hatırlamıyor bile. Sue, ev sahibi ile sorun yaşadığından başka yere taşınmak durumunda. Jude ona iyilik olsun diye öğretmeninden Sue için iş istiyor. Öğretmen Sue’yu kendi yardımcı öğretmeni yapıyor. Bu arada Sue’dan hoşlanıyor. Hatta evlenme teklif ediyor, nişanlanıyorlar.

Jude dayanamayıp Sue’ya açılıyor. Sue da aslında Jude’a karşı boş değil ama Jude evli olduğunu söyleyince Sue yıkılıyor. Gidiyor. Phillotson ile evlendiği haberi geliyor.

Jude, Sue ile görüşmek istiyor. Bu sırada beklenmedik bir şey oluyor. Bir barda Jude, karısını görüyor, Arabella Sydney’den dönmüş, barda garsonluk yapıyor. Avustralya’da evlenmiş nasıl olduysa. Bu durumu yasal hale getirmek için Jude’un kendisini boşamasını istiyor. Jude kabul ediyor.

Sue, kocası Phillotson’u insan ve arkadaş olarak seviyor ama koca olarak ondan tiksiniyor. Adam bunu anlıyor. Daha fazla dayanamayan Sue, kocasından evi terk etmek için izin istiyor. Apaçık konuşuyorlar. Adam anlıyor ve izin veriyor. Sue, Jude’a gidiyor. Adam da Sue’yu boşuyor.

Artık ikisi de özgür ama Sue hâlâ çekingen. Evlilik konusunda kaygıları var. Kendi anne babalarının evlenerek yanlış yaptığını duymuşlar. Kendileri de yanlış evlilikler yaptılar. Bu yüzden evlilik konusunda bir çeşit lanetli olduklarını düşünüyorlar. Ayrıca evlendikten sonra birbirlerini eskisi gibi sevmeyeceklerini zannediyorlar. En çok da Sue böyle düşünüyor. Jude, Sue bu konuda ne derse ona uyuyor.

O sırada Arabella’dan mektup geliyor. Jude’un bir çocuğu olmuş. Arabella’nın anne babası bakıyormuş ama artık bakmak istemiyorlarmış. Arabella da istemiyor. Jude’a gönderiyor. Jude ve Sue mutlulukla karşılıyorlar çocuğu. Ama hâlâ evli değiller. Evlilik için başvuruyorlar ama Sue yine korkuyor. Evlenmeden dönüyorlar.

Lakabı Zaman Baba olan çocuk akıllı, uslu, sessiz, ağırbaşlı bir çocuk. Okulda anne babasıyla ilgili kaba laflara maruz kalınca Jude ve Sue evlendik diyorlar ortamlarda ama evlenmiyorlar.

Jude’un taş ustalığı yaparak para kazanması ve evli olmadıkları için kınandıkları şehirleri terk ederek yaşamlarını sürdüren Jude ve Sue’nun iki çocuğu oluyor. Sue üçüncüye hamile iken Jude Christminster’a dönmek istiyor. Bir unutamadı orayı. Hala üniversite hayali var ama bunun artık sadece hayal olduğunun farkında.

Gidiyorlar Christminster’a. Hiçbir pansiyon onları almıyor çocukluları var ve fakirler diye. En sonunda biri alıyor. Zaman çocuk, bu zor durumlara dayanamıyor. Keşke doğmasaydım, biz olmasaydık daha iyi olurdu diyor. Sue’nun hamile olduğunu da öğrenince çok kızıyor Zaman. Madem bu kadar kalabalığız diye zor durumdayız, neden bir çocuk daha?.. diye düşünüp üzülüyor. Jude ve Sue evde yokken Zaman, kendisini ve iki kardeşini asarak öldürüyor. Çok sarsıcı bu kısım. Dehşet.

Hamile Sue, erken doğum yapıyor ve bebek ölü doğuyor.

Kendisini dine veren Sue, ilk kocası Richard Phillotson ile evli olması gerektiğini düşünmeye başlıyor. Ona evlenirken verdiği bağlılık yemininden dönüş olmayacağına inanıyor ve Jude’a da bunu anlatarak
yeniden Richard’a dönüyor. Richard’ın zaten canına minnet. Karısı sevgilisine gitsin diye ona izin vermesi tepkiyle karşılanmış, yaşadığı şehirden, okuldan, kiliseden aforoz edilmişti. Şimdi yeniden karısı ile birlikte olarak kaybettiği itibarı geri kazanacağını umuyor. Ve Sue’yu da seviyor bakmayın.

Jude’un eski karısı Arabella’nın kocası ölüyor. Arabella, Jude’a tekrar sarıyor. Jude, Sue’nun gidişinin ardından zaten yıkık. Arabella’nın Jude’u içkiyle kandırıp evlenmeye ikan etmesi kolay oluyor.

Jude dayanamayıp Sue’yu görmeye gidiyor. Ama Sue Richard Phillotson ile olmaya kararlı. Öpüşüp bir daha birbirlerini görmeyeceklerine yemin ediyorlar. Jude ile öpüştü diye pişman olan Sue, kocasıyla sevişmeyi kabul ediyor artık bir çeşit kefaret olarak.

Bir zaman sonra Jude hastalanıyor. Yataktan çıkamaz hale geliyor. Ve ölüyor. Onun öldüğünü gören Arabella, dışarıdaki eğlenceyi kaçırmamak için öldüğünü söylemiyor. Arabella eğlenceden dönünce Jude’un cenaze işlerine girişiyor.

Sue gelmiyor cenazeye.

*

Çok dramatik.

Sue’nun aklı çok karışık. Feminist bir düşünce dünyası var ama 1800’ler İngiltere’sinde olacak gibi değil.

Jude da ayakları hiç mi hiç yere basmayan bir genç adam.

Neler yaşıyorlar genç yaşlarında. Yazık!

*

Kitabı bitirir bitirmez bunun kesin filmi yapılmıştır, dedim. Yapılmış. 1996 yapımı. Sue rolünde Kate Winslet oynuyor.

Kitap, filmden daha güzel. Çünkü duygular ve olaylar daha ayrıntılı anlatılabiliyor kitapta.

Kitabın sonu Jude’un ölümüyle biterken filmde Jude ve Sue’nun çocuklarının mezarında vedalaşması, Sue’nun eski kocasına gitmek için Jude’u terk etmesiyle bitiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder