20 Nisan 2020 Pazartesi

DÜZÜLKE


DÜZÜLKE

(Flatland)

Edwin A. Abbott

1884

İngilizceden Çeviren: Hasan Fehmi Nemli

Alfa Yayımcılık

1.Basım - Mart 2015

157 sayfa


Düzülke, içinde yalnızca düz çizgilerin, üçgenlerin, karelerin, beşgenlerin, altıgenlerin ve çokgenler ile dairelerin bulunduğu iki boyutlu bir ülke. Bu ülkeyi bize ülkenin kare sakini anlatıyor.

Bu ülkede kadınlar düz çizgi. 

Askerler ve en alt sınıf işçiler ikizkenar üçgen. 

Orta sınıf eşkenar veya eşit-kenarlı üçgen.

Serbest meslek sahipleri ve beyefendiler kare ve beş-kenarlı şekiller ya da beşgenlerdir. 

Soylular, altıgen ve daha çokgen.

Rahipler de daire olarak en üstün sınıf.

Erkek çocuk, babasından bir fazla sayıda kenara sahip olabiliyor, böylece bir karenin oğlu beşgen, bir beşgenin oğlu altıgen olabiliyor.

Kenar sayısının ve açı derecesinin artması sınıf atlamak anlamına geliyor. 

Kadınlarsa düz çizgi olarak kıt zekalı görülüyor. Sivri uçları nedeniyle ölümcül olabildikleri için sıkı kurallarla işlenmiş yasalara tabii oluyorlar.

Örneğin;

"1. Her evin Doğu tarafında, yalnızca Kadınların kullanacağı bir kapı bulunmalıdır; bütün kadınlar, Erkekler kapısından veya Batı kapısından değil, yalnızca bu kapıdan "saygılı ve yakışık alır" bir tarzda girmelidirler. 

2. Kamuya açık yerlerde sürekli olarak Barış-çığlığı atmadan dolaşan Kadın ölüm cezasıyla cezalandırılır. 

3. Sara, şiddetli hapşırıkla birlikte seyreden soğuk algınlığı veya istemdışı hareketler doğuran herhangi bir hastalığı olduğu usulüne uygun olarak belgelendirilmiş her Kadın derhal yok edilecektir."

"Bazı eyaletlerde, kamuya açık yerlerde Kadınların, arkalarında bulunanlara varlıklarını belli etmek amacıyla geri uçlarını sürekli olarak sağa sola sallamadan yürümelerini veya durmalarını ölümle cezalandıran ilave bir yasa daha vardır; başka bazı eyaletler Kadınların gezip dolaşmaya çıktıklarında oğullarından veya hizmetkarlarından biri ya da kocalan tarafından izlenmesini zorunlu kılmış, bazıları da dinsel bayramlar dışında Kadınlan bütünüyle eve kapamıştır."

Offff. Kadının adı hiçbir yerde yok :(

Ama kadınları bu kadar kısıtlamanın iyi sonuçları olmadığını fark etmişler:

"Zira eve kapatılmaktan ve ev dışındaki kısıtlayıcı kurallardan deliye dönen kadın, bütün hıncını kocasından ve çocuklarından çıkarmaya bakar."

*

Düzülke'nin sakinlerinin birbirlerini tanımak için çeşitli yöntemleri var.

İşitme duyusundan yararlananlar var. Ama işitme duyusuyla ayırt etmek "ayaktakımına has bir yetenek olup Aristokratlar arasında pek fazla gelişmemiş"

Başka bir tanıma yolu olarak dokunmak var. Ama bu da  uzun süreli eğitimlerle geliştiriliyormuş.

Diğer tanıma yöntemi görerek tanıma, bu ise sadece üst sınıflarda mümkünmüş. 

"jet sosyetede Dokunarak Tanıma bilinmemekte ve bir Daireye Dokunmak en ağır hakaret olarak görülmektedir."

 *

Bize ülkesini tanıtan Kare Bey, bir gün bir rüya görüyor.

Rüyasında çok sayıda düz çizginin olduğu bir ülkede. Aralarından bir çizgi, bu ülkenin yani Çizgiülke'nin hükümdarı olduğunu söylüyor. Bu hükümdar için bütün dünya kendisi. Başka bir dünya olması gibi bir fikri yok. Kare ona kendi Düzülke'sini, orada bir kare olduğunu, çizgiden daha önemli olduğunu anlatmaya çalışıyor:

"Sen bir Çizgisin, bense ülkemde Kare denilen, Çizgiler Çizgisiyim. Senden daha önemli olmakla birlikte, sizi cehaletten kurtarıp aydınlatmak umuduyla çıkıp geldiğim kendi memleketim Düzülke'deki asilzadeler arasında esamem bile okunmaz."

Bu sözleri hükümdarı kızdırıyor. Hükümdar ve ordusu ona saldıracakken uyanıyor rüyasından.

*

Kare bir gün evdeyken değişik bir şekil görüyor. Bu şekil kendisinin "Küre" olduğunu söyleyip üçüncü boyuttan bahsediyor. İki boyutlu bir ülkede yaşayan ve sadece iki boyut gören Kare, buna inanamıyor. Uzayülke'den geldiğini söyleyen Küre, Kare'ye yükseklik boyutunu anlatmaya çalışıyor:

"Uzayın ne olduğunu bile bilmiyorsun. Onu yalnızca iki boyutlu olarak düşünüyorsun; ama ben sana Uzayın üç boyutlu olduğunu bildirmeye geldim: Yükseklik, genişlik ve uzunluk. Bu boyut yukarıya ve aşağıya doğru uzanmaktadır."

Düzülke'de kuzey-güney var. Kare, Küre'nin "yukarı" diye tarif ettiği şeyin kuzey olduğunu düşünüyor. Ama hayır "Kuzeye değil, yukarıya!"

*

Kare, Küre'yi bir daire gibi görüyor. Çünkü iki boyutlu Düzülke'de bir küre kendisini ancak daire olarak göstermek zorunda. 

Aslında Kare bu duruma yabancı değil. Çünkü Kare de gördüğü rüyada Çizgiülke'ye girdiğinde hükümdar onu bir kare olarak değil, çizgi olarak görmüştü.

"...çünkü Çizgi Krallığının, senin tamamını değil de sadece bir dilimini ya da bir kesitini gösterebilecek kadar Boyutu vardı, değil mi? Tam olarak aynı şekilde, sizin iki Boyutlu ülkeniz beni, yani Üç Boyutlu bir varlığı gösterecek kadar hacimli olmayıp, yalnızca sizin Daire dediğiniz bir dilimimi ya da kesitimi gösterebilir."

*

Küre'nin Kare'ye bunları anlatmasının sebebi Üç Boyut Hakikatinin bir havarisini bulduğu umudu. Onun bu  hakikati birine açıklamasına ancak bin yılda bir izin veriliyormuş.

Küre, Kare'yi ikna edebilmek için onu Uzayülke'ye çekiyor. Kare, buradan Düzülke'yi izleyebiliyor. Her şeyi görebildiği için kendisini Tanrı zannetmeye başlıyor. Çünkü Tanrı her şeyi görendir.

Küre ona Uzayülke'deki yankesiciler ve katillerin de görebildiğini söylüyor. Onlar da mı Tanrı?

"O zaman benim Ülkemdeki yankesicilere ve kanlı katillere sizin akıllı adamlarınız Tanrı diye tapacaklardır: Zira onlardan bir teki bile yoktur ki, şu anda sizin gördüklerinizi görüyor olmasın. Ama inan bana, sizin akıllı adamlarınız yanılıyor." 

*

Kare artık ikna oluyor; üçüncü boyutun olduğu bir dünya mümkün. 

Hatta Kare bununla yetinmiyor, o zaman dördüncü boyut da vardır, beşinci boyut da vardır, altı, yedi... neden olmasın?

Küre buna cevap veremiyor. 

Ve Kare'nin ülkesine dönme vakti geliyor.

*

Düzülke'ye dönen Kare, ülkesini sıkıcı bulmaya başlıyor.

Uykusunda yine bir rüya görüyor. Rüyasında Noktaülke'de. "Varlığın en aşağı derinliğinde"

Noktaülke'deki Nokta da tüm dünyayı kendi görebildiği kadar sanıyor. Kare, Nokta'ya dünyanın bu kadar olmadığını anlatmaya çalışıyor ama umursamıyor kimse.

*

Uyandığında Düzülke'yi "Hak yoluna döndürme" arzusu taşıyor. "Üç Boyut Hakikati"ni tebliğ etmek istiyor.

O sırada resmi bir bildiri okunuyor:

"Uydurma şeylerle halkı ayartanların, başka bir Dünyadan vahiy aldığını ileri sürenlerin tutuklanarak hapsedilmesini veya idamını emreden Konsey Kararıydı bu."

Bunun üzerine çenesini tutmaya karar veriyor Kare. Ama bunda çok da başarılı olamıyor. Ağzından zaman zaman üçüncü boyuta dair açıklamalar çıkıyor ve nihayetinde artık daha fazla dayanamıyor ve düpedüz anlatıyor.

Ömür boyu hapse mahkum ediliyor. 

Hapiste anılarını yazıyor:

"Bu anıların, nasıl olacağını bilmiyorum, ama bir şekilde, hangi Boyutta yaşarsa yaşasın insanlığın zihnine ulaşacağı ve sınırlı sayıda Boyuta mahkum yaşamaya karşı bayrak açacak asi ruhlu bir kuşağın oluşmasına katkıda bulunacağı umudunu taşıyorum."

*

Kadınlarla ilgili kısımlara canımın sıkılmasını bir kenara bırakarak, etkileyici bulduğum bir hikaye.

Bütün dünyayı sadece kendi gördüğümüz, kendi algıladığımız kadar sanmak bence de çok dar bir bakış açısı olur. Şu an algılayamadığımız başka boyutlar mümkündür. Örneğin bundan yüzyıllar önce ultraviyole ışınları da bilinmiyordu, şimdi biliyoruz. Yarın da bugün bilmediğimiz şeyleri öğreneceğiz belki.

*

Bir de insanın her bildiği doğruyu her zaman ve her yerde söylemesi iyi bir fikir mi? Öğrenmeye ve anlamaya hazır olmayan insanlara anlatmak ne kadar anlamlı?

*

Filmi de varmış. Animasyon. İzledim. Ne güzel yapmışlar. Ama bana karmaşık geldi, kitap daha anlaşılır. Ya da ben filmlerden pek anlamıyorum, o yüzden de olabilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder