İRADE TERBİYESİ
(L’Education de la Volonte)
Jules Payot
1909
Çeviren: Ludmila Denisenko
Kırmızı Kedi Yayınevi
5.Basım – Eylül 2022
292 sayfa
Zamanında kişisel gelişim kavramı ve bilinci yokken gençlere
yol göstermek amacındaki eğitimci yazar 1909 yılında bu kitabı kaleme almış.
Devrine göre önemli bir yenilik. Okuyuculardan da çok ilgi görmüş. Ancak Vatikan’da kara listeye alınmış kitap. Çünkü
yazar Fransa’daki laik eğitimin önemli isimlerinden biriymiş. Kitabı da dini
değerlere aykırı bulunmuş. Bence abartmışlar.
*
“Neredeyse tüm başarısızlıklarımızın, hemen her talihsizliğimizin nedeni
tektir: irademizin zayıflığı; çabadan, özellikle de sürekli çaba göstermekten
duyduğumuz yılgı.” Sf.23 diyerek başlıyor yazar.
*
Amerikan yerlilerine laf ediyor bir yerde:
“Kendilerine büyük bir refah getirecek düzenli bir iş yapmak yerine öylece
ortadan kaldırılmayı yeğleyen Amerikan yerlilerinin, gözlerimizin önünde yok
olduklarını görmüyor muyuz?” sf.24
Adamların bir başlarına gönüllerince yaşadıkları toprakları
işgal edip sonra da düzenli işleri yoktu diye eleştirmek mi?
*
Memuriyeti küçümsüyor yazar. Düşünmeden, bir çaba göstermeden
yapılan bir iş diye. Ben öyle düşünmüyorum. İşin kendisi öyle olsa bile,
memuriyette kazandığın parayla memuriyet için harcadığın zamandan arta kalan
zamanı gayet güzel değerlendirmek mümkün.
Sadece memuriyet değil. Tüm mesleklerin zamanla insanı körelttiğini, “zihinsel
melekeleri devreye sokma fırsatları”nın yıldan yıla azaldığını söylüyor. Bunun
sebebi bence kişinin kendinden kaynaklanan bir tembellik değil, emeklerinin
karşılığını alamadığını görmenin getirdiği bir yılgınlık.
*
Öğrencileri cansız olmakla, ruhsuzlukla suçluyor. Gençlere
kıyamam.
Tembel öğrencileri yeriyor tabii ki, onların sınavların yaklaşmasıyla canını
dişine takıp çalışabileceklerini söylüyor, ama asıl zor olan aylar hatta yıllar
boyu düzenli süren çabalar, diyor.
Öğrencilerin zihinsel çaba göstermediklerinden, hafızalarına aşırı
yüklediklerinden yakınıyor. Pardon da öğrenciler kişisel çaba gösterseler bu
takdir edilecek mi ki? Öğrencileri değerlendiren öğretmenler, öğrencilerin
özgün cevaplarını geçer not sayacak mı?
*
Sonunda gerçek soruna, eğitim sistemine veryansın ediyor.
Matematik, fizik, kimya, tarih, edebiyat, yabancı dil, psikoloji… “Her şeyi
yüzeysel olarak görme” diyor tüm bu derslerin öğrencilere dayatılmasına ve bunun bir hastalık olduğunu söylüyor.
Bir parça katılıyorum. Katılmadığım parça şu. Öğrencilere tüm bu alanlar eser
miktarda gösterilip daha sonra kendi zevkini bulmasına müsaade edilmeli.
Hayatında hiç piyano çalmamış biri piyanoya yeteneği olup olmadığını bilebilir
mi? Ya da hiç piyano dinlememiş biri bu enstrümana ilgisi olup olmadığını
bilebilir mi? O yüzden çocuklara seçenekler sunmak adına bu çeşitliliği ben
önemli buluyorum.
*
“Artık okumaya vaktimiz yok.” diyor. Sene 1893. 1893’de okumaya vakit
olmamasından yakınmak da ne bileyim!
*
Yakın yakın yakın, eleştir eleştir eleştir. Gelelim
tavsiyelerine:
-Aklına önemli bir fikir geldiğinde aklından öylece geçip gitmesin. O fikirle
ilgili düşünmeye ve deneyim kazanmaya gayret et.
”Goethe, zihninde Faust fikriyle, otuz yıl boyunca gezdi
durdu.”
“Newton, buluşu olan evrensel çekim yasasını onu hiç
aklından çıkarmadığı için kanıtladı.” Sf.39
-İşsiz güçsüz kimselerin yaşamını kıskanıp ondan bahsetmekten de kaçınmalıyız.
Sf.121
-Bizi üşengeçliğe iten arkadaşlardan ve zevklerden
tiksinmeliyiz. Sf.121
-Kişisel gelişim kitapları okumalıyız. (Yalnız tabii kişisel gelişim kavramı yok daha o dönem. “Çalışıp çabalamanın yararlarını ya
da sevincini, aylak bir yaşamın çirkinliklerini ortaya koyan tüm kitaplar" diyor. Sf.122
- İmajinasyon yapmalıyız. (somut görmek, diyor buna yazar. Sözcüklerle
düşlemektense zihninde imgelerle yaratmak “Örneğin ailem mutlu olacak, demeyin!
Babanızı gözünüzün önüne getirin, her bir başarınızda gösterdiği sevinci
hayalinizde canlandırın, annenizin duyacağı gururu hayal edin.” Sf.119 )
*
Tabii ki kadınları aşağılamak, dönemin olmazsa olmazı.
Kadınlara kukla diyor yazar.
“İşçiler, yoksullar, kadınlar, çocuklar, sosyeteden kimseler pek düşünmezler.
Onlar kukladır, biraz karmaşık ve kesinlikle bilinçli kuklalardır ve tüm
hareketleri, kaynaklarını istemsiz arzular ve yabancı telkinler bölgesinden
alır.” Sf.45
Kızların eğitim almalarını da önemli bulmuyor.
“Zengin kızların hiç değilse bir eğitim
üstünlüğü olduğu söylenir. Ne yazık ki bu noktada da büyük yanılgılarımız var.
Onlar asla sağlam bir kültür edinemezler. Belleklerine pek çok şeyi
yerleştirebilirler, ancak onlardan yaratıcı bir çaba beklenemez. Bir kişiliği,
o da çok zorlukla ancak elde edebilirler.” Sf.217
Dedi ve beni kaybetti.
*
Kitabı gençlere yazmış dedik ama bu gençler tabii ki erkekler. Hayat onların
etrafında dönmeli çünkü. Her şey onlar için.
*
Genç yaşta evlenmenin daha iyi olacağını anlatıyor. Yoksa erkekler
“işi bedenini pazarlamak olan kadınları” sık sık ziyaret ederler:
“Bunları yapan gençler, yaşlı bir görünüm alır; sırtları kamburlaşır, inkar
edilemez kas güçsüzlüğüne uğrarlar.” Sf.219
Evet ve çükleri düşer.
*
Dönemi için faydalı, bugün için ise yeni bir şey söylemeyen ama nostaljik bir eser
diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder