2 Ekim 2022 Pazar

DEMİRYOLU ÇOCUKLARI

                                  DEMİRYOLU ÇOCUKLARI

(The Railway Children)

Edith Nesbit

1905

Çeviren:Aylin Kayapalı

Kırmızı Kedi Yayınevi

4.Basım - Temmuz 2020

253 sayfa


Ne tatlı, ne düzgün, ne kibar, ne iyi kalpli çocuklar. Bayıldım. Çocuklar böyle, çünkü anneleri böyle. Çok asil bir kadın. 

Zenginlikten yoksulluğa düşmüş bir aile. Okumaya başladığımda dramatik bir sefillik okuyacağımı sandım ama öyle olmadı, sevindim. Anne sık sık çocuklara ne kadar yoksul olduklarını söylüyor ama bunu bir kurban psikolojisi ile söylemiyor. Daha çok çocuklara realist bir hatırlatmada bulunuyor. Tüh tüh diye kadere lanet okumuyor kadın, soğukkanlı bir şekilde yapılması gerekenleri yapıyor elinden geldiği, anladığı ve bildiği ölçüde.

Yoksulluğa düşmelerinin sebebi babalarının hapse atılması. Anne bunu çocuklardan gizlemeye çalışıyor. 

*

Her şey bir akşam içinde oluyor. Akşam bütün aile evde güzel güzel otururken eve gelen adamlar, babayı alıp götürüyor. Ondan sonra ailenin hayatı değişiyor. Köye taşınıyorlar. Eski zenginliklerinden eser kalmıyor. Öyle ki ekmeğin üzerine aynı anda tereyağı ve reçel süremezler. Birini seçip sürmek zorundalar idare edebilmek için. 

Üç kardeş Roberta (Bobby), Peter, Phyllis bu duruma uyum sağlıyorlar. Yakınlardaki tren istasyonunda oynuyorlar. Tren saatlerini ezbere biliyorlar. Hepsi çok akıllı çocuklar. Annelerinin üzüldüğünü görüp ona yardım ederek hayatı kolaylaştırmaya çalışıyorlar. 

Anneleri hikaye yazarak para kazanmaya çalışıyor. Zaman zaman hikayeleri kabul edilip yayımlanıyor, o zaman ellerine geçen parayla çörek alıyorlar, bir çeşit kutlama oluyor bu onlar için. 

*

Soğukta üşüyorlar. Kömürleri az. Peter, yakınlardaki kömür madeninden kömür alıp getiriyor eve. Bunun hırsızlık olduğunu düşünmüyor, madencilik olduğunu sanıyor. Yakalanıyor ama yakalayan adam durumu anlayıp görmezden geliyor. Çocuklarla dost oluyor sonra. 

*

Anneleri bir gün hastalanıyor. Doktor, annelerine iyi gelecek yiyecekler içecekler listeliyor ama bunları alacak paraları yok. Çocuklar, her gün baktıkları trenlerden birinde hep el salladıkları yaşlı bir beyefendiden yardım istemeye karar veriyorlar. Yaşlı beyefendiye mektup yazıp doktor şunları verdi, bizim için alır mısınız, borcumuzu ödeyeceğiz, yazıyorlar. Yaşlı beyefendi çocukların bu isteğini yerine getiriyor.

*

Çocukluğun masum, saf, tatlı düşüncelerini hatırlıyoruz bu üç çocuk sayesinde. 

Bobbie, kardeşi Peter’in bozuk olan oyuncak trenini tamir ettirmek istiyor. Daha önce mühendislerin tamir işi yaptığını duyduğu için trene binip bir mühendisten rica etmeye karar veriyor. Makinistle karşılaşıyor. Makinist, oyuncak tren tamirinden anlamadığını, ama anlayan birine götürüp tamir ettireceğini söylüyor. Nitekim dediğini de yapıyor.

*

Bir gün trende bir Rus adam yakalanıyor, bileti yokmuş, kaybetmiş. Çocukların annesi onunla Fransızca konuşup anlaşıyor. Adam Rusya’da yazdığı bir kitap yüzünden mahkum olmuş. Sonra da ilk fırsatta kaçmış. Karısı ve çocuklarının İngiltere’de olduğunu öğrenmiş. Onları aramaya gelmiş. Yaşlı beyefendinin yardımıyla adamın karısı ve çocuklarının adresini buluyorlar.

*

Bir gün bir toprak kayması oluyor rayların üzerine. Çocuklar artık tren saatlerini de bildikleri için gelecek olan treni durduruyorlar. Bunun için elbiselerinin içindeki kırmızı kumaşları kullanıp deli gibi sallıyorlar. Tren duruyor ve kazayı önlemiş oluyorlar. Kahraman olarak karşılanıyorlar.

Bir kahramanlıkları daha var. Yanan bir evden bebek kurtarıyorlar.

*

Demiryolunda çalışan bir adamla dostluk kuruyorlar. Adamın doğum gününü kutluyorlar. Komşulardan onun için hediye topluyorlar. Adam sinirleniyor önce. Komşulara rezil olduğunu, yardıma ihtiyacı olmadığını söylüyor. Çocuklar ona anlatıyor, bu yardım değil, herkes seni sevdiği için verdi diye. O zaman yumuşuyor adam.

*

Bobby bir gün gazetede babasının haberini görüyor. Babaları Ruslara devlet sırrını veren bir ajan olmakla suçlandığından hapse atılmış. Annesi babasının haksız yere hapiste olduğunu, birinin ona iftira attığını anlatıyor. Bobby, yaşlı beyefendiye mektup yazıp gerçekleri ortaya çıkarmasını rica ediyor. Onun bunu yapabilecek nüfuzu olduğunu düşünüyor.

*

Bir gün tren yolunda bacağını kırmış bir çocuk buluyorlar. Adı Jim. Onu eve getiriyorlar. Çocuğun büyükbabası, yaşlı beyefendi imiş. Çocukların isteği ile Jim de onlarla kalıyor, büyükbaba torununun bakımı için maddi yardımda bulunuyor.

*

Kitabın sonunda babaları eve geliyor. Gerçek suçlu bulunmuş.

*

Annenin hanımefendiliği ve müthiş çocuklar yetiştirmesine bayıldım. Annenin çocuklarıyla ilişkisi, bugün kişisel gelişim ve anne-çocuk kitaplarında anlatıldığı gibi. Onları dinliyor, onların kararlarına saygı duyuyor, onlara doğruyu onların anlayacağı şekilde anlatıyor, yerli yersiz kızmıyor. Müthiş bir kadın. 

Gizemli yaşlı beyefendiye de hayran oldum. Her sorunu çözüyor, müthiş biri. 

Kitap da müthiş. Çok masum ve tatlılar, canım çocuklar. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder